Çanakkale Kent Konseyi Engelli Meclis Başkanı irfan Güz; 3 Aralık Dünyü Engelliler Günü ile ilgili olarak yaptğı açıklamasında “Engelliler olarak en önemli sorunlarımızın başında erişilebilirlik olduğunu her zaman dile getiriyoruz, çünkü bu sorun giderilmediği sürece birçoğumuzun özel alanımız olan evlerimizden kamusal alana geçişi maalesef kısıtlanmaktadır. Kamusal alandan yararlanmak anayasanın eşitlik ilkesi gereği hepimizin en doğal hakkıdır” dedi. Engelli Meclis Başkanı irfan Güz açıklamasında “Biz engellilerin hayatlarını kolaylaştırmaya yönelik politikaların oluşturulmasında ve uygulanmasındaki en büyük eksiklik, karar alıcı ve uygulayıcı konumda bulunan mekanizmaların içerisinde genelde engelli bireylerin yer almamasıdır. Engelliler ile ilgili politikaların oluşturulması ve uygulanması tek başına sistemin demokratik olduğu ve hak temelli işlediği anlamına gelmemektedir. Eğer biz engelliler karar alma süreçlerine engelsiz olarak katılabiliyor ve politikaların oluşmasına etki edebiliyorsak işte o zaman katılımcı anlamda demokratik bir sistemden söz edilebilir. Ülkemizdeki engelli nüfusu göz önünde tutulduğunda; siyasi partilerde, yerel yönetimlerde, parlamentoda, sendikalarda, sivil toplum örgütlerinde, kamuda ve özel sektörde üst düzey yönetici pozisyonundaki engelli sayısı maalesef çok azdır. Bu sayılar ne kadar çoğalırsa, sorunlarımızın çözümü de o paralelde hızlanacaktır. Önümüzde yerel seçimler var, konunun bu yönüyle değerlendirilmesini yetkililerden talep ediyoruz. Engelliler olarak en önemli sorunlarımızın başında erişilebilirlik olduğunu her zaman dile getiriyoruz, çünkü bu sorun giderilmediği sürece birçoğumuzun özel alanımız olan evlerimizden kamusal alana geçişi maalesef kısıtlanmaktadır. Kamusal alandan yararlanmak anayasanın eşitlik ilkesi gereği hepimizin en doğal hakkıdır. Bu haktan tam manasıyla yararlanamamamız, bir zincirin halkaları gibi bizim diğer haklardan yararlanmamızı da olumsuz etkilemekte, ister istemez ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi alandan uzak kalmamıza yol açmaktadır. Aslın bu durum bir insan hakları ihlalidir. 2005 yılında çıkan engelliler kanununda erişebilirlik sorununun giderilmesi için verilen 7 yıllık süre içerisinde ne kadar mesafe aldığımız ortadadır, bu konuda maalesef devlet ve milletçe hep birlikte sınıfta kaldık. Tabi bunun birçok nedeni var, fakat bence en önemli nedeni engelli ve engelsizler olarak hala daha birbirimizi anlayamamamız, empati kuramamamız, birbirimize uzak durmamız. 7 yıllık sürecin ardından son 1,5 yıldır yapılan iyileştirmeleri de görmezden gelemeyiz, demek ki istenirse bu sorunu kentimizin gündeminden kaldırabilecek olanağa sahibiz, yeter ki bu sorunu hepimizin ortak sorunu olarak görüp ona göre hareket edelim. Hepinizin bildiği üzere erişilebilirlik konusunda illerde Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü bünyesinde bir denetim komisyonu kuruldu, bu komisyon kamusal alanda ve toplu taşıma araçlarında gerekli inceleme ve denetim çalışmaları yaparak tespit ettikleri eksiklikler için ilgili kurum ya da özel sektör temsilcilerine yaptırımlarda bulunup, gerekirse yüklü miktarlarda para cezası da verecek. Buradan kamusal alanda faaliyet gösteren tüm kurum ve işyeri temsilcilerine çağrıda bulunmak istiyorum, lütfen hiçbir cezai müeyyide ile karşı karşıya kalmadan erişilebilirlikle ilgili olarak gerekli düzenleme ve tadilatlarınızı ivedilikle yapın, nasıl bir tadilat yada düzenleme yapılması gerektiği konusunda tereddütü olanlar var ise bizlere mutlaka ulaşsın, onları yönlendirelim. Bir önemli sorunumuzda eğitim ve farkındalık. Engelli nedir, ne değildir, kimdir, nasıl bir bireydir, karşılıklı nasıl davranmamız gerekir, hakları nelerdir ve buna benzer konularda toplumumuzdaki mevcut yanlışlıkların ileride de devam etmemesi için ilköğretim düzeyinde bir müfredatın olması gerekir. Neden ilköğretim derseniz, ağaç yaşken eğilir, çünkü bu yaşlarda engelli nedir ne değildir bilinirse, eğitim alınırsa ileride toplum kendiliğinden bu durumun olağan bir durum olduğunu, herkesin başına gelebileceğini, bu durumda olan kişilerden köşe bucak kaçılmaması gerektiğini, onların da bir birey olduğu gerçeğini, farklı birtakım ihtiyaçları olduğunu, yaşamın her alanında ve hep birlikte yerlerini almaları gerektiğini bilir, bilinçli hareket eder ve böylelikle ileride toplumumuzda ayrımcılık çok azalır, bu eğitimi alan engelsiz bir birey daha sonra engelli olsa da yaşadığı travma çok azalır ve hayata daha çabuk tutunup yaşamını devam ettirir. Genel olarak düşünürsek, toplum olarak bu konularda daha önce bir eğitim almadığımız için kendi yaşam tecrübelerimize göre hareket ettiğimizden farkında olmadan yanlış davranışlarda bulunuyoruz. Oysa bilinçli ve eğitimli bir toplum olsaydık, zaten şimdiye kadar bir çok sorunumuzu kanunlara bile gerek kalmadan halledebilirdik. İstihdam da engellilerin önde gelen sorunlarından bir diğeri, son yıllarda kamuda ve özel sektörde boş olan engelli kontenjanlarının hemen hemen büyük bir çoğunluğunun doldurulması sayesinde iş hayatına atılan engellilerin özgüveni artmış, ekonomik yönden düzenli bir gelire sahip olunca da sosyal hayata katılmaları kolaylaşmıştır. Böylelikle kamusal alanda ve özel sektörde engelli sayısı artınca sorunlarımız daha görülür olduğundan çözümü de hız kazanmıştır. En çok sıkıntı çeken engel grubumuz da zihinsel engellilerimiz ve aileleridir, bütün yük ailelerinin özellikle annelerin sırtındadır, onların çocukları için gösterdikleri fedakarlıktan ötürü hepsine şükranlarımı sunuyorum. Ancak bu çocuklarımız büyüdüğü zaman eğer ailelerine bir şey olduğunda ortada kalmamaları için yetkililerden kentimize bir engelli bakımevi açılmasını talep ediyoruz. Ayrıca zihinsel engelliler için açılan iş okullarında yaş sınırlaması olduğu için büyük bir kısmı bu okullarımızdan istifade edemiyor. Milli Eğitim Bakanlığımızdan bu okullardaki yaş sınırının yükseltilmesini ya da mümkünse kaldırılmasını talep ediyoruz. Hayat paylaştıkça güzeldir, birlikte yaşadığımız bu hayatı daha güzel bir hale getirebilmek için önümüzdeki engelleri gelin hep birlikte kaldıralım” ifadelerini kullandı.