Eğer, VAR diğer kuralları da üstlenir ve çözüme kavuşturursa, sahada adaleti tecelli ettirmekle görevli hakeme gereksinim duyulmayacak. Hal böyle olunca da, Süper Lig’de Gözlemcilik Müessesesi rafa kaldırılmalı. Öyle ya, hakemin söz sahibi olamadığı bir maçta, Gözlemci ne iş yapacak. Hakemi dinlemeyen VAR, Gözlemciyi mi dinleyecek. Gözlemci hakeme not verse ne olur, vermese ne yazar. Zaten Gözlemci’yi dinleyen mi var.? Bu durumda karşılaşmalara sadece temsilci gönderilmesi yeterli olacak. Şu VAR illetini futbola bulaştıran her kimse, bir taraftar teşekkür, diğer yandan da beddua alacak. Kabul edelim ki, televizyonları başında ve çıplak gözle tribünlerde tutkunu oldukları renklerin maçlarını izleyenler de bu uygulamadan hoşnut değil. Zaten müsabakanın heyecanı yetiyor. Bir de buna VAR’ın olumlu ya da olumsuz kararları ekleniyor. Maç inkıtaya uğruyor, Oyuncular soğuyor. Hakemin kararları pazarlık konusu ediliyor. Kısacası maçın seyir keyfi kaçıyor. Buradan bir kez daha sesleniyor. En az 2’şer yıllık olmak üzere Futbol Hakem Okulları ve Futbol Hakem Akademileri açılmadıkça, lider kabul edilen ve trilyonluk takımların maçlarını yöneten futbol hakemine Beynelmilel Oyun Kuralları’nın yanında formasyon, psikoloji, sosyoloji, pedogoji, insan gücü sevk ve kabiliyet (Menejman) dersleri verilmedikçe, 5 günlük kurslarla hakem yetiştirilmez. Artık, aklınızı başınıza alın. Pansuman tedbirlerle Türk Futbolu yönetilemez.. Neşter vurun neşter. Çünkü, yara kangren oldu....
