Takım sevgisi öyle bir sevgidir ki; kimliğin bir parçası, aile yadigarı ya da çok sevilen bir akrabanın, tanıdığın hediyesi olur. Her zaman baba olmaz takım sevgisini aşılayan. Ailede kimse tutmasa da o takımın taraftarı yapan bilmem kim amcadır. Annesi üzülmesin diye onun takımını tutan çocuk da çoktur, mahallede sevdiği abinin takımını benimseyen ufaklık da. Bir yaşa kadar kabul edilebilir olsa da bir yaştan sonra takım da değiştirilmez. Artık olan olmuştur. Kimi daha çok sever kimi daha az, ama herkesin gönlünde bir takım olur. Bazısı başarılı olunca hatırlar taraftarlığını, bazısı da melankolik olduğu için ben kötü gün taraftarıyım der.
Futbol aslında hayatın kendisidir. Takım da bir türlü kopamadığın o unutulmaz yârindir. Kimi zaman unutmak istersin ama unutamazsın, kendini unutturmaz sana...
Bir de futbolcular vardır sürekli değişen. Aradan 3-5 tane sevilen çıkar, keşke hep bizde kalsa dersin. Ama sen büyürken onlar yaşlanır. Ya sen onları beğenmezsin ya da onlar kulübü beğenmeyip bırakır gider. Sonra sen yaşlanmaya başlarsın. Futbolcular gözünün önünde büyür ama ayrılık kaçınılmazdır. Her güzel şey gibi onlar da biter...
Bazı futbolcular vardır ki, taraftara kendini sevdirmekle kalmaz, taraftar için tanıdık ya da arkadaş gibi olur. Tuttuğu takım nasıl taraftarın kimliğinin bir parçası, nasıl ailesinden-çevresinden bir anıysa, o özel futbolcular da ailenin bir üyesi olur. Ne var ki çok azdır böyle futbolcular, sadece ülkemizde değil dünyada da çok azdır. Onların gitme vakti geldiğinde dünya durur... Son kez o formayla göreceğini düşünürsün, gözlerin yaşarır... Futbolcu tribünleri selamlarken utanıp başını öne eğer, göz yaşları görünmesin ister, ağlar... O da ağlar... Belki de tribünlerden çok ağlar. Çünkü o da bilir... ne anası, ne babası, ne de karısı onu böyle sevmedi ve sevmeyecek...
İşte o "bazı futbolculardan" biri Göztepe`nin unutulmaz oyuncusu Fevzi Zemzem, namı-diğer Buldozer Fevzi`ydi. 1962-1973 yılları arası 11 sezon boyunca 220 maça çıktı ve 144 gol atmayı başardı. Sadece Göztepe`nin değil milli takımın da vazgeçilmezi olan Buldozer Fevzi, o yıllarda milli maç sayısının azlığı nedeniyle milli formayla sadece 21 maça çıkabildi. Tanju Çolak ve Metin Oktay`dan sonra, 0.65lik maç başı gol ortalamasıyla bu alanda üçüncü, 100`ler kulübünün de hala ilk 10`unda olduğunu da söyleyelim. Hatta, Pele`nin oynadığı New York Cosmos`tan transfer teklifi almış ve Pele`yle oynama şansı elde etmesine rağmen teklifi reddetmiş bir oyuncu. Peki Buldozer Fevzi sadece attığı gollerle mi "bazı futbolculardan" biri olmayı başardı, yoksa fazlası mı vardı?
Çok büyük bir Lefter hayranı, çok da koyu bir Fenerbahçe taraftarı olan Fevzi Zemzem, Fenerbahçe`den teklif almasına rağmen Göztepe`yi bırakamadı. Dönemin Fenerbahçe Başkanı Faruk Ilgaz açık çek vermesine rağmen ona "beni takımımdan ayırma" diyecek kadar sahiplenmişti Göztepe`yi. Sırf Fenerbahçe değil, 3 büyüklerin tamamı istemişti Fevzi`yi. Ama yetiştirip büyüttüğümüz Göztepe`yi bırakmayalım dedi ve ayrılmadı. Bir röportajında eşinin hala o dönemki takım arkadaşlarının eşleriyle sık sık görüştüğünden bahsedip, "Hanımlar uyumlu, erkekler uyumlu o başarı boşuna gelmedi." demişti. Sadece futbolculuğuyla değil, insanlığıyla da kendini çok sevdirdi Fevzi Zemzem. Sırf Göztepelilere de değil herkese kendini sevdirdi. "Vefatına kadar sık sık görüştüğüm yakın dostumdu." dediği Metin Oktay`a gol kralı unvanının verilmesini sağlamışlığı bile var. 1968/1969 sezonunu her ikisi de 17 golle bitirmiş ama Metin Oktay`ın son sezonu olduğu için, ben nasılsa daha gol kralı olurum diyerek unvanı onun almasını istemiştir Fevzi Zemzem. Daha sonra gol kralı olmayı başaramasa da "Hiç pişman olmadım, krallık ona yakışır." diyecek kadar da alçak gönüllüdür aynı zamanda. O, Gol kralı olamadı, ama, Gönüllerin Kralı oldu.
Saha dışındaki kibarlığının ve insaniyetinin yanında işini de çok ciddiye alarak yapardı Buldozer Fevzi. Profesyonelliğin dünya çapında dahi tam olarak bilinmediği, futbolun doğduğu yerde bile George Best gibi "kötü" bir örneğin olduğu o dönemde, çalışkanlığıyla, özverisiyle ve yaptığı ekstra idmanlarla bugünkü genç sporculara örnek olacak bir iş ahlakına sahipti. Antrenmandan önce sahaya gidip fazladan yüzlerce şut ve onlarca depar atarmış, kendi anlattığını göre. Bu çalışma şekli sayesinde savunma oyuncularını yıkıp geçmeye başlamış. Buldozer lakabını ise, bir Altınordu maçından sonra Yeni Asır gazetesinden Ceyhan Gür`ün "Bir buldozer gibi aldı götürdü, golünü yaptı." diye yazmasıyla almıştır.
Fevzi, Göztepe`de şampiyonluk yaşayamasa da hem ligde hem Avrupa`da takımıyla oldukça başarılı yıllar geçirdi. Göztepe; 1967/1968 sezonunun devre arasına lider girmesine rağmen, ikinci yarıda Buldozer`in sakatlığı sebebiyle 8 maçı onsuz oynamak zorunda kaldı ve şampiyon olamadı. 8 maç kaçırmasına rağmen o sezonu gol kralı olarak tamamlayan Fevzi`ye göre o sezon şampiyon olamamalarının bir diğer sebebi ligde 5 İzmir takımı olmasıydı. Konuyla ilgili olarak bir röportajında, ilk devre İzmir takımlarının hepsini yenmelerine rağmen, ikinci yarı düşme potasına giren İzmir takımlarında yıllarca beraber oynadıkları arkadaşlarıyla karşı karşıya geldiklerini ve onların halini görünce Göztepe takımında oynama isteğinin kalmadığını belirtmiştir. İnsanlığıyla, özverisiyle ve çalışkanlığıyla sadece o dönemdeki değil, günümüzdeki sporculara bile örnek olabilecek bir oyuncuydu Fevzi Zemzem. Oyuncu olarak yaşadığı bir çok başarıya sonraki yıllarda Teknik Direktör olarak yaşadığı başarıları da eklemiştir.
Antrenörlük kariyerine Göztepe`nin genç takımında başlayan Fevzi, ilk A takım tecrübesini, 1978/1988 sezonunda Orduspor ile yaşadı. Orduspor`da 2 sezon geçirip UEFA kupasına katılmayı başardıktan sonra sırasıyla Göztepe, Samsunspor, Diyarbakırspor, Alanyaspor ve Mersin İdmanyurdu takımlarını çalıştırdı. 1982 yılında Samsunspor, Fevzi Zemzem idaresinde 2. ligde şampiyonluğa ulaşırken takımın en dikkat çeken oyuncusu, ertesi sezon Galatasaray`a transfer olan, Tanju Çolak`tı. Tanju`yla özel olarak ilgilendiğini ve ona bireysel idmanlar yaptırdığından bahseden Fevzi Zemzem onun başarısında kendi payının da oldukça çok olduğunu söylüyordu. Samsunspor`dan sonra Diyarbakırspor`u da 1. lige çıkarmayı başaran Fevzi Zemzem kısa teknik direktörlük kariyerini Çanakkalespor ve tekrar Göztepe`yi çalıştırarak noktaladı.
Başarılı bir teknik direktörlük kariyeri olmasına rağmen erken veda etti. Çünkü piyasa onun futbolculuk yaptığı dönemden çok farklı hale gelmişti. Hem yöneticiler hem de taraftarlar son derece sabırsız ve tahammülsüzdü. Bir şeyler inşa etmeye, bir şeyler oluşturmaya ve bir şeyler başarmaya fırsat vermeden teknik direktörler harcanıyordu. Kendi gibi futbolcular da kalmamıştı artık piyasada. Futbolcular oyunu zevk için değil, para için oynar hale gelmişti. Gönlü el vermedi. Çok sevdiği futbolun bu halini görmeye dayanamadı ve bir gün "Lanet olsun böyle işe" diyerek mesleği bıraktı.
Dergi: Plase
Derleyen: Cahit Göveren