Esnafın her şeyi tükendi

2046

İçişleri Bakanlığı`nın normalleşme genelgesini yayınlamasının ardından 1 Haziran tarihi itibariyle uzun süredir müşteri kabul edemeyen restoran, kafe, lokanta, kafeterya, çay bahçesi, oyun salonları gibi yerler açıldı. Uzun aranın ardından müşteri kabul eden esnaflar yaşadıkları süreci gazetemize değerlendirdi. Zor bir süreçten geçtiklerini belirten esnaflar borç içinde kaldıklarını ve sıkıntılar yaşadıklarını belirttiler. Hem maddi hem manevi olarak süreçten oldukça etkilenen esnaflar kendilerine yönelttiğimiz "kapanma sürecini nasıl geçirdiniz?", "bu süreçte nasıl direndiniz?", "esnaf destek paketlerinden faydalandınız mı?" ve "kısıtlamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorularını şu şekilde yanıtladılar...

"Sıkıntıyı nasıl kapatırız, nasıl atlatırız bilmiyoruz"
Yahya Sarıkaya (Oyun salonu işletmecisi)
: Kapanma sürecinde devletin vermiş olduğu bin beş yüz liralık destekleri aldık. Beş bin lira için müracaat ettik ama onun ödeme günü belli değil. Onun dışındaki süreçte elbette ki herkes gibi biz de çok etkilendik. Elimizde avucumuzda ne varsa sattık. Sattıklarımızla sadece hayatımızı sürdürebildik. Kira borcumuzu ödeyemedik, vergileri ödeyemedik... Çanakkale Belediyesi de hiçbir destekte bulunmadı. Her yönüyle sıkıntı çektik. On beş aylık süre içerisinde, kapalı kaldığımız süre içerisinde hep sıkıntılar çektik. Veriler destekler yaraları sardı mı? Sarmadı... Aylığa vurunca 200 lira civarına geliyor. Çok komik bir rakam. Elektrik parasını bile karşılamıyor. Elektrik çalışıyor, her hangi bir hırsızlık olayına karşı uzaktan kontrol etmek zorundayız. Kısacası çok sıkıntı çektik. Bu sıkıntıyı nasıl kapatırız, nasıl atlatırız onu da bilmiyoruz. Çünkü şu anda müşteri potansiyeli de yüzde 70 oranında azaldı. Kurallara yüzde yüz uyuyoruz; mecburen uyuyoruz zaten müşterimiz yok insan gelmiyor. Çok sıkıntı çektik. Katkılar geldi ama yeterli değil.

"Önümüzdeki süreç bizi daha çok endişelendiriyor"
Caner Küçükçelebi (Restoran sahibi)
: Kapanma sürecinde aslında on iki aylık bir sıkıntı yaşadık. Bir aç bir kapa... Asıl problem o oldu bizim için. İstikrarsızlık oldu. Açıldıktan sonra da aslında müşterinin alışamamasından dolayı işlerimiz iyi değildi. Devletin desteklerinden memnun muyuz derseniz dört aylık süreçte bin beş yüz liralık hibe desteği aldık. Bu bizim gibi küçük işletmeler için uygun olabilir; kiramın belli bir yüzdesini aslında karşıladı ama diğer işletmeler için bilmiyorum. Hibe destekleri için yüzde elli memnunum diyebilirim. Personelime vermiş olduğu kısa çalışma ödeneklerinden de memnunum çünkü az personel ile çalışıyorum. Ancak tabi önümüzdeki dönemler için endişeliyiz. Aşılanmanın artması önemli. Bir dönem daha üç aylık bir süreçte kapalı kalmayı artık kaldırabilecek değiliz. Ayrıca enflasyonun yüksek olması da canımızı sıkan nedenlerden birisi. Aslında önümüzdeki süreç bizi daha çok endişelendiriyor. Biz aşılanmanın artık bitip bir daha kapanma olmamasını ve saat sınırlaması olmamasını istiyoruz. Ülkemizi Avrupa`daki diğer ülkelerle de kıyaslıyorum. Aslında onların durumu da şu an aynı. Fransa olsun Almanya olsun aynı saatlerde aynı yasaklar uygulanıyor. Ama aşılanma oranları onların yüze 30-40, bizim maalesef yüzde 20`lerde. Aşılamanın mutlaka artması lazım. Bunu istememin nedeni Türkiye`nin pek çok şehrinde ekonomiyi döndüren öğrencilerdir. Şehir ekonomilerinin canlanması için öğrencilerin artık şehirlere gelmesi lazım. Eylül`de açılacağına yönelik tarih verdiler ama o da henüz belli değil. Ben yine kararın değişebileceğine inanıyorum eğer aşılama oranları bu şekilde devam ederse karar değişebilir. Yani öğrenci Çanakkale için çok şey ifade ediyor. Muhakkak açmaları lazım. Açmazlarsa mutlaka hibelerin devam etmesi lazım. Esnafların kiralarının, ciro kayıplarının belli yüzdelerinin karşılanması lazım. Devletin desteğinden memnun musunuz diye bana sorarsanız şimdi benim Halkbank`tan esnaf kredilerim var, onları erteledi... Memnunum. Verdiği hibelerden de yüzde elli memnuniyetim var. Umarım aşılamayı hızlandırırlar, biz de önümüze açık bir şekilde bakarız.

"Ciddi anlamda maddi sıkıntıdayız"
Seçkin Somalı (işletmeci): "Ciddi anlamda tek başımızaydık, yalnız hissettik. Kısa çalışma ödeneği alındı ama o da çok düşük bir rakamdı. Biz bir taraftan kiramızı tam ödedik, maaşlarımız kısa çalışma ödeneği olsa da üstünü tamamladık ama bunu geçen Mart ayına kadar yapabildik. Bu biraz kendi birikimimizle olan bir şeydi. Mart ayından sonra da mecburen kısa çalışma ödeneği ile baş başa bıraktık personelimizi. Ciddi anlamda maddi sıkıntıdayız. Bankalara ciddi borçlarımız var. Onlarla ilgili herhangi bir yapılandırma veya düzenleme de söz konusu değil. Kredi konusunda da cazip şeyler yok maalesef. İşyerimizi açtık ama çok mutlu değiliz. Nedeni de saat kısıtlaması, saat 21:00`da kapanacak olmamız. Bizim sektörümüzde akşam hizmet etmek daha kıymetli. Saat konusunun tekrar gündeme gelmesini düşünüyorum. Bir handikap da oteller. Onların açık alanları çok geniş ve saat sınırlamaları bizimle aynı değil. Haliyle böyle olunca bir adaletsizlik söz konusu. Derdimiz o işletmelere zarar vermek, saatleri 21:00`a alınsın demek değil ama bizimkinin daha ileri bir saate alınması gerektiğini düşünüyorum. İşletmeciler olarak pek tadımız tuzumuz yok. Maaş ödeyeceğiz, kira ödeyeceğiz bunları elimizden geldiği kadar yapacağız ama bizim kar etme ihtimalimiz yok. Muhtemelen bu saat kısıtlaması bizi daha da zarara sokacaktır.

"Mekanlar, sanatçılar günah keçisi olmasın"

Çağrı Kıray (işletmeci): Hem ekonomik hem mental açıdan çok zorlayıcı bir süreç oldu. Ekibimizle beraber sürece dayanmakta bayağı zorlandık. Biraz borçlandık. Bekledik, sabır ettik... Umut ediyoruz ki bundan sonra her şey düzgün olacak. Desteklerden faydalanamadık. En son çıkan destek belki faydalanabiliriz. Devletten pek umudumuz yok, beklediğimiz bir şey yok. Saat kısıtlamasını ideolojik buluyorum. Bir saat ile iki saat ile olacak işler değil. Daha farklı bir önlem alınması lazımdı. Gündüz belki biraz iş yaparız ama müzisyenler, sanatçılar onlar çok daha zor durumdalar. Bir de bu saatten sonra artık herkesin sağ duyulu olması lazım. En azından koyulan kurallara riayet edilirse bizim de işletmeciler olarak kendi hakkımızı savunacak durumumuz olur. Kurallara uyulmadıktan sonra kabak bizim başımıza patlıyor. Yasaklar herkes için var. Mekanlar, sanatçılar günah keçisi olmasın. Bu virüsü yayan biz değiliz, kabak bizim başımıza patlamasın.

"Elimizdeki her şey bitti"
Mert Çoban (işletmeci): Bu süreçte alkollü mekan olduğumuz için herhangi bir destek almadık. Elimizdekini yedik. Elimizdeki her şey bitti. Yine sıfırdan başladık. Bu süreçte de saat kısıtlamaları sıfırdan tekrar toparlanmamızı zorlaştırıyor. Eksiye düştük. Saat 22.00`da kapamışız veya 24:00`da kapanmışız hiçbir şeyi değiştirmiyor. Saat değişikliğiyle koronanın daha fazla ya da daha az bulaşacağını düşünmüyorum. Bunun sadece bizi sindirme yada vazgeçirme çabası olarak değerlendiriyorum.

"Maddi olarak da manevi olarak da etkilendik"
Emre Özer (işletmeci): "Büyük bir yanlış ile bu işi başlattılar. Aşının bu kadar geç gelmesi, piyasanın densizce açılıp kapanması... Yardımların geç ve az miktarda yapılmış olması... Tüm dengeleri alt üst etti. Tüm olayı bitirdi. Okullar bir buçuk dönemdir kapalı. Okulların kapalı olması benim işlerimi yüzde 70 oranında düşürdü. Burası üniversite şehri olmasından dolayı en büyük geçim kaynağı üniversite. Üniversiteliler gelmeyince yerli halka yönelmeye çalışıyorsun, yerli halk da sürekli içerden yediği için gücü düşüyor. Durum böyle olunca kendini çekmek zorunda kalıyorsun. Eleman çıkarmak zorunda kalıyorsun. Çıkarmak da istemiyorsun çünkü insanlar ekmek kazanıyor. Duygusal olarak çökmeye başlıyorsun. Piramidin en ufak bir taşının çekilmesi çok farklı şekilde etkilemeye başlıyor. Olay çok farklı yerlere gidiyor. Maddi olarak da manevi olarak da etkilendik. Bunalıma giriyorsun, intihara kadar sürüklenme yolu var. Şu sokakta kırk yaş üstü esnaf yok. Hepsi genç girişimci. Bir şeyler yapalım, katkı sunalım, kazanalım derdindeler. Bu sokak hiçbir şekilde kazanç görmedi çünkü çoğu alkollü mekan. Alkollü mekan diye ayrıştırmaya, ötekileştirmeye gerek yok. Mantıklı olarak ilerlememiz gerekiyor ama bence hükümetimiz bu konuda bayağı bir eksik kaldı.

"Allah kira verenlerin yardımcısı olsun"
Mustafa Topalsoy (işletmeci): Vergiler geliyor, elektrik parası geliyor, evde evin ihtiyaçları var. Başlı başına sorundu. Allah kira verenlerin yardımcısı olsun. Biz kira vermemize rağmen zorluk çektik. Saat kısıtlaması da bizi etkiliyor. Özel sektörde çalışan birisi 18:00`da işten çıkıyor, evine gitti üstünü değiştirdi saat 19:30 oluyor. Biz insanlara 21:00`da kalkın demek zorunda kalıyoruz.
(Atakan Alkış)  

Paylaş