Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarım sektöründe yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. Nisan ayında elma ve salatalıkta üretici ile market arasındaki fiyat farkı yüzde 400`ün üzerindeyken, 11 üründe yüzde 200`ün, 10 üründe ise yüzde 100`ün üzerinde gerçekleştiğini dile getirdi. Bayraktar, "Elma 5,5 kat, salatalık 5 kat, kabak 3,8 kat, karnabahar ve pırasa 3,7 kat, yeşil mercimek 3,5 kat, patlıcan ve nohut 3,4 kat, kırmızı mercimek, kuru fasulye ve kuru incir ise 3,3 kat fazlaya tüketiciye satıldı. Üreticide 2 lira olan elma 11 liraya, 3 lira 20 kuruş olan salatalık 16 lira 10 kuruşa, 3 lira 80 kuruş olan kabak 14 lira 20 kuruşa, 3 lira 10 kuruş olan karnabahar 11 lira 60 kuruşa, 2 lira 40 kuruş olan pırasa 8 lira 60 kuruşa, 8 lira 20 kuruş olan yeşil mercimek 28 lira 80 kuruşa, 6 lira olan patlıcan 20 lira 50 kuruşa, 8 lira 40 kuruş olan nohut 28 lira 60 kuruşa markette satıldı" dedi.
Market fiyatları
"Nisan ayında markette 40 ürünün 22`sinde fiyat artışı, 16`sında fiyat azalışı görülürken sadece 2 üründe fiyat değişimi olmadı" diyen Bayraktar, "Nisan ayında markette fiyatı en fazla artan ürün yüzde 59,3 ile beyaz lahana oldu. Beyaz lahanadaki fiyat artışını yüzde 34,9 ile pırasa, yüzde 23,6 ile toz şeker, yüzde 19,1 ile marul, yüzde 18,5 ile patates ve havuç, yüzde 17,1 ile nohut ve yüzde 16,3 ile beyaz peynir takip etti. Markette fiyatı en çok azalan ürün ise yüzde 38,3 ile karnabahar oldu. Karnabahardaki fiyat düşüşünü yüzde 30,4 ile patlıcan, yüzde 30,1 ile yeşil soğan, yüzde 23,7 ile kabak, yüzde 20,9 ile sivri biber, yüzde 20,3 ile domates izledi. Markette yumurta ve yeşil mercimekte fiyat değişimi olmadı" ifadelerine yer verdi.
Üretici fiyatları
Bayraktar, üretici fiyatları konusunda ise, "Nisan ayında üreticide 32 ürününün 13`ünde fiyat artışı olurken, 9`unda fiyat düşüşü görüldü, 10 üründe ise fiyat değişimi olmadı. Nisan ayında üreticide fiyatı en çok düşen ürün yüzde 48,3 ile karnabahar oldu. Karnabahardaki fiyat düşüşünü yüzde 47,4 ile kabak, yüzde 41,5 ile patlıcan, yüzde 41,1 ile yeşil soğan, yüzde 34,7 ile sivri biber, yüzde 32,9 ile salatalık, yüzde 11,3 ile domates izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 194,1 ile limonda görüldü. Limondaki fiyat artışını yüzde 82,1 ile marul, yüzde 80 ile kuru kayısı, yüzde 75,8 ile maydanoz, yüzde 36,4 ile beyaz lahana, yüzde 26 ile kuru soğan, yüzde 18,9 ile süt, yüzde 17,1 ile Antep fıstığı takip etti. Üretici fiyatlarında havuç, elma, kuru fasulye, nohut, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, pirinç, kuru üzüm, kuru incir ve fındıkta fiyat değişimi olmadı" dedi.
Fiyat farklılıklarının sebepleri
TZOB Genel Başkanı Bayraktar, üretici ile market arasındaki fiyat farklılıklarının sebeplerini "Nisan ayında fiyatı en fazla artan ürün, markette beyaz lahana olurken, üreticide limon oldu. Markette ve üreticide en fazla fiyat düşüşü ise karnabaharda yaşandı. Limonun dalında satışının bitmesi, piyasada depolardan yatak limon arzının başlaması ve depo masraflarının artması fiyatların yükselmesine neden oldu. Marul ve maydanozdaki fiyat artışı arzın azlığından kaynaklandı. 14 Nisan`da Malatya genelinde yaşanan don afeti sebebiyle kayısı rekoltesinde beklenen yüzde 80 rekolte kaybı kuru kayısı fiyatının yükseltti. Beyaz lahana fiyatındaki artış sezon sonuna gelinmiş olmasından kaynaklandı. Adana ve Hatay bölgesinde hasadın yeni başlaması ve ürün arzının yeterli olmamasından kaynaklı kuru soğanda fiyat artışı yaşandı. Sütte görülen fiyat artışı Ulusal Süt Konseyinin 1-30 Nisan arası çiğ süt tavsiye fiyatında yaptığı değişiklikten kaynaklandı. Antep fıstığında görülen artışta ürün arzında meydana gelen azalış neden oldu. Karnabaharda talebin azalması fiyatların düşmesine neden oldu. Kabak, patlıcan, yeşil soğan, sivri biber, salatalık, domates fiyatlarındaki düşüş havaların ısınması sebebiyle artan arzdan kaynaklandı. Öte yandan havaların ısınmasıyla birlikte tarla ürünlerinin piyasaya arzının artması önümüzdeki dönem tüketici fiyatlarına olumlu yönde yansıyacaktır" ifadeleri ile açıkladı.
"Türkiye`de ne kadar kazacağını bilmeyen tek meslek çiftçiliktir"
Tarımsal üretim alanlarının açık fabrikalar olduğunu dile getiren Bayraktar, "Üreticilerimiz her türlü doğal afete maruz kalarak risk altında üretim yapıyor. Bu şartlarda üretim yapan çiftçilerimiz bütün girdilerini belirlenen fiyattan alıyor. Üretimin bütün maliyetini üstlendiği halde ürettiği ürüne fiyat belirleyemiyor. Türkiye`de giderini hesaplayan, ancak ne kadar kazanacağını bilmeyen tek meslek çiftçiliktir. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Türkiye`de dağ taş ekilsin isteniyorsa üreticiye gelir garantisi verilmelidir. Bu sağlandığında ülkede bir karış arazi boş kalmaz. Üreticiyi de tüketiciyi de memnun eden bir yapıyı kurmuş oluruz" dedi.
Hayvancılık Sektörü; "Et ve süt hayvancılığı zor durumda"
"Süt yem paritesi birin altında, 0,87`dir" diyen Bayraktar, üreticicinin bir kilo süt satarak bir kilo yem alamadığını vurgu yaptı. Ulusal Süt Konseyi`nin süt fiyatlarını açıklamakta geç kaldığını dile getiren Şemsi Bayraktar, "Konsey, daha fazla hayvan kesimine müsaade etmemeli, süt fiyatlarını bir an önce açıklamalıdır. Besi hayvancılığında da et yem paritesi üreticinin aleyhinedir. Parite 15,25`tir. Üretici bir kilo karkas et sattığında en az 20 kilo yem alabilmelidir. Bu pariteye göre 87 lira olan karkas et fiyatının 110 lira civarında olması gerekir. Burada dikkat edilmesi gereken süt işletmeleri küçüldüğü için besi üreticisi hayvan bulmakta güçlük çekecektir. Üretimin sağlanması noktasında tedbir alınmadığı takdirde yaz aylarında et ve süt ürünlerinde ciddi fiyat artışları görebiliriz. Hayvan yetiştiricilerimiz mutlu değildir. Süt ve besi hayvancılığımız zor bir süreçten geçmektedir. Acil olarak hayvancılığımızı kalkındırma paketi açıklanmalıdır. Ülkesel düzeyde üreticilerimize umut aşılayarak, önlerini görmelerine imkan sağlayacak milli bir atılım hamlesine ihtiyaç vardır. Bu ülke insanını dışarıdan hayvan ve ürünlerini ithal ederek beslememiz mümkün değildir. Hükümetin en kısa zamanda böyle bir atılımı gerçekleştirmesini bekliyoruz. Ulusal Süt Konseyi Başkanı sanayici temsilcisidir. Üretimin bütün yükünü sermayesi ve emeğiyle taşıyan üreticilerimiz başkanlığa niçin layık görülmüyor, anlamakta zorluk çekiyoruz. Başkanlık dönüşümlü olmalı, konsey üyesi üretici temsilcileri de bu konseyde başkanlık yapmalıdır" dedi.
(Atilla Akın)