Geleceğin teminatı 'Atalık Tohumları'

928

 Yerli tohumların yaygınlaşması ve tarımsal kalkınmaya destek olunması amacı ile Çanakkale Belediyesi tarafından düzenlenen ‘Tohum Takas Şenliği’nin 2’incisi hafta sonu gerçekleşti. Çevre il ve ilçelerden de tarımsal ürün ve tohumların yer aldığı şenlikte, tarım, çevre, kadın ve üretici dernek ve STK’ların açtığı stantlarda tarımsal ve doğal ürünler sergilendi. Aynı zamanda Çanakkale Belediyesi tarafından binlerce atalık tohum ve fide açılan stantlarda vatandaşlara dağıtıldı. Tarımsal politika, atalık tohumların üretim ve sağlıklı beslenmedeki önemi ile çevre sorunlarının tartışıldığı panellerin gerçekleştiği şenlikte, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, CHP Çanakkale Milletvekili Özgür Ceylan ve CHP Genel Sekreteri, Genel Başkan Yardımcısı ve Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek tarafından konuşma yapıldı. Yapılan konuşmalarda, Türkiye’nin tarım politikaları sonucunda dışa bağımlı hale geldiği belirtilerek, tarımsal ekim alanlarının her geçen yıl büyük kayıplar verdiği belirtildi. Çanakkale’de devam eden ve yapılmak istenen termik santral, siyanürlü altın madeni gibi çevre sorunlarının tarımı bitirme noktasına getireceği ifade edilerek, çevre mücadelesinin önemine değinildi.

 
“Belediye olarak Kooperatifleşme ve üretimin gelişmesi için çalışmalara başladık”
Bu yıl tohum takas şenliğinin ikincisini düzenlediklerini belirten Başkan Gökhan konuşmasında; “Tohum sandığını 2017 yılında kurduk. Son yıllarda Türkiye’de gündemden hiç düşmeyen iki konu var. Bunlar çevre ve tarım konusu. Her ikisi de bizim kent yöneticileri olarak ilgi alanımız içerisinde olması gereken konular. Bizimde Çanakkale’de ciddi çevre sorunlarımız var. Bunlardan biri termik santraller. Biga Yardım adasında devam eden ve yapılan termik santraller. İki siyanürlü altın işletmeye teşebbüs edenler. Bunları hep gündemde tutuyoruz. Bizler, belediye olarak bu konuda hassasiyetlerimiz ortaya koyuyoruz. Bu katliamları önlemeye çalışacağız. Çanakkale,  özellikle çok önemli tarım çeşitliliği olan bir il.  Önemli marka ürünlerimiz var. Köylerde gençlerimiz kalmıyor, gelen gençler işsizlik oranlarımızı arttırıyor. Halbuki köydeki genç çocukluğundan itibaren tarımın içindedir. Biz onların becerilerini köreltiyoruz. Ondan sonrada ‘tarım yok oluyor’ diye gözyaşı döküyoruz. Yine ürettiğimiz ürünlerinde kendilerini bozduk. Çoğunlukla hibrit tohumları kullanıyoruz. Ancak kendi öz tohumlarımızı geliştirmiyoruz. Önemli tarım ürünlerimizi yok ettik. Türkiye’nin en iyi susam üretildiği yer Eceabat’tır. Ancak ne tohum var, nede üretim var. Yok ettik. Yerel tohumun geni binlerce yıl bu topraklarda yetişe yetişe bir yerel tat haline gelmişti. Hepsini yok ettik. Yok ettik bari tohum üretebilseydik onu da yapmadık. Yabancı sermayeye teslim olduk. Tohumla beraber hastalık da geldi. Bununla ilaç ihtiyacı doğdu. Onlarda yabancı sermayenin ilacı. Çanakkale’de hala tuta belası ile baş edemiyoruz. Baş edemezsiniz çünkü o hastalık gelen tohumla geldi. Maalesef ilaç üstüne ilaç kullanıldı ve o ilaçlı domatesler pazarda. Bunları yemeyenler kim ihraç ettiğimiz ülkeler. Neden? Çünkü tohumlarımızı geliştiremedik. Hastalıklarla mücadelesini sağlayamadık.  Bütün ülkelerin kalkınmasını temelinde tarım yatar. Bizim tarımımızı geliştirmemiz şart. Ancak bize özgü yerel tohumlarımızın sahiplenilmesi, geliştirilmesi için mücadele verilmesi noktasında bu tohum şenlikleri çok önemli. Bir umut var. Bunu bütün toplum olarak sahiplenmemiz lazım. Sağlıklı gıdaya ulaşmak çok önemli. Bu devletin temel görevidir. Tohum sandığı ile başladık. Bu dönem kırsal ve tarımsal kalkınma noktasında kooperatifleşme ve üretimin gelişmesi için belediye olarak çalışmalara başladık. Üretimi ve bu noktada başarılı bir süreci inşallah tamamlamış olacağız” dedi.
  
“Dünya Çiftçiler Günü’nü buruk bir şekilde kutladık”
Üreticilerin ‘14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü buruk bir şekilde kutladıklarını belirten Milletvekili Ceylan; “Biz, maalesef ülke tarımını bitirme noktasına getirdik.  Her yıl Trakya büyüklüğünde bir alan ekilmiyor. Böyle bir kayıp içerisindeyiz. İthalatla ihtiyaçlarımızı karşılama noktasına eldik. Artık her şeyi, ithal getiren bir ülke konumundayız. Mercimeğimiz, arpamız, nohudumuz… her şeyimiz dışarıdan geliyor. İktidar; ‘bizim iktidarımızda çiftçi geleceğe güvenle bakacak’ diyordu. Maalesef Taylandlı, Meksikalı, Sırbistanlı… üretici güvenle bakıyor. Ancak benim çiftçim bakamıyor. Biz bu soruna tanzim satış çözümü bulduk. İşte tarım politikasının çöktüğünün en önemli göstereside bence budur. 17 yıldır tohum politikamızda çarpıcı bir örnek var. 2 milyar 770 milyon dolar dışarıdan tohum almışız. Bunun karşılında 1 milyar 474 milyon dolar dışarıya ihracat yapmışız. Aradaki net fark 1 milyar 336 milyon dolar. Bu parayla 50 tane şehir hastanesi yapılabilirdi. Ne kadar tohuma önem verilmezse, bizim kaybımız o kadar fazla oluyor. Gelinen noktada tohumda dışa bağımlı bir hale geldik. Bu anlamda bu şenliği çok anlamlı buluyorum. Herkese teşekkür ediyorum” dedi.
 
“Cumhuriyeti kuran kadrolar dünyaya tarım ürünlerini satarak kalkınmayı gerçekleştirdiler”
Konuşmasında; “Altın madenciliğine ve termik santrallere karşı hep birlikte mücadele etmek zorundayız” ifadelerini kullanan Milletvekili Erkek ise; “Çünkü Çanakkale’nin ve Balıkesir’in verimli topraklarını Kazdağları’nın suları besliyor. Biz, Cumhuriyetimizi kurduktan sonra tüm kalkınmayı tarım ürünleri ile gerçekleştirdik. Cumhuriyeti kuran kadrolar dünyaya tarım ürünlerini sattılar. Kalkınmayı gerçekleştirdiler. Bugün, fabrikaları satıyoruz. Tarım ürünlerini de ithal ediyoruz. Dışarıdan ithal ettiğimiz zaman daha ucuza mal diliyormuş. Bizim üreticimiz çiftçimiz dünyanın en pahalı ama zorunu, elektriğini suyunu kullanıyor. Nasıl rekabet edebilsin ki? Çanakkale Belediyemizde buna karşı mücadele veren örnek belediyelerden. Biz, büyük bir demokrasi ve özgürlük mücadelesi veriyoruz. Tohumların özgürlüğü içinde mücadeleye devam” dedi.       (Eren Aşnaz)
Paylaş