KESK "Zam kasırgası gittikçe şiddetleniyor"

875

 Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Çanakkale Şubeler Platformu tarafından, son dönemde yaşanan ekonomik krize yönelik basın açıklaması yapıldı.Ülkeyi, her alanda dışa bağımlı hale getiren, yeni liberal politikaların ekonomik kriz gittikçe derinleştirdiğini belirten Eğitim Sen Çanakkale Şube Başkanı Filiz Savaş, siyasi iktidarın ‘kriz miriz yok’ söylemini eleştirdi. Basın açıklamasını KESKÇanakkale Şubeler Platformu adına yapan Savaş; “Ülke olarak zor bir süreçten geçiyoruz. Yıllardır uygulanan ve ülkeyi, enerjiden sanayiye, tarımdan gıda ürünlerine kadar her alanda dışa bağımlı hale getiren, yeni liberal politikalar sonucu yaşadığımız ekonomik kriz gittikçe derinleşiyor. Siyasi iktidar ‘kriz miriz yok’ diyor ama her gün yaşanan işten çıkarmalar sonucu ‘işsizler ordusu’ gittikçe büyüyor.Siyasi iktidar ‘kriz miriz yok’ diyor ama borçlarını ödeyemez hale geldiği için iflas eden, konkordato ilan eden firmalara-şirketlere her gün yenileri ekleniyor. Siyasi iktidar ‘kriz miriz yok’ diyor ama bugün maaşlarını alan 3 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon kamu emekçisi emeklisi olarak elimize geçen bordrolarımız öyle demiyor. Artan hayat pahalılığı karşısında gittikçe eriyen, daha cebimize girmeden borçlarımıza, kabaran faturalara giden maaşlarımızla ayın sonunu getiremiyoruz. Siyasi iktidar ‘kriz, miriz yok. Bu da geçer yahu’ diyor ama geçmiyor, zam kasırgası gittikçe şiddetleniyor” dedi. 

 
“Elektrik, yılın başından bugüne yüzde 41, doğalgaz ise yüzde 44 zamlanmıştır”
Elektrik ve doğalgaza gelen zamların artması sebebiyle Hazine ve Maliye Bakanı’nı eleştiren Eğitim Sen Şube Başkanı Filiz Savaş; “Kış aylarına girmeye hazırlandığımız bir dönemde, hem de döviz kuru kısmen düşmesine rağmen elektriğe ve doğalgaza tekrar zam yapılmıştır. Son zamlarla birlikte konutlarda kullanılan elektrik, yılın başından bugüne yüzde 41, doğalgaz ise yüzde 44 zamlanmıştır. Bu fahiş artış oranlarına rağmen Hazine ve Maliye Bakanı ‘küresel olarak bir değişim süreci olmazsa yılsonuna kadar elektriğe ve doğalgaza zam yapmayacağız’ diyerek halka adeta dalga geçmektedir.Bilindiği üzere TÜİK tarafından 3 Ekim’de açıklanan rakamlara göre aylık enflasyon yüzde 6.30, yıllık enflasyon ise yüzde 24.52 olarak gerçekleşmiştir. Hükümet temsilcileri söz konusu rakamların ‘sürpriz’ olduğunu, uzmanların dahi bu derece yüksek enflasyon rakamları beklemediğini açıklıyor. Uzmanları bilmiyoruz, ama asgari ücretliler, işçiler, kamu emekçileri, emekliler için bu rakamlarda ‘sürpriz’ bir durum yoktur. Çünkü çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız yangının TÜİK’in resmi enflasyon rakamlarının çok daha üzerinde olduğunu bu ülkede çocuklar dahi bilmektedir. Yıllık zamlar bir tarafa son bir ay içersinde yaşadığımız zamlar bile hayat pahalılığının ne kadar arttığını göstermektedir. Örneğin son bir ay içinde bebek mamasının fiyatında yüze 18, domatesin fiyatında yüzde 35,  sivri biberin fiyatında yüzde 32 artış yaşanmıştır. Domatese, bibere gelen zamlar ve yumurtanın fiyatının bir yıl içinde yüzde 95 artması, geçtiğimiz ay ‘soğanlı mı olur soğansız mı’ tartışması yapılan menemeni bile sofraların lüks yemeği haline getirmiştir” ifadelerini kullandı. 
 
“TÜİK tarafından açıklanan verilere göre üç aylık dönemin enflasyonu yüzde 9.3 tür”
TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına da değinen Savaş; “Tüm ücretli kesimler gibi kamu emekçileri de artan hayat pahalılığında gittikçe yoksullaşmaktadır. Toplam 5 milyon kamu emekçisi ve emeklisi yandaş konfederasyon yönetimi ile hükümet arasında imzalanan, hiçbir zaman tutmayan, hedeflenen enflasyon rakamlarının esas alındığı satış sözleşmelerinin bedelini ödemeye devam etmektedir.Yandaş konfederasyon yönetiminin geçtiğimiz yıl altına imza attığı son satış sözleşmesi ile maaşlarımızda, 2018 yılının ilk altı ayında yüzde 4, ikinci altı ayında ise yüzde 3,5 artış yapılması, 2019 yılında ise yüzde 4+yüzde 5 artış yapılması kararlaştırılmıştır.TÜİK tarafından son açıklanan verilere göre Temmuz-Ağustos-Eylül ayını kapsayan üç aylık dönemin enflasyonu yüzde 9.3 tür. Yani yaşadığımız gerçek enflasyonunun çok uzağında olan resmi enflasyona göre bile önümüzde üç ay olmasına rağmen şimdiden yüzde 6 oranında bir enflasyon farkı oluşmuştur.Öte yandan emekçiler için satın alma gücünü, refah durumunu gösteren en önemli ölçüt yaşanan gerçek enflasyonun üzerini örten TÜİK verileri değil, açlık ve yoksulluk sınırı verileridir” dedi. 
 
“Kamu emekçisi, 9 aylık dönemde 2 maaş kayıp yaşamıştır”
Savaş; “Konfederasyonumuz Araştırma Birimi KESK-AR’ın 2018 Eylül ayı açlık ve yoksulluk sınırı çalışmasına göre, dört kişilik bir aile için açlık sınırı 2 bin 214 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 6 bin 237 TL’ye ulaşmıştır. Buna göre eş ve çocuk yardımı dahil ortalama 3 bin 250 TL maaş alan kamu emekçileri hızla açlık sınırına yaklaşmaktadır.Türk lirasının döviz karşında değer yitirmesi kamu emekçilerinin satın alma gücünü ciddi şekilde eritmiştir. 2018 Ocak itibari ile 3 bin 250 TL maaş alan bir kamu emekçisinin maaşı, enflasyon farkı ve yüzde 4 oranındaki toplu sözleşme zammı sonucunda Temmuz itibari ile 3 bin 664 TL’ye çıkmıştır. Ancak söz konusu kamu emekçisi Ocak-Eylül arası dokuz aylık dönemde döviz kurundaki ortalama artıştan kaynaklı olarak 1 bin 67 ( bin altmış yedi) dolar kayıp yaşamıştır. Kısacası sene başında maaşı 3 bin 250 TL olan bir kamu emekçisi, dolar kurundaki artıştan kaynaklı olarak 9 aylık dönem içinde 2 maaş kayıp yaşamıştır.Yaşanan hayat pahalılığı karşısında halk çözüm odaklı ve kalıcı bir enflasyonla mücadele politikası beklerken siyasi iktidarın ilk işi, TÜİK Başkan Yardımcısını görevden alıp yerine Hazine ve Maliye Bakanı’nın Enerji Bakanlığı döneminden mesai arkadaşını getirmek olmuştur” dedi. 
 
“Siyasi iktidar, yaşanan krizin faturasını emekçilere yıkmaya çalışmaktadır”
Tüm kamu emekçilerini insanca yaşamaya yetecek bir ücret ve güvenceli çalışma için taleplere sahip çıkmaya ve omuz omuza mücadele etmeye çağıran Savaş; “Geçtiğimiz hafta açıklanan ‘Enflasyonla Topyekun Mücadele Programı’ ise günlerdir kamuoyunda yaratılan beklentiyi karşılamanın çok uzağındadır. Söz konusu program paketinden patronlara yeni vergi iadeleri, krediler, KDV iadesinin kolaylaştırılması gibi müjdeler çıkarken vatandaşlara ise çıka çıka yaşanan gerçek enflasyonun yüzde 50’yi aştığı koşullarda, 80 gün sürecek yüzde 10 indirim kampanyasının yapıldığı firmalardan alışveriş yapma tavsiyesi çıkmıştır.Kısacası siyasi iktidar halkı oyalamaya, yaşanan krizin faturasını emekçilere yıkmaya çalışmaktadır.Bizler KESK’e bağlı sendikaların üyeleri olarak bir kez daha altını çiziyoruz. Yaşanan krizin sorumlusu ücretleri, gerçek enflasyon yerine hiçbir zaman tutmayan hedeflenen enflasyon rakamlarına göre belirlenerek gittikçe yoksullaştırılan, büyümeden pay verilmeyen, sendikal hakları teker teker yok edilen asgari ücretliler, işçiler, kamu emekçileri ve emekliler değildir. Dolayısıyla işçilerin, emekçilerin bu krizi yaratanlara bir borcu yoktur. Tam tersine yıllardır yaşadığı kayıplardan kaynaklı alacağı vardır. Bu nedenle kamu emekçilerinin temel sorunlarının çözülmesi için bütçe döneminden önce gerçek bir toplu sözleşme yapılmasını istiyoruz.Tüm kamu emekçilerini insanca yaşamaya yetecek bir ücret ve güvenceli çalışma için bu taleplerine sahip çıkmaya, omuz omuza mücadele etmeye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı. 
(Baykal Sağlam)
Paylaş