Fenerbahçe gerçekleri

Gazetemizin spor yorumcusu Cahit Göveren Fenerbahçe`nin 22. hafta sonunda geldiği başarısızlık noktasını, ligin 8. haftasında işler yolunda giderken, 23 Ekim 2013 tarihinde açık yüreklilikle dile getirmişti. Sarı-Lacivertli takımı iyi analiz etmek için o yorumu bir kez daha hatırlamada fayda var.

631
Fener kazanıyor, ama;
Sarı-Lacivertli takım ilk 8 haftada fikstürün de getirdiği avantajla ve topladığı 19 puanla liderliğini sürdürüyor. İlk bakışta bunu başarılı bulabilirsiniz. Ancak, kazın ayağı öyle değil. Fenerbahçe pek çok maçı rastlantı sonucu, son dakikalarda gelen gollerle kazandı. Sarı-Lacivertli takımın, oyuncu bolluğuna rağmen orta sahası yürümüyor. İleriye top taşıyacak kapasitede hücuma yatkın oyuncusu yok. Böyle olunca, Emenike, Webo ve Show yeteri kadar final pası alamıyor. Savunması ise istikrarsızlık içinde, sürekli değişen oyuncuları ile hala daha uyum sorunu yaşıyor. Kalede Volkan`ın uzaktan gelen toplardaki aczi biliniyor. Son oynadıkları K.Erciyesspor maçını kazandılarsa, futbolun adaletinden bahsetmemiz olanak dışı. Erciyesspor müsabakası tıpkı sezonun ilk haftasında yaşanan Konyaspor maçının sonucu gibi olabilirdi. Ancak, futbol ilahları ev sahibi takımın yanında değildi. Kimse hayal tacirliği yapmasın, Fenerbahçe bloklar arası çarpık kadro yapısı ile olumlu görüntü vermiyor. Bu portföyle başarılı da olması mümkün değil. Sarı-Lacivertli takım ilk 8 haftada hangi ciddi rakiplerle oynadı ?. Sadece bir tek, Trabzonspor`la. O maç da Kadıköy`de golsüz berabere bitti. UEFA`nın şike vetosu nedeniyle Avrupa`ya çıkmamaları, aslında Başkanından, Teknik Direktörü ve yedek kulübesine kadar büyük şansları. Yoksa yetenekleri sınırlı olan pek çok oyuncu şu ana kadar teskereyi alırdı. Sadece Emenike`nin fiyatına kurulan Erciyesspor`a karşı hiçbir tribün baskısı da görmeden maçın 96. dakikasına kadar beraberliği sürdürüyorsan, vay senin haline. Fenerbahçe taraftarları tutkuludur. Şartlar ne olursa olsun tribünleri doldurur. Takımlarına destek verir. Teşbihte hata olmaz. Eğer, Şükrü Saraçoğlu Stadı`nın çimlerine Sarı-Lacivert renkleri taşıyan kordelalı 11 horoz çıkarsanız bile, yine 50 bin kişi toplarsınız. Neyse, sadede gelelim, milyonlarca Fenerbahçe taraftarı bu takıma layık oluyor da, acaba bu takım sevenlerine layık olabiliyor mu ? Elbette hayır. Aziz Yıldırım`ın yıllardan buyana izlediği yanlış transfer politikaları artık had safhayı buldu. Kendi dümen suyunda olan hocalarla hiçbir yere gitmesi mümkün olmayan Fenerbahçe, Türkiye`de şampiyon olsa ne olur, olmasa ne yazar. Şurası gerçek ki, Aziz Yıldırım ve ekibinin hepimizin bildiği tek hedefi var. Türkiye Ligi`nde Galatasaray`ı solla. Sonu ne olursa olsun. Bu zihniyetle, egolarını tatmin için kulüp yönetilmez. Kulüp idareciliği zanaat değil, sanattır. Bu kimlik ise sonradan kazanılmaz. Eğer, sende o yönetim kabiliyeti doğuştan varsa ne ala. Aksi takdirde başarısızlık kaçınılmaz.
Paylaş