Oksijen depomuz için kritik uyarı!

581

 Hava kirliliği ile mücadele eden sivil toplum kuruluşları, Türkiye`nin `oksijen deposu` olarak bilinen Kaz Dağı`ndaki hava kirliliği tehdidine dikkat çekti. Hava kirliliğinin sağlık üzerindeki etkilerini araştıran ve 14 çevre ve kamu sağlığı alanında çalışan kuruluştan oluşan Temiz Hava Hakkı Platformu`nun hazırladığı rapora göre, Çanakkale`de 11`i proje aşamasında, 2`si inşaat halinde, 3`ü ise aktif durumda olan termik santrallerin faaliyete geçmesi halinde, hava kirliliğinin Çanakkale`de yüzde 150 oranında; İstanbul`da ise yüzde 25 oranında artabileceği belirtildi. Temiz Hava Hakkı Platformu, Çanakkale`de planlananlarla beraber sayısı 16`yı bulacak olan kömürlü termik santrallerin oluşturacağı hava kirliliği ile ilgili hazırladıkları raporun sonuçlarını paylaştı. Hava kirliliğinin Türkiye`nin en büyük halk sağlığı sorunu olduğunu ifade eden uzmanlar, termik santral projelerinin iptal edilmesini istedi. Kirazlıdere Termik Santrali Projesi ile ilgili konuşan Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği üyesi Nebile Bayrak ise; "Kömürün hangi şekilde olursa olsun santralde yakıldığı sürece hava kirliliğine ve iklim değişikliğine neden olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Bizleri temiz kömür gibi kelimelerle kandıramazlar, artık kömür çağı geçti. Uzmanların söylediği bilimsel veriler ve görseller ortada. Çanakkale korunmalı, termik santrallerin havamızı bozmasına izin verilmemeli" dedi.


Yılda 1130 erken ölüm yaşanacak!
TEMA Vakfı ise Çanakkale ve Biga Yarımadası’nda faaliyet gösteren kömürlü termik santrallerin hava kalitesi, sağlık ve toprak üzerine etkilerini modelleme sistemiyle ortaya koydu. CALPUFF hava kirliliği modelleme sistemi kullanılarak yapılan çalışmanın sonuçlarına göre, Çanakkale’de işletmede olan ve işletmeye geçecek kömürlü santraller ciddi boyutlarda hava kirliliğine neden olacak ve tarımı olumsuz etkileyecek. Modelleme sonucuna göre santral emisyonları, Çanakkale ve çevresinde havadaki zehirli parçacık madde ve NO2 konsantrasyonlarını arttırarak, felç, akciğer kanseri, yetişkinlerde kalp ve solunum yolu hastalıkları ile çocuklarda solumun yolları semptomlarında artışa ve dolayısıyla bu hastalıklardan kaynaklanan erken ölümlere neden olabilecek. Diğer bir kilit konu ise, santrallerden kaynaklanan asit gaz salımlarının neden olduğu asit yağışları ile tarım alanlarına, ekosistemlere ve mülklere zarar verilecek. Yoğun tarım ve tarımsal üretime dayalı endüstrinin bulunduğu bölgede,  kömürlü termik santrallerin tarım alanlarına vereceği zararın binlerce insanın hayatını doğrudan etkileyeceği tespit edildi. Hava kirliliğine neden olan ve gözle görülemeyen parçacık maddeler rüzgarın etkisi ile çok geniş bir alana yayılabiliyor. Özellikle Bandırma-Çanakkale arasındaki bölge ve Ezine’deki kirlilik düzeylerini etkileyecek. Bu bölgelerde, santrallerden kaynaklanan emisyonlar hava kirliliğini %50-150 arasında artırabilecek. Türkiye’de linyit yakıtlı termik santrallerden salınan kükürt dioksit, PM (Partikül madde), ağır metal ve radyoaktivitenin insan sağlığına etkileri yapılan bilimsel araştırmalarla tespit edildi. Hava kirliliğine neden olan ve gözle görülemeyen parçacık maddelerin rüzgarın etkisi ile çok geniş bir alana yayılabileceği belirtildi. Hava kirliliği modelleme sistemi (CALPUFF) kullanarak yapılan çalışmaya göre, özellikle Bandırma-Çanakkale arasındaki bölge ve Ezine`deki hava kirliliği düzeyleri etkilenecek. Raporda, Çanakkale`de 11`i proje aşamasında, 2`si inşaat halinde, 3`ü ise aktif durumda olan termik santrallerin hep birlikte faaliyet göstermesi halinde Çanakkale`deki hava kirliliğinin yüzde 150 oranında; İstanbul`da ise yüzde 25 oranında artabileceği belirtildi. Bölgede her yıl bin 130 erken ölüm ile her yıl 160 bebeğin düşük doğum ağırlığıyla dünyaya gelebileceği iddialarına yer verildi. Tüm planlanan santrallerin çalışmaya başladığı varsayılarak yapılan modelleme sonucuna göre, tahmin edilen sağlık etkileri, yılda 1130 erken ölüm olarak açıklandı. 
(Şebnem Özer)
Paylaş