Eğitim-İş 24 Kasım'da iş bıraktı

24 Kasım Öğretmenler Günü'nde Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim İş) ülke genelinde iş bıraktı.

821

Eğitim-İş Çanakkale İl Şube üyeleri, Çanakkale Valiliği önünde bir araya gelerek, iş bırakma eylemine ve taleplerine ilişkin bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Şube Başkanı Serkan Serbes’in seslendirdiği açıklamada, "Bugün bize 'hakkınızı ödeyemeyiz' edebiyatı yapmak için sıraya girecek olan yöneticiler, gerçekten de hakkımızı ödemiyorlar" ifadeleri yer aldı.

Anket sonucu çıkan tablo olumsuz

Eğitim-İş’in Öğretmenler Günü için binlerce öğretmenle görüşerek oluşturduğu güncel anketten verileri açıklayan Serbes, öğretmenlerin yüzde 95’inin maaşının yetersiz olduğunu söylediğini belirtti. Serbes, "Öğretmenlerin yüzde 65’i esnafa, yüzde 37’si şahıslara borçlu. Öğretmenler için bir ay ortalama 30 gün değil bir yıl gibi geçiyor, ay sonu bir türlü gelmiyor, öğretmenlerin yüzde 72’si her ay borç alarak ayakta kalabiliyor. Öğretmenlerin yarısından fazlası kredi kartının sadece asgari borcunu ödeyebiliyor" dedi.

Öğretmenlerin yüzde 96’sının ‘gelecekten ümitli değilim’ dediğini, yüzde 92’sinin borçları nedeniyle mesleki veriminin düştüğünün farkında olduğunu kaydeden Serbes, öğretmenlerin yüzde 60’ının görevden alınma korkusu yaşadığını dile getirdi. Serbes; Cumhuriyet’e layık bir şekilde laik, bilimsel, adil ve kamusal bir eğitim veremiyor olmanın sıkıntısını yaşayan öğretmenlerin yüzde 99’unun eğitimin niteliğinin her gün biraz daha düştüğü tespitinde birleştiğini vurguladı. Öğretmenlerin yüzde 90'ı için tatilin evinde kalmaktan ya da köyüne gitmekten ibaret olduğunu söyleyen Serbes artık yaşanabilir bir emeklilik hayalinin de imkânsız olduğuna işaret etti. Serbes tüm bu acı tablonun sadece öğretmenler için değil tüm eğitim emekçileri için geçerli olduğuna dikkat çekti.

“Bu böyle gidemez”

Eğitimcilerin sorunlarını çözmek yerine önlük giydirilmeye çalışıldığını aktaran, “Öğretmeni okuldan çıkarıp imamları sokmaya gayret eden, öğretmenlerin mesleki haklarını teslim etmek yerine o hakları keyfi kriterlere bağlayan, MEB’in raporlarında ortaya çıkan öğretmen açığı kadar bile öğretmen ataması yapmayan, protokol adı altında gerici yapıları eğitimin taşeronu haline getirenlerin boş sözlerine ihtiyacı yoktur. Eğitim emekçisi geçinemez, barınamaz, yaşayamaz hale gelmiştir. Bu böyle gidemez!” dedi.

Talepleri sıraladı

"Dünyada başöğretmen unvanlı bir liderin kurduğu tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nde eğitim de eğitim emekçisi de bu kadar değersizleştirilemez!" diyen Serbes taleplerini şöyle sıraladı:

  • “İnsanlık onuruna yaraşır bir ücret alıp, insanca yaşamak istiyoruz!
  • Eğitim çalışanları arasında ayrımcılık yaratacak uygulamalara son verilmesi istiyoruz!
  • Ücretli, sözleşmeli öğretmenliğe son verilmesini, kadrolu güvenceli atama yapılmasını istiyoruz!
  • Öğretmen ve yönetici atamaları başta olmak üzere tüm atamalarda mülakatın kaldırılmasını, tüm kademelerde somut kriterler ile liyakatın esas alınmasını istiyoruz!
  • Ek ders ücretlerimizin emekliliğe sayılmasını talep ediyoruz!
  • Eğitim emekçilerinin köle değil geleceğin mimarları olduğunun idrak edilmesini istiyoruz!
  • Sadece öğrencilerimiz ve kendimiz için değil ülkemizin geleceği için laik, bilimsel, adil ve kamusal eğitim istiyoruz!
  • Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacının, hükümetin ekonomi ve eğitimde din eksenli politikaları ile değil nesnel ve bilimsel kriterlerle belirlenmesini talep ediyoruz!
  • Yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdam edilmesini istiyoruz!
  • Öğretmenlere ve eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin önüne geçecek önlemler alınmasını talep ediyoruz!
  • Her şeyden önemlisi meslek onurumuzu geri istiyoruz!”

En büyük Öğretmenler Günü hediyesi: “Haklı kavgamıza omuz vermek”

Eğitim-İş’in yarın Ankara Anıtpark'ta bir miting düzenleyeceğini ve mitingin ardından öğretmenler karanfillerle Anıtkabir’e yürüyeceklerini belirten Serbes,”Öğretmenler Günü’nde bize vereceğiniz en büyük hediye, haklı kavgamıza omuz vermek; kendinize yapacağınız en büyük iyilik ülkenin eğitimine, yani geleceğine sahip çıkmaktır.” Sözleriyle konuşmasını sona erdirdi.

(Sevi Gözay Uğurlu)

Paylaş