"Geleneksel sanatın saygıdan dolayı önünden geçmek gerekiyor"

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik ve Cam Bölümü Öğretim Üyesi Ergün Arda'nın kişisel sergisi sanatseverlerle buluştu. Çanakkale Geleneksel Seramik Sergisi Korfmann Kütüphanesi'nde açıldı.

1542

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik ve Cam Bölümü Öğretim Üyesi Ergün Arda tarafından hazırlanan Çanakkale Geleneksel Seramik Sergisi`nin açılışı Manfred Osman Korfmann Kütüphanesi Sergi Salonu`nda gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen sergide annesinin de yalnız bırakmadığı Arda; "Geleneksel Çanakkale seramikleri ruhundan beslenerek, bu seramiklerin kent mimarisinde daha görünebilir olmasını arzu ettiğim için bu sergide, gördüğünüz önermelerde bulundum" dedi.

Ergün; "Bir kişisel sergi ile karşınızdayım"
Çanakkale Geleneksel Seramikleri sergisinde açılış konuşması yapan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik ve Cam Bölümü Öğretim Üyesi Ergün Arda, Çanakkale seramiklerinin kendine ilham kaynağı olduğunu belirterek; "Ayağınıza sağlık, hoş geldiniz, iyi ki buradasınız, teşekkür ederim. Bir kişisel sergi ile karşınızdayım. Geleneksel Çanakkale seramikleri ruhundan beslenerek, bu seramiklerin kent mimarisinde daha görünebilir olmasını arzu ettiğim için burada gördüğünüz önermelerde bulundum. Yine Çanakkale`nin tarihinden ve yakın tarihinden beslenip ortaya koymuş olduğum, ellerimle ve özenle hazırlamış olduğum çalışmaları kentin yetkililer, idarecileri, valisi, belediye başkanı, il kültür turizm müdürü, üniversitemizin rektörü, fakültelerimizin dekanları kıymetlendirirlerse çok memnun olacağım" şeklinde konuştu.

"Miras sembollerden yola çıkarak hazırladığım bir sergi"
Seramiğin Çanakkale`ye sanat açısından oldukça katkı sağlayacağını dile getiren Arda; "Kent mimarisine katkı sağlayacak olan tek kişi ben değilim elbette, fakültemizden, çeşitli bölümlerden, seramik ve çini mezun ettiğimiz öğrencilerimiz var. Çanakkale`de yerelde çok güzel işler çıkarıyorlar. Onlar da bu kent mimarisine katkı sağlayabilirler diye düşünüyorum. Şehrin, miras semboller dediğimiz sembollerinden özellikle yola çıkarak hazırladığım bir sergi sundum. Açıkçası sergi benim de içime sindi, değişik oldu. daha önce seramik pano sergisi yapılmamıştı diye hatırlıyorum. Özellikle balıklarla ilgili yaptığım çalışmayı çok sevdiğimi söyleyebilirim. Ama benim için en anlamlısı elbette Gazi Mustafa Kemal Atatürk`ü sırlamak. Sanatkarla ilgili bir sözünü burada size sunmak beni gururlandırıyor" diye konuştu.

"Geleneksel sanatın saygıdan dolayı önünden geçmek gerekiyor"
Fikrin oluşmasının ardından oturup oturmadığını uygulama yoluyla test ettiklerine dikkat çeken Arda; "Fikrin oluşması için gerçekten bir idrak süreci gerekiyor, o idrak süreci de uzun sürüyor. Geleneksel Çanakkale Seramikleri ile ben 21- 21 yıldır tanışıyorum. Baştan çalışmayı düşünmedim pek, aldığım eğitimle alakalı bir durum; daha çok çağdaş sanat, modern sanat yapmak istiyordum ama sanatçı her zaman doğadan ve gelenekselden yani ustalarından besleniyor. Bir de geleneksel sanatın saygıdan dolayı önünden geçmek gerekiyor, o kanaatteyim. Fikri oluşturduktan sonra fikrin oturup oturmadığını görmek için maket ya da uygulama yapmak gerekiyor. Maketi de yine kilden yapıyorsunuz, küçük ölçekli ya da büyük ölçekli. Birinci pişirimini yapıyorsunuz bisküvi pişirimi dediğimiz. Fırında patlıyor ilaç koyduğunuz zaman, kurutma yapsanız da kurutmanız yeterli olmuyor. 48 saat kurutma yapan da var, 12 saat kurutma yapan da var. İkinci pişirim, boyama dediğimiz yani sır pişirim diyoruz genellikle. Halk arasında boyama diye geçiyor. Sır pişirimi yapıyoruz. Genellikle biz bisküvi pişirimini bin elli derecede yapıp sır pişirimini bin otuz derecede, biraz daha düşük bir derecede pişiriyoruz. Bunun da teknik sebepleri var, bünyede gaz çıkışı oluyor, sırlar delikli olmasın diye özen gösteriyoruz. En önemli konulardan biri de renk tasarımı. Renk tasarımı konusunda da yine deneme yapmamız gerekiyor, bazen vakit dar olduğu zaman ne çıkarsa diyoruz, en son sözü fırındaki ateş söylüyor. Ama günümüz teknolojisiyle fırının içerisindeki ısıyı kontrol edip derecelerini görebildiğimiz için önceden çalışmak yapmak yerinde oluyor. O denemelere göre renk tercihlerinizi yaparsınız. Örneğin Gazi Mustafa Kemal Atatürk`ün bu altın bronz rengin altında beyaz bir astar vardır, önce bisküvi pişirimini yaparsınız ama astarlayacaksanız astarı da pişirmeniz gerekir. Astarı pişirmez üzerine sır atarsanız astarda kusmalar meydana geliyor" ifadelerini kullandı.

Zaman kavramını göz önünde bulundurmadıkları bir sergi olduğunu, aynı zamanda teknik açıdan zahmetli süreçlerden geçtiklerine değinen Arda; "Yani birtakım sorunlarla da uğraşıyoruz. Hatta heykeltıraş ya da ressama oranla uğraştığımız malzemelerle ilişkin olarak teknik sorunlar gerçekten çok fazla. Zaman mevhumu gözetmeksizin hazırladığım bir sergi oldu. Birçok çalışmada bizim işimiz böyle oluyor. Mesela çimenlik kalesine bir pano yapmıştık, ben ve ekibimle beraber. Yüz gün boyunca günde 16 saat cumartesi ve Pazar dahil olmak üzere, hiç ara vermeden çalışmıştık. Zaman mevhumu gözetmeksizin derken böyle bir ciddiyetten bahsediyorum. Bunlar gerçekten fiziksel olarak da ağır bedeller ödediğimiz bir süreç oluyor ama seramik böyle bir şey. Öte yandan da seramiğin öyle bir güzel plastik bir dili var ki, şekillendirdikçe şekillendirmek istiyorsunuz. Sizi çok mutlu eden bir malzeme. Biz kendimizi çok iyi hissediyoruz çalıştıkça, sadece yoruluyoruz, o kadar" dedi.

Erten; "Kent estetiğine müthiş değerler katıyor"
Öğretim Üyesi Ergün Arda konuşmasının ardından söz hakkını Mimar İsmail Erten`e verdi. Seramiğin kent estetiğine büyük bir katkı sağladığını belirten Mimar Erten; "Gerçekten çok güzel bir sergi. Kent estetiği açısından seramik çok kullanılan ürünler, sanat eserleri. Dünyada özellikle mimari yapıların kamuya bakan cephelerinde, toplumun görebileceği alanlarda seramik çok fazla kullanılıyor. İspanya`nın birçok kentinde bina cephelerinde seramik çok yoğun kullanılıyor ve kent estetiğine müthiş değerler katıyor. Mimarı figürlerin dışında oradaki seramik tasarımcıları tarafından yapılan ürünlerin cepheye yerleştirilmesiyle. Bu tarz kamusal bina veya genel kullanılan apartman binalarında asansör ya da merdiven boşluklarında, bu tür kabartmaların da çok yoğun olduğu özel tematik panolarla oraya gelen geçen, asansör bekleyen, merdiveni kullanan insanların çok yoğun olarak sanatla ve estetikle ilişki kurabileceği seramik panolara rastlıyoruz mimari kültürde. Bunun dışında kentin birçok yerinde, özellikle batıda; caddelerde, park ve bahçelerde büyük boyutlu duvarlarda seramik panoları görüyoruz. Bunlar genellikle bir anlam ifade eden tematik panolar. Bunlar da oranın yerel yönetimin ya da herhangi bir yöneticisinin tarafından seramik sanatçısına bir talepte bulunularak üretilir." ifadelerini kullandı.

Erten; "Bu sergi sorgulamanın başlangıcı olsun"
Çanakkale`nin seramikle anılan bir kent olmasına rağmen seramik figürlere çok az rastlandığını vurgulayan Mimar Erten; "Böyle bir sürü Çanakkale`de alanlar olduğunu görebiliyoruz. Bu alanlar neden seramiklerle dolmasın diye düşünüyoruz. Çanakkale, seramikle anılan bir kent olmasına rağmen neden bu kadar az kamusal alanla buluşuyor konusunu sorgulamamız gerekiyor. Bu sergi bu sorgulamanın bence başlangıcı olsun. Benim temennim; Avrupa`da bazı kentler var; bina maliyetinin yüzde beşini sanat ve sanatçıya ayırmak zorunda müteahhit. Yerel yönetim, bina bitince `seramik pano yaptırdın mı, duvarına resim yaptırdın mı` bir binanın yüzde beşi çok büyük bir maliyettir arkadaşlar. O yüzde beşiyle buradaki binalara sanat eseri yapsan bu kentin sokakları, caddeleri, kamusal alanları coşar sanatla" şeklinde konuştu.

Erten; "Umarım mimari kültürün oluşabileceği kentler yaratırız"
Çanakkale Belediyesi`ne çağrıda bulunan Mimar Erten; "Türkiye`de, Çanakkale`de, Çanakkale Belediyesi başta olmak üzere kent estetik kurulları oluşturulmuştur. Bu estetik kurulları, binaların kamuya bakan cephelerinde belli zorlamaları ve kuralları koyar, bu iki üç sene önce yasallaştı, iki ay önce de daha da yetkilendirildi. Temennimiz şudur, inşallah Çanakkale Belediyesi duyar; bu kent estetik kurulu, binaların kamuya bakan cephelerinde seramik panolarının çoğalması yönünde kurallar getirir, tasarımcılara önerilerde bulunur. Biz mimarlar da o seramik sanatçılarına, tasarımcılara bu eserleri sergileyebilecek dış cephe duvarlarını sunarız, birlikte orada iyi, güzel, mimari kültürün oluşabileceği kentler yaratırız" diye konuştu.

Açılış konuşmasının ardından ziyaretçilerle bir araya gelen Ergün, sanatseverlerin sorularını yanıtlayarak, eserler üzerine bilgilendirmelerde bulundu.
(Damla Yeltekin)

Paylaş