Neye göre ahlak, neye göre sansür?
Steinbeck`in `Fareler ve İnsanlar` romanının da sansür marka-jına alınması yayınevlerini bile şaşırttı. ‘Fareler ve İnsanlar’ kitabının bazı bölümlerinin İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü Kitapları İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu tarafından ahlaki olmayan bölümler içerdiği gerekçesiyle sakıncalı bulunmasını değerlendiren Çanakkale yayınevleri yetkilileri ve okuyucular sansür konusunda son yıllarda gelinen noktayı oldukça tehlikeli bulurken, devletin ahlak yapıcı olma gibi bir misyonu olamayacağını belirti.
Yunus Emre’nin ve Kaygusuz Abdal’ın dizelerinden sonra Milli Eğitim Bakanlığı’nın liselerde okutulması gereken 100 temel eser arasında gösterdiği Steinbeck’in ünlü ‘Fareler ve İnsanlar’ kitabının bazı bölümlerinin İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü Kitapları İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu tarafından ahlaki olmayan bölümler içerdiği gerekçesiyle sakıncalı bulunmasını değerlendiren Çanakkale yayınevleri yetkilileri ve okuyucular sansür konusunda son yıllarda gelinen noktayı oldukça tehlikeli bulurken, devletin ahlak yapıcı olma gibi bir misyonu olamayacağını belirti. Çanakkalelilerin sansür ile ilgili düşünceleri şu şekilde:
Yakup Arslan;
“100 temel eser olarak belirlenen eserlerin de çocukların algı yapısına uygun mu değil mi diye tartışılması gerekir. Ama şu da bir gerçek ki 100 temel eser diye belirtilen tüm bu eserlerin içinde de en iyi edebi yapıtlardan birisi de Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar adlı eseri. Ben okudum, içinde de gayri ahlaki bir duruma rastlamadım, yok öyle bir şey. Neye göre ahlak? Ahlak bugün bir ülkede 13 yaşındaki kızın evlendirilmesi de değil. Sansürleme mantığı oldukça sakıncalı. Bir sanat eserini açık, saçık ve ahlaksız bulan zihniyet de tehlikeli. Hükümetler genellikle politik içerikli kitapları sakıncalı bulur, bu olagelmiştir. Ama edebi eserleri ele alırken çok daha geniş bir zihin yapısı ile düşünmek gerekir. Bu gidişat tehlikelidir.”
Gürkan Ulu;
“Devletin ahlak yapıcı olmak gibi bir misyonu yoktur. Devleti devlet yapan insanlar ve toplumdur. Toplum varsa, devlet vardır. Devletin şekillendirici, yasaklaştırıcı, hatta özgürleştirici olma noktasında yönlendirme yapması doğru değildir. Kitap müstehcen de olsa okuyucu eserin içinden alacağını alır. Bu okuyucunun insiyatifinde olmalıdır.”
Yusuf Yıldırım;
“Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar adlı eseri ilk okuduğum kitaplardan biridir. Gayri ahlaki bir durum nasıl ortaya çıkarmışlar anlayamadım. Kitaplarda en fazla önlem olarak yaş grubuna göre uyarı yer alabilir. Şu aralıktaki yaş grubuna uygundur gibi. Aksi şekilde yazarın ve eser sahibinin duygu, düşünce ve fikirlerine müdahale anlamı taşır.”
Osman Arslan;
“Ben emekli tarih öğretmeniyim. Yunus Emre’nin de : “Cennet, cennet dedikleri birkaç köşk, birkaç huri, bana seni gerek seni” dizeleri cennetin küçümsendiği gerekçesiyle sansüre uğradı. Burada Yunus Emre salt sevgiyi konu etmiş ve sevginin karşılıksız olması gerektiğinden bahsetmiştir. Burada cennetin küçümsendiği anlamı nasıl ve ne şekilde çıkarılır anlamak mümkün değil, neden gocunuyorlar? Sansür elle tutulur bir şey değildir. Sansürün ne demek olduğunu da doğru anlamak gerek. Yetişmiş bireyler kendi sansürlerini kendileri belirler. Benim adıma kim sansür koyma yetkisini bulabilir ki? Bunun sonu kitap, şiir, sanat, fikir düşmanlığıdır. Bunu yapan zihniyet yarın kitapevlerine girip rafları da didikler ve belli kısımlara sansür koyar, kitap yakar.”
Cafer Çelik;
“Her tür sansür meselesine karşıyız. Bir köşe yazısına bile sansür uygulanıyorsa bu bir sıkıntıdır. Ben 10 yıldır kitap sektörü içindeyim. Son 3 yıldır ciddi sansür olaylarına şahit oluyorum. Genelde gayri ahlaki olduğu öne sürülerek yasak getirilmeye çalışılıyor. Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar adlı eseri, Sel Yayınları’ndan çıkan bazı eserler, Ayrıntı’dan çıkan Ölüm Pornosu gibi eserler sansür markajında. Bir yayınevinden bir kitap çıkınca o bir şekilde okuyucuya ulaşır.”