İHD “Kadınlar, yaşamın her alanında şiddete maruz kalıyorlar”

İHD Merkezi Kadın Komisyonu tarafından Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında açıklamalarda bulunuldu.

894

İHD Merkezi Kadın Komisyonu tarafından Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında açıklamalarda bulundu. Yayınlanan açıklamada “Kadınlar, yaşamın her alanında şiddete maruz kalıyorlar. Ailede, okulda, evde, sokakta, gözaltında, köy baskınlarında, basın açıklamalarında her yerde şiddet kadına yönelebiliyor” ifadelerine yer verildi.

“Türkiye’de erkek egemen feodal bir bakış açısı hakim”

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün anlam ve önemine ilişkin İnsan Hakları Derneği Merkezi Kadın Komisyonu tarafından yapılan açıklamada “Şiddete uğrayan kadınlarla ilgili açılan davalarda ve soruşturmalarda yargılamanın sonuna kadar erkek failler lehine bir süreç yürütüldüğüne sürekli şahit oluyoruz. Maalesef ki Türkiye’de yargıya son derece erkek egemen feodal bir bakış açısı hakim” sözleri kullanıldı.

“Birçok kadın katledildi”

İHD Merkezi Kadın Komisyonunca Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle yapılan açıklamada; “Biz kadınlar, bir 25 Kasım tarihinde daha, kadına yönelik şiddete karşı kararlı tavrımızı, mücadelemizi anlatmak ve ‘kadına yönelik şiddet politiktir’ demek üzere alanlardayız. Dominik Cumhuriyeti’nde faşist iktidara karşı başkaldıran ‘Mirabal Kardeşler’ 25 Kasım 1960 tarihinde işkenceyle öldürüldü. Birleşmiş Milletler bu tarihi, 1999 yılında ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’ olarak ilan etti. Coğrafyamızda kadına yönelik şiddet tarih boyunca varlığını korudu. Ne yazık ki bir soykırım coğrafyası olan yaşadığımız yerde 1915 ve 1938 soykırımlarında birçok kadın katledildi, birçoğunun mezarına dahi ulaşılamadı” ifadelerine yer verildi.

“Derin yoksulluk ve ekonomik sıkıntılar en çok kadınları etkiliyor”

İHD’nin yaptığı açıklamada “Kadınlar, yaşamın her alanında şiddete maruz kalıyorlar. Ailede, okulda, evde, sokakta, gözaltında, köy baskınlarında, basın açıklamalarında her yerde şiddet kadına yönelebiliyor” ifadelerine yer verilirken “Derin yoksulluk ve ekonomik sıkıntılar da en çok kadınları etkiliyor. 6 Şubat 2023 günü yaşadığımız deprem felaketi sırası ve sonrasında kadınlar, büyük bir şiddete ve hak ihlallerine maruz kaldılar. Coğrafyamızda erkek egemen, feodal ve militer bir iktidar, her zaman varlığını korudu. Yerleşik hukuk sistemine baktığımızda da kadına yönelik şiddetin gerçek anlamda bir düzenlemeye kavuşması ancak 2005 yılında oldu. Daha önceleri Türk Ceza Kanunu’nda kadına yönelik şiddeti düzenleyen bölümün başlığı ‘Genel Ahlak ve Aileye Karşı Cürümler’di. Yani kadın Türk Ceza Kanunu’nda yer almıyordu. Kadına yönelik şiddet yok sayılıyordu. Ancak kadınların örgütlü mücadeleleri sonucunda 2005 yılında Türk Ceza Kanunu’nda bugün hala eksik de bulsak önemli değişiklikler yapıldı. Coğrafyamızda kadınların mücadelesi çok önemli bir sözleşmenin ortaya çıkmasına neden oldu. Diyarbakır’da kocası tarafından, annesi katledilen kendisi de yaralanan Nahide Opuz davasında Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde bir kadının hayatını koruyamadığı için mahkum edildi. Bu dava sonrasında Avrupa Konseyi tüm üye devletlere kadına yönelik şiddete karşı bir sözleşme düzenlenmesini istedi. İşte ‘İstanbul Sözleşmesi’ böyle ortaya çıktı. Yani İstanbul Sözleşmesi aslında coğrafyamızda verilen kadın mücadelesinin bir sonucuydu. Maalesef ki İstanbul Sözleşmesi yeterli bir şekilde hiçbir zaman uygulanmadı. Ama kadınlar açısından her şeyden önce bu sözleşmenin duygusal bir önemi vardı. Bu sözleşmeye sahip olmak bile kadınlar için son derece önemliydi. Maalesef ki 2021 yılında tek bir erkeğin cumhurbaşkanının imzasıyla hiç kimseye sormadan, kadınların sesleri duyulmadan, dikkate alınmadan bu sözleşmeden imza çekildi. Ancak coğrafyamızdaki kadın kurtuluş hareketi hiçbir zaman vazgeçmedi. Hem İstanbul Sözleşmesini geri almak hem de kadına yönelik şiddeti her alanda dile getirmek için mücadelesini devam ettiriyor” sözleri kullanıldı.

(Şerife Turhanlı)

Paylaş