Greenpeace tarafından açıklanan raporda dünyanın en ünlü giyim markalarının ürünlerinin zehirli kimyasallar içerdiğini ortaya koyması ve markaların ürünlerinde tespit edilen kimyasalların doğaya karıştığı zaman kansere ve hormon bozukluğuna neden olması sonucu gıdadan sonra tekstilde de insan sağlığının hiçe sayıldığını düşünen vatandaşlar da denetimsizlikten şikayetçi.
Büyük bir çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerde üretilen ve test edilen ürünlerin kadın ve erkekler için hem yapay, hem de doğal ipliklerden üretilmiş kumaş ve kot pantolon, tişört, elbise ve iç çamaşırlarında bulunduğu ve bu ürünlerde tespit edilen zararlı kimyasalların iplik aşamasından, imalat aşamasına kadar denetlenmemesi tepki yaratıyor.
Necdet Uz;
“Gıda da, tekstilde de denetim yok. Riski hayatımızın her alanında yaşıyoruz. Pazarda her şey açıkta satılıyor. Bu ülkede Rusya’ya satılamayan ilaçlı, sinekli domatesleri bile iç piyasaya sürüp kendi halklarına yedirdiler. Bizim ülkemizde gıdadan, tekstile yüzde 90 ürün Avrupa Birliği kriterlerine uymaz. Ben yıllarca tekstil sektöründe çalıştım. İpliğin gelme aşamasından üretim aşamasına kadar hiçbir denetim yok. Tayvan’dan iplik geliyor, gümrükten çekiliyor. Çorlu’ya gidiyor, kumaş oluyor. Gömlek dikiliyor, yurt içi ve yurt dışına satılıyor. Emin olun gümrük çıkışında dahi numune alınmıyor. Sadece vergi kısmı denetleniyor. Firma vergisini vermiş mi, vermemiş mi? Bir tek onunla ilgileniliyor. Hala bu ülkede kafanızı çevirdiğiniz her yerde çakma ürün dolu. Çakma porselenler, bardaklar, okul kırtasiye araç ve gereçler ortada. Bir ara okullar açılırken tehlikeli kırtasiye ürünleri toplanacak dedi, ne oldu. Hiç bir şey olmadı. Çan’da bile denetim sırasında balıkları toplayıp, sonra o balıkları vatandaşlara dağıtmışlar. Esnafa sattırmıyorlar, ama vatandaşa yediriyorlar. Bu nasıl mantık? Bu denetim, denetim değil. Bugün restaurantlar, büfeler yemek hizmeti yapan yerler dahi denetlenmiyor ki. Hep eş, dost hatırına milletin sağlığı ile oynuyorlar.”
Sadullah Akçil;
“Tekstilde kimyevi madde olduğunu herkes bilir. Önemli olan insan sağlığına zarar vermeyecek oranda olmasıdır. Eğer sağlık açısından bir tehdit oluşturulacak boyuttaysa ve buna göz yumuluyorsa bu cinayettir. Özellikle geri kalmış ülkelerde gıdadan, tekstile, oyuncaktan, kırtasiyeye kadar her alanda tehlike var. Tamamen devletin denetimine kalmış bir durum. Millet de ekonomik gücü olmadığından ucuz ne varsa bile bile alıyor. Gelişmiş ülkelerde böyle bir şey yok, her şey denetimli. Herkes önce para derse bu iş düzelmez.”
Sadi Gök;
“Çin ürünlerinde tehlike olduğunu duymuştum. Ama Greenpeace’nin açıklamasında dünyaca ünlü markaların isimleri geçiyor. Açıkçası şaşkınlık yarattı. Gıdadaki tehlikeleri biliyoruz. Bence insan sağlığının ve hayatının bir önemi yok. Herkes bir vurdumduymazlık içinde. İş işten geçmeden önlem alınması gerekir diye düşünüyorum.”
İsmail Çelik;
“Halk sağlığına yeteri kadar önem verilmiyor. Her şeyden önce şunu sormak lazım. Zararlıysa neden sattırılmasına izin veriliyor? Denetim neden yapılmıyor? Bu tehlike birçok alanda var. Özellikle ucuzsa durup bir kez daha düşünmek gerek.”