Geçtiğimiz hafta Ege Denizi ve Midilli Adası çevresindeki depremler, Çanakkale ve Balıkesir`de de hissedildi. Çanakkale Ayvacık, Balıkesir Burhaniye, Gömeç ve Ayvalık ilçelerinde vatandaşlar bir süre dışarı çıkarak, bir süre bekledi. Özellikle 10 Ocak`ta Ege Denizi`ndeki Midilli Adası`nda meydana gelen 5 büyüklüğündeki deprem ve yine aynı gün Girit Adası`ndaki 4.4 büyüklüğündeki depremin ardından Ege denizi ve çevresinde sismik hareketlilik devam ediyor. Herhangi olumsuz sonuçlara sebep olmadığı öğrenilen depremlerin peş peşe yaşanması ise vatandaşı tedirgin etti. Kandilli Rasathanesi ve Araştırma Enstitüsü verilerine göre 1 ile 3arasında değişen depremler ise devam ediyor. Konuyla ilgili açıklamada bulunan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Öğretim Üyesi, Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Aydın Büyüksaraç, "Enerji boşalımı ya da küçük depremlerin olması; büyük depremi engeller" ifadelerinin yanlış olduğunu belirterek, "Burada var olan ve devam etmekte olan depremlerin, bölgedeki kırıklı yer yapısının etkisiyle ortaya çıkan; büyük bir fay sistemi çıkacaksa bunun araştırılıp konuşulması gerekir; o zamanda öncül etkisi olarak değerlendirilebilir. Meydana gelen depremlerin olduğu yerler önemli. Ağırlıklı olarak, Ege kıyıları, Ege Denizi içi ve Midilli Adası civarında; hem mevcut fay sistemleri var hem de daha önce olmayan ama günümüzde ilerleyen kırıkların, devamlılık gösterdiği yerler var. Benim de yakından takip ettiğim özellikle Midilli ve İzmir`deki depremleri. Ayvacık civarında olan depremlerde onların devamı ya da onlarla bağlantılı depremler. Bu alanlarda meydana gelen depremler, geçmişte kırık sistemlerinde olup; kırılmamış ya da zayıflamış zamanla kırık ilerlemesine yol açan bölgelerde meydana geliyor" dedi.
"Ayvacık açıklarındaki depremler de Çanakkale`ye yansıyor"
Büyüksaraç, Bornova Göktepe bölgesinde izlenen depreme ve fay hattına ilişkin, "Oradaki sarsıntılar, Midilli açıklarındaki depremler ya da Ayvacık açıklarındaki depremler de Çanakkale`ye yansıyor. Bu ne büyük bir depremin ne önleyicisi ne de habercisi olarak değerlendirilebilir. `Enerji boşalımı büyük bir depremi engelliyor` diye de düşünemeyiz. Burada var olan ve devam etmekte olan depremlerin, bölgedeki kırıklı yer yapısının etkisiyle ortaya çıkan; büyük bir fay sistemi çıkacaksa bunun araştırılıp konuşulması gerekir; o zamanda öncül etkisi olarak değerlendirilebilir" diye belirtti.
"Çanakkale Merkezli depremler değil"
Deprem üslerinin farklı bölgelerde olduğuna dikkat çeken Büyüksaraç, "Bizim açımızdan rahatlatıcı durum, bu depremler Çanakkale Merkezli depremler değil. Çanakkale`ye etkileri vardır, hissedilecektir, hissediliyor. Ancak, Çanakkale`de ne kadar yıkıcı olduğu, Çanakkale`nin zemin koşullarına bağlı olacak şekilde değişecektir. Hangi mahalle de oturuyorsanız, hangi zemin yapısı üzerinde yaşıyorsanız o oranda hissedilecektir" sözlerine yer verdi.
"2013 yılından bu yana yapılan konutların deprem dayanıklılığı çok daha yüksek"
Prof. Dr. Büyüksaraç, Çanakkale de 2013 yılında Çanakkale Belediyesi ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi arasında yapılan işbirliğiyle Çanakkale`nin merkez yerleşiminde zemin çalışması yapıldığını hatırlatarak, "Bu zemin çalışmasına bağlı olarak, imar planlamasına işlendi. 2013 yılından bu yana Çanakkale`deki yapılaşma kontrollü olarak sürdürülüyor. Depreme dayanıklılık açısından zayıf zeminler iyileştirilerek inşaat izni veriliyor. 2013 yılından bu yana yapılan konutların deprem dayanıklılığı çok daha yüksek. Eski yapılar için aynı şeyi söylemek kolay değil. Onların gözden geçirilmesi gerekir. Özellikle 2000 yılından önce yapılan konutların, zayıf zeminler üzerine de kurulmuşsa, depremden etkilenme ve hasar görebilirlik düzeyi yüksek olacaktır. 2000`den sonra özellikle 2013 yılından sonra yapılan konutlarda, depremin etkisi çok daha az hissedilecektir. Hissedilmeyle hasar oranı arasında da büyük bir fark olacaktır. Hasar alma olasılığı düşük olacaktır" sözlerine yer verdi.
"Doğru zemin araştırmasının yapılması gerekir"
"2013 yılında Çanakkale Belediyesi`nin atmış olduğu adım ve beraberindeki gelişmeler, oldukça başarılı ve olumlu sonuçlar doğurmuştur" sözlerine yer veren Prof. Dr. Büyüksaraç, uygulamanın diğer ilçe ve illerde de hayata geçmesinin önemine değinerek, "Bu tür işbirliğinin gerek üniversiteyle gerek diğer kuruluşlarla yapılarak, doğru zemin araştırmasının yapılması; Çanakkale`nin ilçeleri ve tüm yerleşim yerleri için tamamlanması gerekir. Bu durumda depremlerin olmasının engellenmesi değil, deprem zararlarının en aza indirgenmesi kavramı ortaya çıkıyor. Bu işin çözümü, zarar görmemin yolunun bu olduğunu hem yaşayarak hem de bilimsel olarak biliyoruz" diye anlattı.
"Doğru mühendislik hizmeti almış yapıların hasar oranları düşük"
Büyüksaraç, deprem etkisine dair mühendislik hizmeti almamış bölgelerle ilgili kesin konuşulamayacağını ifade ederek, "Aynı şeyi Çanakkale`nin ilçeleri için söylemek zor çünkü oradaki koşulları bilmiyoruz. Ayvacık depremi sırasında hasar gören konutların çoğu köy yapısı olarak yapılmış ve dolayısıyla mühendislik hizmeti görmemiş; tamamen basit yığma konutlar. Dolayısıyla betonarme ve mühendislik hizmeti almış, düzgün temel tasarım hizmeti olan konutlarda aynı hasar oluşmadı. Bunun bir örneğini de 2014 yılında Gökçeada depreminde yaşadık. Depremin büyüklüğü 6.8 olmasına rağmen. Çanakkale`ye çok da uzak olmamasına rağmen Çanakkale`de ciddi bir hasar oluşmamıştı. Bunun da bir gösterge olarak görülmesi gerekir. Ancak Ayvacık depreminde, yapıların hasar görmüş olması, o depremin büyük bir deprem olduğunu ya da o depremin yıkıcılığını diğer yerler için gösterge olarak kabul edilmesi doğru olmaz. Doğru mühendislik hizmeti almış yapıların hasar oranlarına bakmak gerekir. Bu yapılarda da hasar düşüktür" dedi.