Meclis Toplantısının açılış konuşmasını yapan Meclis Başkanı Osman Okyay, Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı`nın kurulmasının 100. Yıl öncesinde önemli bir adım olduğunu belirterek; “Kanuna göre, Gelibolu`da Çanakkale savaşlarıyla ilgili tarihi, kültürel ve manevi değerlerle doğal dokuyu koruyacak tarih alanı oluşturulacak. Tarihi alanın tüm değerleri, harp tarihi esaslarına ve çevreye uyumlu olarak korunacak ve geliştirilecek” dedi. ÇTSO Başkanı Bülend Engin ise, Çanakkale`nin ulaşım sorununun çözümü konusunda önemli bir çağrıda bulunarak; “Çanakkale olarak gelin bir şirket kuralım. Özel İdare, Belediye, bütün STK’lar bütçelerinin yalnızca yüzde biri ile ortak olsunlar. Özel şirketlerde destek verip ortak olsunlar. Kendi uçağımızı alalım her yere uçalım. Yarın ikinci uçağını, istiyorsa hızlı feribotunu alsın. Kendimizi, kendi kazdığımız kuyulara atmayalım. Birlik olup, Çanakkale için çözüm üretenler, Çanakkale’ye eser kazandıranlar olalım” diye konuştu. Meclis Toplantısının konuk konuşmacısı Defterdar Mustafa Işık da, vergi ve belge düzeni konusunda ceza kesmek istemediklerini ancak 3-4 uyarıdan sonra ısrar ediyorlarsa yasaları uyguladıklarını belirterek, “Benim temel felsefem, `yaşasın ki vergi alalım` şeklindedir. Mükellefleri mevzuat ölçüsünde kollamak lazım. Sanayicinin ve yatırımcının başımın üzerinde yeri var. İhtiyacı olan herkesin ve Çanakkalelilerin 7/24 hizmetindeyim” dedi.
Özel sektörün krizlere adapte olan dinamik yapısı
Konuşmasının devam eden bölümünde ekonomideki gelişmelere yer veren Osman Okyay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Önümüzdeki dönemde bizi bekleyen en büyük iki tehdit olarak, Ortadoğu-Kuzey Afrika, İngilizce kısaltması MENA olarak adlandırılan ülkelerde yaşanan kaos ortamı ile ekonomimizdeki düşük büyümeyi görüyorum. Mısır, Libya, Suriye, Irak gibi ülkeler, özellikle Batı ülkelerini etkileyen 2007 krizinin ardından Türkiye için çok daha önemli hale gelmişlerdi. Mesela Irak’la ticaret hacmimiz 2007 krizinin hemen ardına denk gelen yılda, yani 2008`de 4 milyar dolardı. Bu rakam 2009`da 5 milyar dolara, 2010`da 6 milyar dolara, 2011`de 8,3 milyar dolara, 2012`de ise 9,9 milyar dolara yükseldi.
2013 yılında ise Irak`la Türkiye arasındaki ticaret hacmi 11 milyar dolar sınırına dayandı. Üstelik bu rakamın sadece 128 milyon dolarını Türkiye’nin ithalatı oluşturuyordu. Türkiye’nin en büyük ticaret partnerlerinden İtalya’da faaliyet gösteren Türk şirket sayısı 44 iken, Irak’taki Türk firmaların sayısı 1.500’ü aşmıştı. Global krizin Türkiye’yi teğet geçmesinde, hükümetimizin 2007 sonrası alternatif pazarlara açılma ve ticaret hacmini büyütme çabasının çok ama çok önemli bir etkisi olmuştu. Dolayısıyla, başta Irak olmak üzere bölge ülkelerinde yaşanan her türlü belirsizlik Türkiye açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor. Hele hele nüfus dinamiği itibariyle büyüme oranını yüzde 6’nın üzerine çıkarması gereken Türkiye için bölge ülkeleriyle ticaret fevkalade önemli. Bölge ülkelerindeki sorunların en kısa zamanda çözülmesini, savaşların biran önce bitmesini ve bölge milletlerinin en kısa zamanda refah ve huzura kavuşmalarını gönülden temenni ediyorum. Bunların sağlanmasıyla birlikte bölge ülkeleriyle ticaretimizin eski seviyelerine geri gelmesi en büyük dileğimiz. Son olarak, özellikle de bir sanayici olarak bir konuya vurgu yapmak istiyorum. Dün, İstanbul Sanayi Odası’nın Türkiye`nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’nın sonuçları açıklandı.2013 yılında 500 Büyük Sanayi Kuruluşu`nun üretimden satışları, 2012 yılına göre yüzde 8,3`lik bir artış gösterdi... Ekonominin yüzde 4 oranında büyüdüğü bir yılda yaşanan bu önemli büyüme rakamını, Türk özel sektörünün krizlere adapte olan dinamik yapısını göstermesi açısından çok önemli buluyorum.”
“Kendi uçağımızı alalım her yere uçalım”
Konuşmasının devamında hırdavat ve inşaat malzemeleri, gıda ve mobilya ürünleri esnafının birlikte olacakları, toplu ve perakende satış yapacakları birer site oluşturma talepleri üzerine çalışma başlattıklarını vurgulayan Bülend Engin, şunları söyledi: “İlçelerimizi ziyaretlerimizde Çan Belediyesinin beldesi için canla başla çalışmalarına tanık olduk. Beldesine 5 yıldızlı termal oteli bizzat yapan bir Belediye Başkanı gördük. Beldesine Organize Sanayi Bölgesi kazandırmak isteyen bir Başkan gördük. Gurur duyduk. İsteriz ki başarılı olsun. Kendisine her konuda tam destek vereceğiz. Dileriz ki bütün beldelerimizde böyle gelişmeler olsun.Yaptığımız çalışmaların Ülkemizin en saygın varlığı olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde takdir görmesi ve yeni kurulan Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığında; İl Özel İdaremiz ve Belediyemizle birlikte Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası’na kurumsal olarak yer verilmesinden mutluluk duyduk. Katılım payımız yılda 20.000 TL gibi sembolik bir rakam olacaktır. Odamız Türkiye Büyük Millet Meclis kararıyla onurlandırılmıştır. Böyle bir onuru yaşamaktan Çanakkale ruhuna sahip herkes gibi büyük gurur duymaktayız. Bu gurur hepimizindir. Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu olarak komitelerimizden gelen talepler üzerinde çözüm yaratacak çalışmalar yapmayı görev biliyoruz. Birlikte olmak daima güç yaratır ve başarı getirir. Hırdavat ve inşaat malzemeleri, gıda ve mobilya ürünleri esnafımızın birlikte olacakları toplu ve perakende satış yapacakları birer site oluşturma talepleri üzerine yönetim kurulu olarak çalışma başlattık. Kentimize yakın ve bu amaca uygun hazine ve özel arazileri belirlemek, uygun olarak değerlendirdiklerimizi satın alarak üyelerimiz hizmetine sunmak için bizzat çalışmaktayız. Üyelerimize hizmet için biz boynumuzu taşın altına koymaktan çekinmiyoruz. Ancak ilgili sektörlerdeki üyelerimizin de bu taleplerinin gerçeğe dönüşmesi konusunda parmaklarını taşın altına uzatmalarını da istiyoruz. Her şeyi başkalarından bekleyerek, sadece isteyerek ve konuşarak yol alamayız. Birlikte olarak, çalışarak ve üzerimize düşeni yaparak başarılı olabiliriz. Bakın havaalanımız var. Pisti uzatılmış durumda ve bütün uçuşlara müsait. Devlet havaalanı yapıyor, ama biz uçuşları sağlayamıyoruz. Dahası kanalizasyon bağlantısını bile yapamadık. Bu imkanı kullanmak yerine yakınarak zaman harcıyoruz. Yakın çevremizde çok güzel örnekler var. Bursa Belediyesi hava, kara, deniz ulaşımının hepsini çözmüş durumda. Kendi feribotu, uçağı, helikopteri bile var. Ben buradan çağrı yapıyorum. Çanakkale olarak gelin bir şirket kuralım. Özel İdare, Belediye, bütün STK’lar bütçelerinin yalnızca yüzde biri ile ortak olsunlar. Özel şirketlerde destek verip ortak olsunlar. Kendi uçağımızı alalım her yere uçalım. İzmir’se İzmir, İstanbul’sa İstanbul, Antalya ise Antalya. Nereye hangi saatte uçacağına biz karar verebilelim. Yarın ikinci uçağını, istiyorsa hızlı feribotunu alsın. Çanakkale her yere, herkes Çanakkale’ye ulaşsın. Kendimizi, kendi kazdığımız kuyulara atmayalım. Birlik olup, Çanakkale için çözüm üretenler, Çanakkale’ye eser kazandıranlar olalım.”
Işık: “Her işin en kısa sürede çözülmesinden yanayım”
Daha sonra kürsüye gelen Çanakkale Defterdarı Mustafa Işık ise, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonunda, vergi affı konusunun görüşüldüğünü söyleyerek, Defterdar olarak bu konuda kendisine düşen her türlü yardımı esirgemeyeceğini belirterek, “Hazine arazilerinin yatırıma kanalize edilmesinde Maliye olarak bize düşen ne ise her şeye varım. Bu konudaki talepleri hızla karşılayacağını buradan belirtmek istiyorum” dedi. Defterdar Işık şunları söyledi: “Benim temel felsefem, `yaşasın ki vergi alalım` şeklindedir. Mükellefleri mevzuat ölçüsünde kollamak lazım. Sanayicinin ve yatırımcının başımın üzerinde yeri var. İhtiyacı olan herkesin ve Çanakkalelilerin 7/24 hizmetindeyim. Gelsinler ne gerekiyorsa yapalım. Benim felsefem ‘anında görüntü’ felsefesidir. Yani ben her işin en kısa sürede çözülmesinden yanayım. Bizim gibi kuruluşlarda sürekli bürokrasi eziyetinden, gereksiz zaman kaybından şikayet edilir. Ben kısa gerekirse yazıları elden takip ettiririm. İşler tıkanmamalı ve en kısa sürede yerine getirilmelidir.”