Kanlı para gibi oyunlardan çocuklarımızı nasıl koruyacağız?

Okullarda oynanan ve oldukça tehlikeli olan ‘kanlı para oyunu’nun, öğrenciler arasındaki popülerliği artarak devam ediyor. Kanlı para gibi şiddet içeren oyunlardan çocukları uzak tutmanın yolunun, çocuk ve aile arasında kurulan samimi güven bağı olduğunu ifade eden Pedagog Hakan Şahintürk, “Ailelerin; çocuğun konuşmasını beklemek yerine, gözlemlemeleri ve doğru sorular sorup, duygularını anlamaya yönelik beceri geliştirmeleri gerekiyor” dedi.

3115

Madeni para kullanılarak oynanan ve kaybeden kişinin eline vurularak ceza verilen kanlı para, çocuklara fiziksel ve psikolojik olarak ciddi hasarlar veriyor. Daha da acıtıcı olması için kenarlarına çentik atılan madeni paralar, kaybeden kişinin elinde bulunan eklem bölgelerine sert bir şekilde fırlatılıyor ve yaralanmalara yol açıyor. Pedagog Hakan Şahintürk ile bu riskli oyunun neden oynandığı, çocukların şiddet içerikli oyunlardan nasıl korunacağı ve yetkili kişilerin ne gibi önlemler alabileceği üzerine konuştuk.

Oyun oynamanın çocukların en büyük gereksinimlerinden biri olduğunu ifade eden Pedagog Hakan Şahintürk, çocukların oyun ile hayatı öğrendiğini söyledi. Oyun oynamanın, çocuğun sorun çözme yeteneğini artırdığını aktaran Şahintürk şu ifadeleri kaydetti: “Önce, bu oyunun bu anlamda bir katkısı var mı yok mu diye düşünülmesi gerekiyor. Ve buna benzer zorba içerikli oyunların… Oyun demek de çok doğru değil esasında, kötü bir alışkanlık bu. Nereden çıkmış olabilir? Toplumu kuş bakışı değerlendirerek, sosyal değişişimin unsurlarını gözden geçirmek lazım. Sosyal değişimin en önemli tetikleyici unsurlarından birisi sosyal medya… Videoları içeren bir sürü uygulama var. Dünyanın her yerinden bu videolar çekiliyor ve çocuklar bunları merak edip, kendi hayatlarında da uygulamak istiyorlar. Bununla beraber şiddet kültürü de var Türkiye’de. Son 20-25 yıldır dizilerle, sosyal medyayla, zorbalığın her türlüsünü gözlemleyebiliyoruz. Aslında bu oyun da zorbalık içeren bir alışkanlık.”

Ciddi önlemler alınması gerekiyor

Okul çağında aileden yeteri kadar sevgi ve şefkat görmeyen çocukların, kanlı para gibi oyunları oynamaya yöneldiğini aktaran Şahintürk, arkadaşlarla oynanan oyunların, çocuğun ilişkilerinde önem kazandığı söyledi. Bir aidiyet duygusuyla arkadaşlık edinmeye çalışan çocuğun, zorbalık içeren oyunlara dâhil olduğunun altını çizen Şahintürk, “Eskiden yatılı okullarda yeni gelen çocuğa ilk gece yapılan zorbalıklar olurdu, onlar bile bunun yanında çok masum kalıyor. Burada bir süreklilik söz konusu. Zorbalık ve şiddet kültürü çok gelişti Türkiye’de. Şimdi ilkokul değil anaokulu öğrencileri bile birbirlerine ciddi anlamda zorbalık yapıyorlar. Çocukların; fiziksel özellikleri, ailesinin durumu, becerileri ile dalga geçiliyor ve bu kreşlere kadar inen bir durum. Kültürden kaynaklı bir alışkanlık olduğunu düşünüyorum o nedenle bunun aslında yasa koyucular ve yürütücüler tarafından çok iyi irdelenmesi gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve TBMM Milli Eğitim Komisyonu tarafından incelenmesi lazım. Sosyal medya, herkes tarafından kullanılıyor ama bunun bir sınırlandırılması noktasında çocuk koruma programlarının ve yazılımlarının kontrol altına alınması konusunda bence ciddi önlemler alınması lazım. Okullarda çocuklar bunu neden oynuyorlar, neden ihtiyaç hissediyorlar?” dedi.

Çocuklar; sanata, spora ve hobilere yönlendirilmeli

Çocuk gelişim aşamalarından en önem verdiği sekmenin ‘sosyal/duygusal gelişim’ olduğunu ifade eden Şahintürk, “Sosyal/duygusal gelişimin çocuklar üzerinde çok büyük bir etkisi var; duygularını tanımlama, anlamlandırma, empati kurma gibi… Bu becerilerini geliştirmeyle ilgili aileden ve çevresinden yeterli destek alamıyorsa çocuk, bu tür alışkanlıklara yönelebiliyor. Bir de yetenekleri keşfedebileceği sanatsal, sporsal ya da hobisel faaliyetlere uygun ortamlar bulmadığı için bu tür yönelimler içerisinde olabiliyor. Burada düşünülmesi gereken sistemsel bir sorun olduğunu düşünüyorum ben...” şeklinde konuştu.

Anne ve babalara öneriler

Çentik atılan madeni paralar, kaybeden kişinin elinde bulunan eklem bölgelerine sert bir şekilde fırlatılıyor ve yaralanmalara yol açıyor. Çocuğun ‘neden şiddet uygulama ihtiyacı duyduğunu’ sorgulayan Şahintürk, “Bu şekilde hangi duygusal ihtiyacını karşılıyor olabilir? Bu konuda ben anne babalara önemli önerilerde bulunmak istiyorum. Çocuklarını bu konuda ciddi anlamda gözlemlemeleri gerekiyor. Oyun oynanırken ciddi zararlar veriliyor. Kemiklerde lezyonlar ve travmalar oluşuyor. Çocuklarının ellerini kontrol etmeleri gerekiyor. Bu oyun genellikle ilkokul 5 ile ortaokul sınıf arasındaki yaş grubunda oynanıyor. Eğer böyle bir gözlemde bulunuyorlarsa, çocukla bu konuda hakkında samimi bir şekilde konuşmaları gerekiyor. Gerekiyorsa okulun rehberlik servisinden veya bir uzmandan yardım almaları gerekiyor. Okullardaki rehber arkadaşların da bu konuda çok uyanık olması gerekiyor. Sınıflardaki öğrencilerin iyi gözlemlenmesi gerekiyor, bu durum öğretmen arkadaşlar için de geçerli.” dedi.

Şiddet kültürü yaygınlaşıyor… Çıkış kaynağı tespit edilip, önlemler alınmalı: “Daha nazik, şefkatli, duyarlı, hassas ve empatik bireyler yetiştirmeliyiz”

Oyunun sadece fiziksel değil, psikolojik etkilerinin de göz önünde bulundurulması gerektiğini belirten Şahintürk, “Çocuk, oyunu oynarken başarısız olduğunda kendini o gruba ait hissetmeyip dışlandığını düşünüp çekingen bir mizaca evrilebilir. Bu da çocuğun sosyal uyumunu düşürebilir. Okula ve sosyal çevresine karşı aidiyet duygusu azalabilir. Burada hep söylediğim bir şey var, şiddet kültürü nereden öğreniliyorsa oradan önlemler alınması lazım. Toplum mu, aile mi, okul mu? Şiddet kültürünün yayıldığı noktaların iyi tespit edilip, bunlar ile ilgili sosyolojik önlemlerin alınması lazım. Daha nazik, şefkatli, duyarlı, hassas ve empatik bireyler yetiştirmemiz lazım. Çocuk basketbol oynamak yerine, neden bu oyunu oynama ihtiyacı hissetsin, bunun önemli bir nedeni var. Bunun en önemli nedeni bence sosyolojik yapıdan kaynaklanıyor. Sosyolojik yapı, şiddeti destekliyor…” ifadelerini kullandı.

Kilit nokta: Kapı aralayan sorular sormak

Alkol ve madde bağımlılığı gibi alışkanlıkların okul çağına indiğini söyleyen Şahintürk, “Çünkü çevrelerinde bu konuyla ilgili fazlasıyla rol model var. Bunların çoğunluğu adli konular, başka uzmanlarımızın da devreye girdiğini biliyoruz. Ancak bunların şu an için daha fazla ailelerin de işin içine katılarak, daha ciddi çözüme ulaştırılması gerekiyor. Ailelerin çocuklarıyla, yeterince duygusal ve güven bağının güçlü olması bu tür yönelimlere ilgi duyulmasını azaltıyor. Bu yüzden ailelerin, çocuklarıyla samimi ve sağlıklı iletişim kurma becerisini geliştirmesi gerekiyor. Çocuğun konuşmasını beklemek yerine, doğru sorular sorup, duygularını anlamaya yönelik, beceri geliştirmeleri gerekiyor. Çocuk her şeyi anlatmaz. Kapı aralayıcı sorular sormasanız, çocuk size bir şey anlatmaz. Çocukla aranızdaki bağın güçlü olmaması durumunda; aileye olan aidiyet azalıp, akranlarla olan bağ güçlenecek. Kötü bir yönelim olması da en çok aileyi üzer. Bu nedenle çocuk üzerinde bence daha iyi gözlemler yapılması, daha sakin kalınması, sonuna kadar dinlenmesi, aradaki güven bağının çok güçlü olması gerekiyor.” açıklamasında bulundu.

(Sevi Gözay Uğurlu)

Paylaş