havadurum

"İnsan muhteşem değişimleri yapabilecek koca bir toplumdur"

549
Bilinçaltı Dönüşüm Uzmanı ve Yaşam Koçu olan Eğitimci Yazar Oya Özer, İstanbul başta olmak üzere, Çanakkale ve Türkiye genelinde insanların bilinçaltı yolculuklarında, onlara destek veriyor. Özer, toplumsal dönüşümlerin bireylerin kendi içinde başladıkları yolculuklarla başladığını ifade ederken, danışanlarına aynı zamanda yazdığı kitaplarla da yol gösteriyor. Yaşam koçluğunun tavsiye vermekten uzak bir yaklaşım olduğuna dikkat çeken Özer, gönül verdiği mesleği ise, "Kişinin sadece kendi içindeki aklını, inancını ve düşüncelerini ve duygularını yönetebilmesini aslında fark edebilmesini sağlayan kişidir. Doğru düşünme şekli" sözleriyle anlatıyor. Stres, kişinin yaşadığı olumsuz tabloların ve var olan karanlık bir odayla nasıl savaşılacağı gibi bir çok farklı konu hakkında gazetemiz Çanakkale OLAY`a verdiği röportajdan kısa notlar... Devamı bir sonraki sayımızda
 
OLAY; Öncelikle biraz kendinizden ve yaptığınız işlerden bahsedebilir misiniz?
Özer: Bilinçaltı, dönüşüm uzmanı ve yaşam koçu olarak olan 10 yılı aşkın süredir profesyonel olarak hem terapist hem de eğitmen koçluk olarak var olmaya çalışıyorum. İstanbul ve Çanakkale ve birçok şehirde eğitimler, seminerler ve fuarlarla danışanlarımızla ve okuyucularla buluşmaya çalışıyoruz. Davranış bilimleri uzmanıyım. Akademik olarak bu alanın içerisinde sosyolojiyle birlikte toplumsal çalışmaların içerisinde yer aldık. 
 
"İnsan değişmeden toplumlar değişmez"
OLAY: Toplumsal ve bireysel dönüşümlere dair ne diyebilirsiniz?
Özer: Şunu fark ettik ki insanları değiştiremeden, toplumları değiştirmemiz mümkün değil. Bunu sizde gazeteci olarak biliyorsunuz. Aslında insanın kendi öz benliğindeki değişim olmadan aileler bile değişim içerisinde maalesef eksik kalıyorlar. Çalışmaya başladıktan sonra fark ettik ki yaptığımız bilişsel çalışmaların yanında bilinçaltının hayat içinde karar mekanizması olduğunu  gördük. Kişinin bilinçaltında yani anne karnından yaşamsal ergenlik dönemine kadarki olan duygu, düşünce, kayıt ve düşün durumları; kişinin karar mekanizmasını ve hayattaki sağlıklı birey olmasını etkiliyor. Dolayısıyla buradaki dönüşümler travma üzerinden genelde bize gelir. Ama dönüşüm isteyen herkesin hayatında bilinçaltına mutlaka bir engeli vardır. Bu ortadan kalktığında da yaşamın içindeki bütün iş, ilişki, sosyal, özgüven ve öz değerle ilgili bütün duygu ve yaşam dönüşümünüzü fark edersiniz. Sonrasında daha çok sağlıklı bir hayat yaşarsınız. 
 
"Bir problemde çocukluk hikayesine bakmakta fayda var"
OLAY: Toplumda danışman, psikolog ya da psikiyatri denildiğinde akla ilk gelen "çocukluğunuza dönelim" cümlesini biraz açabilir misiniz?
Özer: Çocukluğumuza dönelim hikayesi gerçektir. Psikolojinin temel çalışma sistemidir. Yaptığımız bütün çalışmalarda psikolojik çalışmaların temelini baz alır. Anne karnı enerjinin varoluşun kaynağı ve temelidir. Anne karnında oluşmaya başlayan enerjisel varlık kimlik kazanana kadar bütün her şeyi duygu frekans üzerinden anneden alır. Dokuz aylık dönem içerisinde anneden aldığı enerjiyle annenin bütün duygu, düşünce sistemini aslında kopyalar. Bebek dünyaya geldikten sonra artık 0-7 yaş arası ve ergenlik dediğimiz 7+14 yaş bizim bilinçaltının artık konumlanmaya başladığı, kendini ortaya çıkardığı yer ve dönemdir. Bu dönem insan hayatında çok önemlidir. Freud da her zaman bana söyler. Biz burada görüyoruz ki çocukluk döneminiz ne kadar anne babadan almış olduğunuz duygu ve düşüncenin; öz güvenin, sevginin ne kadar sağlıklı olursa siz hayatın içerisine, sonrasındaki yaşlarda sağlıklı kararlar alıp daha özgüven ve kendini fark eden bireyler olursunuz. Başınıza gelen bir problem olduğunu evet önce çocukluk hikayenize bakmamızda fayda var.
"Kişi hayatında her zaman zorluk yaşayabilir"
OLAY: Türkiye ve dünya genelinde son dönemde doğan çocuklar çok da güzel bir çocukluk geçirmiyor. Çocukluk dönemine daha travmatik geçiren bireylerin karanlık odadan çıkma şansı var mı? 
Özer: Dönemsel olarak bakmak yerine kişinin ailesel yapısına bakmakta fayda var. Eskiden biz bu kadar bilinçli değildik. Bizim eğitimimizde, kafamızı yediğimiz terlikle; annenin eğittiği dönemden geçtik. Bu dönemin içerisinde de travma üzerine çok farkındalıklı bir bilincimiz yoktu. Yaşadığımız birçok olaya da kaderler geçerdik. Aslında bilmek insanın hayatında birçok probleme neden olur. İyi midir kötü müdür? Bu da tartışılır bir durum. Özellikle son dönemde her şeyin farkında olmak, insanda fark edilmeyen bir travma yaratmaya başladı. Yaşadığınız her şeyin altında bir neden ve sebep aramaya başladınız. Ve son dönemde özellikle bütün bunların kaydının sanki annelerimiz ve babalarımız olduğuna dair bir kayıt ortaya çıkmaya başladı. Bu da yanlış yöne giden bir süreçtir. Kişi hayatında her zaman zorluk yaşayabilir. 
 
"Stres, çoğu zaman insanın içindeki gücü çıkartır"
OLAY: Başarı ve stres arasında bir ilişki var mı?
Özer: Kişi hayatında her zaman problemlerle karşılaşabilir. Burada salt bilinmesi gereken şey; toplumlar ne kadar problemli olursa olsun kişi kendine duyduğu inançla, önce inançla bunun içinden çıkabilmiştir. Biz bu topraklarda yaşıyoruz ve Mustafa Kemal gibi bir örneğimiz var. ne kadar zor şartlarda ne kadar büyük başarılarla nereden nereye geldiğimizin aslında en büyük lideri ve en önemli benim için yaşam koçudur. Zorluk deyip ülke ve ailesel koşulların içine sıkışmak bana göre biraz kendinden kaçmaktır. Kişi her zor dönemin içerisinde kendi varlığını ve inancıyla kendini ortaya çıkarabilecek güce sahiptir. Toplumsal baskıların ya da kolektif inançların altına kaçmaktansa; kişinin kendi inanç ve öz iradesiyle çok güzel işler başarıldığını gördük. Aslında çok başarı, insanların stres altında olduğu durumlarda ortaya çıkmıştır. Konfor alanları, insanları rehavete yöneltir ve üretimi engeller. Stres çoğu zaman insanların içindeki gücü ortaya çıkartır. 
 
 "Domino etkisi"
OLAY: İnsanların kendisiyle yüzleşerek, var olması diyebilir miyiz?
Özer: Çocuğu baz alalım. Çocuk ailesinde gördüğünü kopyalar ve yapar. Kopyalama yöntemi davranış modelidir. Biz, `küçük dünyanızdan sorumlusunuz. Dünyanın değişiminden sorumlu değilsiniz. Siz Afrika`daki çocuklar için hiçbir şey yapamazsınız. Ama kendi aileniz için çok şey yapabilirsiniz.` Kendi ailenize yaptığınız şey bir zincirdir. Kelebek etkisi. Domino taşları gibi siz kendiniz için bir şey yaparsanız o bir şeyler birbirine eklenir. Dünyanın diğer ucundaki insanları topluluğa da gider. O yüzden buradan baktığımız zaman toplumlar mı insanı değiştirir? İnsanlar mı toplumu değiştirir? Aslında birbirinin aynısıdır. Çünkü etkili etki tepki meselesidir. İnsan kendi içinde muhteşem değişimleri yapabilecek koca bir toplumdur. 
 
"Yaşam koçu, kişinin içindeki kaynakları gösterir"
OLAY: Yaşam koçluğu Türkiye`de biraz daha ulaşılması zor gibi geliyor. Algılanmayan  bir kavram gibi. Yaşam koçu dediğimizde ne anlaşılmalı?
Özer: Koçluk bilimsel bir çalışma sürecidir. Temeli psikolojiye dayanır, pozitif psikolojiye dayanan temel süreç bir çalışmadır. Kişi genelde içindeki kaynaklara sahiptir. Kişi olduğu yerden olmak istediği yere gidene kadar bu süreç içerisinde size içinizdeki kaynakları gösteren kişiler, yaşam koçudur. Bu anlamda tavsiye verir mi? Hayır tavsiye vermez. Size önerilerde bulunur mu? Hayır bulunmaz. Yöntemsel olarak koçluk için yapılan yanlışlardan biride budur. Kesinlikle akıl verme bir yöntemi değildir. Verilmemelidir. Kişinin sadece kendi içindeki aklını, inancını ve düşüncelerini ve duygularını yönetebilmesini aslında fark edebilmesini sağlayan kişidir. Doğru düşünme şekli. 
 
Baş etme ve uyum...
OLAY: İçimizdeki güce nasıl erişebiliriz?
Özer: Hiçbir duyguyu birbirinden ayıramayız. Yapılan yanlışlardan en büyük yanlışlardan bir tanesi de pozitif düşünce. Pozitif düşün denilen olumlamalarda gerçekçi olmadığınız sürece istediğiniz kadar pozitif düşünmeye çalışın, düşünemezsiniz. Hiçbiri bir işe yaramaz. Sonra sizi kendi içinizde inançsızlığa götürür. Yapılması gereken şey, duygu yönetimidir. Yaşadığımız ülke ve dünyaya baktığımız zaman birçok alanda negatif alanlarla da yaşamaya çalışıyoruz. Hiçbir şey yoksa dışarıda trafik var. Bununla baş etmek durumundasınız. Koçluk, baş etmek yerine tüm bunlarla uyum içinde olmayı öğrenmektir. Her zaman danışanlarımda da öğrencilerimde de aktardığım şey, hayatın içinde kendine koçluk yapabildiğin zaman hayatı kendi kendine yönetebilmeyi öğrenirsin. Yaşam koçluğu kendinle ilişkin, işinle, ilişkinde kendi kendini yönetebilmektir. 
 
"Çanakkale`de daha butik çalışıyorum"
OLAY: Yaptığınız çalışmalar İstanbul ve Çanakkale`de demiştiniz... Çanakkale`de nasıl etkinlikler, eğitimler veriyorsunuz? 
Özer: 3 yıldır Çanakkale`deyim. İstanbul`a nazaran daha butik çalışıyorum. Bilinçaltı, dönüşüm ve terapilerle yapmış olduğumuz çalışmalar var. Koçluk alanında da işte okullarda ve şirketlerde eğitimler seminerler yapıyoruz. Eğitimler, grupsal ya da bireysel olabiliyor. Ama genellikle bireysel eğitimler vermeyi tercih ediyorum. Kişinin kendi içinde zorlanmadan, birbiriyle uyum içerisinde alınan dönüşüm/eğitim her zaman çok daha kalitelidir ve daha kolay öğrenilir. Duygu nerede olmak istediğine karar vermeli ve düşüncesiyle oraya gidebilmeli. Ve fiziksel olarak orada bulunduğu anı doğru değerlendirebilmeli. Buna da anı yaşamak diyoruz. Bu da kavramsal olarak çoğu zaman yanlış anlaşılsa da. O yüzden öğrencimle her zaman birebir enerjisel bir iş birliğim var. Bu süre içerisinde de doğru zaman doğru mekandır. grup çalışmaları da bu şekildedir. Doğru enerji geldiği zaman ya grup çalışmaları ya da bireysel çalışmalar içerisinde ben olmaktan ve paylaşmaktan çok mutlu oluyorum bu anlamda. 
 
Devam edecek..
Paylaş