KESK Çanakkale Şubeler Platformu, TÜİK’in açıkladığı enflasyon
rakamlarının gerçeği yansıtmadığı, çarşı, pazar ve mutfakta
yaşanan hayat pahalılığının en az yarısını göz ardı ettiği
belirtildi. Açıklamada, “TÜİK emeği ile geçinen tüm kesimlerin
maaş-ücret artışında patron konumuna gelmiş bulunuyor” denildi.
“Maaşlarımız hızla buharlaşıyor”
KESK, “Ülkeyi yönetenler ‘işçiyi, memuru, emekliyi enflasyona
ezdirmedik’ nutukları atsa da reel ücretlerimizin, maaşlarımızın
hızla buharlaştığı bir süreci yaşamaya devam ediyoruz. Çünkü bu
ülkede yıllardır maaşlarımız, ücretlerimiz TÜİK vasıtası ile
açıklanan enflasyona göre artırılıyor. TÜİK ise açıkladığı
rakamlarla bizim çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız
enflasyonun en az yarısını bir kara delik gibi yutuyor.
İşçisinden, asgari ücretlisine kamu emekçisinden asgari
ücretlisine hepimizin ücret artışlarında TÜİK’in bu sanal
verileri temel alınıyor. Yani TÜİK emeği ile geçinen tüm
kesimlerin maaş-ücret artışında patron konumuna gelmiş bulunuyor”
sözlerine yer verdi.
“Her yıl aynı oyun sahneleniyor”
Açıklamada TÜİK verilerinin gerçeği yansıtmadığı ifade edilerek
şu sözlere yer verildi, “Dolayısıyla yaşadığımız gerçek hayat
pahalılığı ile TÜİK’in sanal enflasyonu arasındaki makas büyürken
satın alma gücümüz her geçen gün düşüyor, yoksulluğumuz artıyor.
Her yıl aynı oyun sahneleniyor. Sadece son üç yıl üzerinden
baktığımızda bile maaşlarımızın-ücretlerimizin nasıl iç
edildiğini görüyoruz.
-
Yıl 2021: Bağımsız iktisatçılardan
oluşan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verilerine göre 2021
yılı enflasyonu %83 olarak açıklanmıştı. TÜİK’in açıkladığı
oran ise %36 ile bunun yarısının bile altında kalmıştı.
-
Yıl 2022: Zam fırtınasının hiç
dinmediği koşullarda TÜİK yıllık enflasyonu ekim ayı itibari
ile %85’i geçmişti. Zam yağmuru devam etmesine rağmen TÜİK
aralık ayında yıllık enflasyonu %64 olarak açıkladı. Ancak ENAG
verilerine göre 2022 enflasyonu TÜİK verisinin tam 73 puan
üzerinde, %137 olmuştu.
-
Yıl 2023: Hükümet bir önceki Orta
Vadeli Programda (OVP) %8 olan enflasyon hedefini önce %24,9’a
çıkardı. Yılın daha ilk birkaç ayında bu hedefin tutmayacağı
anlaşılınca hedef iki kattan fazla arttırılarak temmuzda %58’e
çıkarıldı. Bunun da tutmayacağı görülünce enflasyon hedefi bu
kez 6 Eylül 2023 tarihinde açıklanan Orta Vadeli Program (OVP)
%65’e çıkarıldı. ENAG ise 2023 yılında enflasyonun TÜİK
rakamını ikiye katlayarak %127 arttığını açıkladı.
Tüm bunlara rağmen iktidar sözcüleri 3 Ocak’ta açıklanan
verilerden sonra hiç sıkılmadan ‘yıllık enflasyon yüzde 64,77
oldu. Hedeflediğimiz yüzde 65’in altında kaldı’ diyorlar.”
"Tüm dünyada gıda enflasyonu son 6 aydır düşerken Türkiye’de
artmaya devam etmektedir"
Yılbaşının ardından vatandaşın zam yağmuruna maruz kalmaya devam
ettiğini kaydederek, “Kısacası yılın başındaki enflasyon hedefini
kademe kademe 2,5 kat artıranlar, yılın sonunda bu hedefin 0,23
puan altında kaldık diyerek hepimizle dalga geçiyorlar. Oysa
ülkemiz TÜİK’in bu sanal rakamlarına göre bile enflasyonu en
yüksek ülkeler sıralamasında liderliği kimseye bırakmıyor.
- OECD enflasyon ortalaması yüzde 5,5 iken Türkiye’de enflasyon
TÜİK’in çarpık rakamlarına göre bile bunun yaklaşık 12 katına
ulaşmıştır.
- 36 ülkenin üyesi olduğu OECD içinde Türkiye’den sonra
enflasyonu en yüksek olan ülke yüzde 10 ile Kolombiya’dır. Yani
Türkiye OECD içinde enflasyon sıralamasında en yakın rakibini 6’
ya katlamaktadır.
- Yine tüm dünyada gıda enflasyonu son 6 aydır düşerken
Türkiye’de artmaya devam etmektedir. Türkiye’de dar gelirli
kesimler için en önemli kalem olan gıda enflasyonu (yüzde72) OECD
ortalamasının (yüzde6,7) 11 katına ulaşmıştır.
Yeni yıla girdik. Ama değişen bir şey yok. Zam yağmuru temel
tüketim maddelerinden, gıda ürünlerine, akaryakıt ürünlerinden
tekel ürünlerine kadar iğneden ipliğe sürüyor” denildi.
"‘Müjde’ koskoca bir yalandan ibarettir"
Açıklamada ücrete enflasyon oranında zam yapılmasının sıfır zamma
tekabül ettiği ifade edilen açıklamada, “Bu koşularda Ocak 2024
itibari ile altı aylık enflasyon farkı (yüzde 29,78) artı toplu
sözleşme artışı (yüzde 15) ile maaşlarımızın toplamda yüzde 49,25
artacak olması büyük bir müjde gibi sunuluyor. Oysa bu ‘müjde’
koskoca bir yalandan ibarettir. Çünkü ücretlerde enflasyon
oranında artış demek dünyanın her yerinde sıfır zam demektir.
Yaşanan gerçek hayat pahalılığının suni TÜİK rakamları ile yarı
yarıya düşük gösterildiği Türkiye’de ise bunun anlamı emekçilerin
cebinden çalmaya devam etmek demektir. Nitekim bugün aldığımız
maaşlar, elimizdeki bordrolar yıllardır sürdürülen bu soygun
düzenini ispatlamaktadır. Buna göre:
Eşi çalışmayan, 2 çocuklu, en düşük kamu emekçisi maaşı eş ve
çocuk yardımı dahil 32 bin 835 TL’de, ortalama kamu emekçisi
maaşı ise yine eş ve çocuk yardımı dahil 35 bin TL’de kalmıştır.
- Üstelik 2023 yılı temmuz ayında geçilen “yeni maaş rejimi”
ile bu tutarların 12 bin TL’si “ilave seyyanen ödenek” ortalama 5
bin TL’si ise “ek ödeme” adı altında taban aylığa yansıtılmayacak
tutarlardır. Kısacası cebimize giren maaşın yarısı emekli
aylığımıza yansıtılmayacaktır.
- Mevcutta 7.500 TL olan en düşük emekli aylığının ne kadar
artacağı ise hala belirsizdir. Eğer altı aylık enflasyon
(%37,6) artışı uygulanırsa en düşük emekli aylığı 10 bin 320
TL’ye çıkacaktır. Bu nedenle geçtiğimiz yıl ilave seyyanen
ödenekten de yararlandırılmadığı için sefalete itilen milyonlarca
emekli bu rakama refah payı eklenmesini bekliyor. Ama %10 refah
payı dahi eklense en düşük emekli maaşı 11 bin TL ile açlık
sınırının da asgari ücretin de altında kalacaktır.
- En önemlisi önümüzdeki günlerde de TÜİK sahte enflasyon
rakamları açıklamaya devam ettikçe, adaletsiz gelir vergisi
dilimleri sürdükçe, TL döviz karşında değer yitirdikçe bugün
yapılan artışların bir iki ay içinde hiçbir karşılığı
kalamayacaktır. Hepimizin maaşları, ücretleri sefalet düzeyine
daha fazla yaklaşacaktır” sözlerine yer verildi.
"Hak ettiğimiz refahta birleşmek istiyoruz"
"Bizler yoksullukta, sefalette eşitlenmek değil, hak ettiğimiz
refahta birleşmek istiyoruz” söxlerine dikkat çekilen açıklamada
talepler şu şekilde sıralandı,
- Öncelikle tüm kamu emekçilerine bugün için brüt 12 bin 147 TL
olarak verilen ilave seyyanen ödeneğin taban aylık katsayısına
dâhil edilmesini istiyoruz.
- Ardından en düşük kamu emekçisi maaşının eş, çocuk, kira ve
ulaşım gibi yardım kalemleri ile bugün 50 bin TL’yi aşan üstünde
olan yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmasını istiyoruz.
- Bu rakamın her üç ayda bir yoksulluk sınırında yaşanan artışa
göre güncellenmesini, üzerine her çeyrekte yaşanan büyüme
rakamlarının refah payı olarak eklenmesini istiyoruz.
- En düşük emekli aylığının 16 yıl önceki seviyeye yani asgari
ücretin yüzde 110’una çıkarılarak net 18 bin 700 TL’ye
çıkarılmasını istiyoruz.
- Gelir vergisi birinci dilim oranının yüzde 15 ten yüzde 10’a
düşürülmesini, yoksulluk sınırına kadar olan ücretlerin birinci
vergi diliminde sabitlenmesini istiyoruz.
- Tüm kamu emekçilerine ücretsiz öğlen yemeği istiyoruz.
İşyerinde yemek çıkmayan kamu emekçilerine aylık 4 bin TL yemek
yardımı verilmesini istiyoruz.
- Buradan tüm kamu emekçilerine sesleniyoruz. Gelin
yıllardır tekrarlanan bizi her geçen gün daha sefalete iten bu
oyuna artık dur diyelim. Ne TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarına
ne iktidarın “refah payı” aldatmacalarına kanmayalım.
- Yıllardır hepimize kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet
düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli
gelecek için omuz omuza verelim.”
(DAMLA YELTEKİN)