Çanakkale Berberler ve Kuaförler Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Ayhan Engin, gazetemiz Çanakkale OLAY’ın sorularını yanıtladı. Engin, kuaför, berber ve güzellik uzmanlığı mesleklerinde yaşanılan sorunlara dikkat çekti. Toplumda insanların, mesleklerin ayrıştırıldığını söyleyen Engin; “Bizler, ‘kim hangi görevi yapıyor?’ diye düşünerek birbirimizle iletişimi bırakıp, kim ne kadar değerli, kim ne kadar insan, ne kadar adil, ne kadar demokrat? Bunları değerlendirerek insanları sıralamaya koymalıyız” dedi. Konuşmasına, pozitif enerji vermek ve güzel şeyler düşünmek istediğini belirterek başlayan Engin; “Belli kesimleri temsil eden bizim gibi en büyük STK’ların bir parçası da toplumun tam ortasında birebir meslektaşlarımızın temsilcisi olarak, pozitif enerji vermek, doğru şeyler düşünmek istiyorum. Çünkü algılar, bizleri daha olumsuz tarafa doğru çekiyor. Zaman zaman en üst noktada ki temsilcilerin, pazar tezgahında patatesin, soğanın fiyatının düşük olması gerektiğini ulusal, görsel basında haber olmasının sebebinin de algıyı yönetmek olduğunu düşünüyorum” dedi.
“Yaşadığımız olumsuzlukların yaşanmaması için önlemlerini almamız gerekiyor”
Berber, kuaför ve güzellik uzmanı mesleklerinde çalışacak insanın olmadığını söyleyen Çanakkale Berberler ve Kuaförler Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Ayhan Engin; “Herkes kapısının önünü süpürmeli. Ayağını yorganına göre uzatmalı. Herkes, üretmeli, çalışmalı. Berber, kuaför, güzellik uzmanı mesleği dalında 330 tane iş yerimiz var. En az birer tane personel gerekiyor, ancak gelin görün ki bu meslekleri yapacak, çalışacak insan yok. Toplumsal yaşamı çok ilgilendiren ve bugün olumsuzluklarını yaşadığımız bir takım konuların gelecekte yaşanmaması için bugün önlemlerini almamız gerekiyor. 25-30 yıl önce çekilen Türk dizisinde manikürcü, toplumun falanca yerinde gösterirseniz, kuaförü ‘bu’ şekilde bir imajda gösterirseniz, 25 yıl sonra bu ülkede manikürcü, kuaför bulunmaz. Eğer siz, insanları toplumun içinde ‘kaç lira kazanıyorsun?’a göre, kimlerle oturup kalktığına göre, ekonomik yapısına göre, yaptığı göreve göre ayırıp, buna göre bir davranış geliştiriyorsanız, o zaman bu ülkede herkes, daha saygın, daha prestijli insanlar olmak yönünde hareket etmeye çalışır. Toplumun psikolojik ve ruh haline göre bir takım sonuçlar yaşadığımızı kabul etmek gerekiyor. Bizler, ‘kim hangi görevi yapıyor?’ diye düşünerek birbirimizle iletişimi bırakıp, kim ne kadar değerli, kim ne kadar insan, ne kadar adil, ne kadar demokrat? Bunları değerlendirerek insanları sıralamaya koymalıyız” dedi.
“Temsil ettiğim meslek grubunu, asla kaderine terk etmeyeceğim”
Berberler, kuaförler, güzellik uzmanları mesleklerinin toplumda çok önemli bir yere sahip olduğunu söyleyen Engin; “Değişmek gerekiyorsa şuandan itibaren değişmek gerektiğini düşünüyorum. Ben, bu meslek grubunun benden önce çok kenarda bırakıldığını düşünüyorum. Benim görevim, temsil ettiğim grubu, sosyal ekonomik kültürel ve siyasal gelişimine destek olmaktır. 4,5 yıldır toplumun içinde böyle bir grup olduğunu, böyle bir grubun her türlü konuya çok hakim olduğunu düşünüyorum. Ben, ‘bundan sonra berberleri, kuaförleri, temsil ettiğim meslek grubunu, asla kaderine terk etmeyeceğim’ demiştim. Bundan sonra her şeye burnumuzu sokacağız. Çünkü bu meslek grubu, toplumun içinde çok önemli bir kitledir. Berberler, kuaförler, güzellik uzmanları toplumun gözü kulağıdır. Bu bakımdan hiç kimsenin özel sektör ya da devlet eliyle, kamuyu ilgilendirerek yapılan her ne varsa hiç kimsenin bu grubu göz ardı etme hakkı yok. Berberler, kuaförler, güzellik uzmanları benim dediğimi yapsalardı, 6 ay sonra bu meslek grubu sosyal hayat ekonomik ve kültürel açıdan daha iyi durumda olurlardı. Ama bu ülkede sistemsizlik sistem olmuş” dedi.
Berberler, kuaförler, güzellik uzmanları mesleklerinde en önemli 5 sorunun bir türlü giderilemediğini belirten Engin; “ Bu meslek grubunda 5 tane sorun nasıl çözülemez, kimin işine gelmez, bilmiyoruz. Türkiye`de 108 bin kayıtlı berber, kuaför ve güzellik uzmanı işletmesi var. 108 bin işyerinde 4’er kişi çalışsa, 400 bin kişinin ekmek yediği bir sektör. Bunları ilgilendiren birer kişi var sayalım, 800 bin ediyor. 200 bin kişi daha olsa 1 milyon kişi olacak. Dolayısıyla 80 milyon nüfuslu Türkiye`de 80’de birinin bu meslekte ilgili olduğunu görüyoruz. Bu meslekle ilgili çıkarılacak yasanın, bu ülkedeki 80 kişiden 1 kişinin çok mutlu olacağını düşünüyorum. Bu yasalar neden çıkarılmıyor bilmiyorum. Kendilerine göre öncelik teşkil eden bir sorun olunca yasa, ertesi gün hayata geçiyor. Toplantılar yapılıyor, medyada, sosyal medyada çözümler konuşuluyor. Fakat hiçbiri hayata geçmiyor. Çünkü dünden daha iyiyiz diyemiyoruz. O zaman, o toplantılar neden yapılıyor? Ben 30 yaşının altındaki bireylerden umutluyum. Çünkü onlar önemli insanı değil, değerli insanı seçmeyi biliyorlar.
“Suç taşta değil, dikkatli yürüyeceğiz ya da yürümesini bileceğiz”
Çocukların aileleri tarafından, daha prestijli olduğu düşünülen mesleklere yönlendirildiğini söyleyen Engin; “Hangi meslek grubunda olursanız olun bir kuaföre gidiyorsunuz. Kuaföre gittiğiniz zaman kuaförün sorunlarını 5 dakikalık sohbet içinde görebilirsiniz. Kuaförlerde personel sıkıntısı var, çırak yetişmiyor. Biz düşüyoruz ama suçu ayağımıza takılan taşta buluyoruz. Suç taşta değil, dikkatli yürüyeceğiz ya da yürümesini bileceğiz. ‘Berber, kuaför, güzellik uzmanı nasıl yetiştireceğiz?’ konusunu ben de merak ediyorum ve araştırıyorum. Birtakım kurs açma projelerim var. Bir gerçek var ki, eleman yetişmiyor. Bizdeki sistem çırak, kalfa, usta ve işyeri sahibi şeklindedir. Okulda en çok bizim çırağımız var ama sayıları çok düşük. Eskiden bizim mesleğimizle ilgili 100`ün üzerinde çırak vardı. Bu sayı erkek kuaförlerinde 10, kadın kuaförlerinde 20`lere düştü. İtibarlı ve saygınlık kazanmış meslek grupları var. Herkes çocuğunu okuyacak büyük adam olacak şeklinde yetiştiriyor. Bu eskiden beri böyleydi ama çok yanlış. Okununca büyük adam olunacağı algısı bizim kafamıza yerleştirildi. Okuyanlar büyük adam olduklarını zannettiler. Berber olarak da prestij sahibi olabilirsiniz, kuaför olarak da saygınlık kazanabilirsiniz. Yeter ki kurumların, bürokratların kişi ayrımı yapmaksızın, kırsaldan da gelse aynı muameleyi yapan, vatandaşın hepsinin eşit olduğunu uygulayabilen bir devlet yapımız olsun. Daha mutlu ülke oluşturacağımıza inanıyorum. Daha az saygın, daha az prestijli mesleği yapan birisinin, toplumda konduğu yerle, daha saygın, daha prestijli iş yaptığına inanılan birisinin, toplumdaki karşılanması maalesef eşit değil. Biz acilen bunu eşitlemeliyiz” dedi.(Baykal Sağlam)