Eğitim-iş’ten ilkeli birliktelik çağrısı
Eğitim-İş Çanakkale Şubesi 2012-2013 eğitim öğretim yılının büyük sorunlarla başladığına işaret etti.
Eğitim ve Bilim İş Görenleri (Eğitim-İş) Çanakkale Şubesi eğitim öğretim yılının başlamasına kısa bir süre kala eğitim sisteminde yaşanan değişikliklere ve sonuçlarına dikkat çekti. Eğitim İş Çanakkale Şubesi üyesi Nurdan Doğan; “Tamamen ideolojik hedefler doğrultusunda hazırlanan yasanın asıl amacı; sözde darbelerle mücadele ve meslek lisesi mezunlarının mağduriyetleri ön plana çıkartılarak kamuoyundan gizlenmiştir. Buradaki asli hedefin, cumhuriyetle hesaplaşmak, ulusal düzeydeki eğitimi tamamen cemaatlerin kontrolüne ve piyasa koşullarına sunmak olduğu açıktır” dedi.
Yasanın olumsuz etkilerinin olduğunu bildiren Doğan şunları söyledi; “Okulların dönüştürülmesiyle birlikte binlerce öğrenci ve öğretmenin okullarından uzaklaştırılması, binlerce sınıf öğretmeninin norm fazlası durumuna düşmesi ile eğitimcilerde oluşan tepkinin devamı, okulların açılmasıyla sınıf mevcutlarında yaşanacak artış, okulu ve öğretmeni değişen öğrenci mağduriyetleri ile velilerin yasanın etkilerini daha da yakından görmesine neden olacaktır. Yasayla birlikte Okul öncesi eğitim yok sayılmıştır. Okula başlamak için 5 yaş çok erkendir. İkinci dört yılda mesleki yönlendirme bilim dışıdır. İmam hatip okulları korunmakta diğer okullar yok sayılmaktadır. Oyun yaşında olan çocuklar sanat ve spor derslerinden uzaklaştırılmıştır. Derslerin isimleri düşünülmeden somutlaştırılmadan konulmuştur. Teknoloji ve tasarım dersi 6. Sınıflarda kaldırılmıştır. Dini içerikli dersler lise müfredatına da girdi. Öğrenciler ve okullar yeni ders programının yükünü kaldıramaz hale gelmiştir. Öğrencilerimiz okullarından ve öğretmenlerinden uzaklaştırılmıştır. Yeni sistem mevcut öğretmen yetiştirme koşullarına uygun değildir. Taşımalı eğitim, ikili eğitim uygulaması artacaktır. Yandaşa yeni fırsatlar yaratma projesi olarak; "Fatih projesi" torba yasaya girmiştir. Sonuç olarak Dindar Cumhurbaşkanı" söylemleri ortaya atıldığının hemen ertesinde toplumda "torba yasa" olarak adlandırılan ve kamu çalışanlarının haklarını gasp eden yasal düzenlemeler geçekleştirilmişti. İlginçtir ki, ülkeyi bölecek anayasa tartışmalarının yapıldığı dönemde de ortaya "dindar nesil" söylemi atılmıştır. Bunun aslında yapılması düşünülen anayasa değişikliklerine bir zemin hazırlamak olduğunu anlamak hiç de zor olmasa gerek. Eğitim-İş olarak, gerek 652 sayılı KHK ve gerekse 4+4+4, 12 Yıllık Kesintili Zorunlu Eğitim Yasası gündeme geldiğinde amaçlananları ve ortaya çıkacak sorunları paylaşmıştık. Bugün haklılığımız ortaya çıkmaktadır. İktidarın 28 Şubat süreciyle hesaplaşmak gibi bir derdi yoktur. Kendilerini iktidara taşıyan süreçle hesaplaşamazlar. "O halde buradaki asıl hedef nedir?" sorusu gündeme gelmelidir. İşte asıl hedef Türkiye Cumhuriyetinin kurucu değerleri ve devrim yasalarıdır. Siyasal iktidar, milli eğitim alanında yaptığı çalışmalarda asıl hedefinin Cumhuriyetin Kurucu Değerleri, Atatürk İlke ve Devrimleri olduğunu artık açık olarak ortaya koymaktadır. Ne yazık ki siyasal iktidar, bunları yaparken halkın dini duygularını suiistimal etmekte, asıl niyetini sahte bir dindarlık arkasında gizlemeye çalışmaktadır. Görünen o ki; siyasal iktidarın bu yasaya bağlı olarak ulaşacağı ikinci aşama karma eğitime son vermektir. Bu yasanın hazırlanmasına destek sunan yandaş yapılar çıkardıkları yayınlarda bunu açıkça ifade etmişlerdir. Yandaş sendika, "Eğitime Bakış" adlı dergisinin sadece karma eğitime ayırdığı bir sayısında, "Bakanlığa düşen görev, insanları kendi inançlarıyla, kültürleriyle ve pedagojik ilkelerle çelişkiye sokan mecburi karma eğitim uygulamasına son vermek olmalıdır", "Karma eğitim mecburiyeti bir insan hakkı ihlalidir; öğrencinin ve öğrenci velisinin iradesine zorbaca el koymaktır" ifadelerine yer vermiştir. Öğretim birliğine son vererek, medrese-mektep ikilemini günümüze taşımak isteyen bu anlayışa karşı, toplumun her kesiminin içinde olacağı eylem ve etkinlikler süreci başlatmanın gerekliliği ortadır. Günlük popülist ve günü kurtarmaya yönelik şov içerikli eylemlerle bu süreci durdurmak mümkün görünmemektedir. Yapılması gereken farklılıklarımızı bir kenara bırakarak, ülkemizi ortaçağ karanlığına teslim etmek isteyen siyasi iktidara karşı eylem birlikteliğini gerçekleştirmektir. Eğitim-İş olarak, Cumhuriyetimize yönelen bu saldırı yasalarına karşı her türlü ilkeli birlikteliğe hazır olduğumuz kamuoyuyla paylaşmak isteriz.”