On Numara (Yusuf Eroğlu)

İşin içinde siyaset de dâhil her türlü atraksiyon vardır. Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım üzerinden oynanan bir oyundur. Lakin gerçekler elbette gün yüzüne çıkacaktır.

420
Şike mi?
Güldürmeyin adamı! On sekiz maçta şike varmış. Bunların hepsini üç futbolcu yapmış. Ne marifetliymiş bunlar!. Öncelikle şu sorunun cevabını bulmalıyız. Şikeyi kim yapar?. Tabi ki futbolcular.1965 yılından, bu güne kadar futbolun içindeyiz. Böyle bir iddiaya da, böyle bir olaya da şahit olmadık. Suçlamaya göre, şikeyi idareciler yapmış. Öyle görünüyor. Çünkü tutuklu olan,suçlanan onlar..Nasıl yapmışlar peki? Şike sahaya nasıl yansımış? Kalenin önüne geçip vücutlarıyla gol atılmasını mı engellemişler?Ya da, gol atılacağı zaman okuyup üflemişler mi?.
 
Yukarıda da açıkladığımız üzere, 18 maçta şike olduğu iddia ediliyor.Ancak, suçlanan futbolcu sayısı sadece üç. Aziz Yıldırım’ın açıklamalarını iyi anlamak lazım. Adam diyor ki,”Bu bir şike soruşturması değildir”. Bizler de, aynı görüşteyiz. İşin içinde siyaset de dâhil her türlü atraksiyon vardır. Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım üzerinden oynanan bir oyundur. Lakin gerçekler elbette gün yüzüne çıkacaktır. Çinli düşünür Konfiçyus bakınız adaletle ilgili ne güzel söylemiş, “Bir ülkede adaletin varlığı kişinin kendini özgürce ifade etmesinden anlaşılır. Bir ülkede adaletsizliğin varlığı ise kişilerin başına buyruk davranışından anlaşılır”..
 
Başkan mı? Mürit mi?
Futbol Federasyonu’na başkan aranıyor. Eskiden, bir iki kişi aday olurdu. Seçimde kim fazla oyu alırsa seçilirdi. Son yıllarda ise bu iş atama ile yapılıyor. Siyasi iktidar kimi işaret ediyorsa o seçiliyor. Sonra da futbol özerk diye caka satıyoruz.
 
Şu sıralarda bir dizi görüşmeler yapılıyor. Aday aranıyor. İsmi geçenler siyasetçilerle görüşüp, icazet alıyorlar. Futbolu kaostan kurtaracak bir başkan değil de, emre itaat edecek birisi aranıyor. Vah, vah! Türk Futbolu ne hallere düştü? Kulüpler Birliği ve diğer kulüpler göstermelik toplantılar yapıp, kararlar alıyorlar. Hepsi nafile uğraş. Sayın siyasetçiler kimin seçileceğine karar vermişler. Figüranlara düşen görev ise gidip el kaldırmak olacaktır. Arzu edilen;,Türk futbolunun geleceğinden endişe duyması gereken kulüplerin,birilerinin yönlendirmesiyle değil,kendi iradeleri ile karar vermeleridir. Molier bir özdeyişinde şöyle demektedir.”Yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz”
 
Sağlıcakla kalınız...
Paylaş