Bu ayki barış nöbetinde Türkiye’de toplumsal barışın sağlanması önündeki en önemli engellerden biri olarak gördükleri ayrımcılık uygulamalarına dikkat çekmek istediklerini ifade eden dernek, “İnsan Hakları Derneği olarak Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlalleri hakkında yapmış olduğumuz tespit ve raporlamaların neredeyse tamamında, ihlallerin meydana gelme nedenleri olarak devletin kurucu kodlarında ayrımcılık uygulamalarının yer aldığını söyleyebiliriz. Yaşam hakkı, ifade ve örgütlenme özgürlüğü, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, işkence yasağı, din ve vicdan özgürlüğü gibi temel insan hakları hem ulusal hem de uluslararası hukuk tarafından korunan haklardan olmasına rağmen Türkiye’de devlet eliyle geliştirilip güçlendirilen ayrımcı uygulamalar, yüksek standartlarda bir insan hakları kültürünün oluşmamasına ve temel insan haklarının dahi hemen her gün onlarca defa ihlal edilmesine neden olmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Irkçı söylemlerin dile getirildiğini söyleyen dernek, “Yönetenlerin bu söylemleri kısa sürede etkiledikleri sosyal grupları harekete geçirmekte ve hedef gösterilen gruplar hem bireysel hem de toplumsal linçe maruz kalmaktadırlar. Son olarak İstanbul’da Santa Maria Kilisesi çok sayıda kişinin dini ayin için kilisede olduğu saatte silahla taranmış ve 1 yurttaş yaşamını yitirmiştir. Yine yıl dönümüne yaklaştığımız 6 Şubat depremi sonrasında sığınmacılara yönelik gerçekleşen ayrımcı dil nedeniyle birçok kentte sığınmacılara yönelik saldırılar meydana geldiği gibi deprem akabinde yapılan yardım faaliyetlerinde sığınmacıların mahrum bırakılmıştır.” dedi.
Ayrımcılığın, insan hakları mücadelesi ve toplumsal barışın sağlanması önündeki en önemli engel olduğunu ifade eden dernek, “Nefret söylemine karşı mücadele etmeye devam edeceğimizi belirterek ayrımcılığın TCK’nın 122. Maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14. Maddesi ile yasaklandığını bir kez daha herkese hatırlatmak isteriz.” dedi.
(HABER MERKEZİ)