Türkiye'de pek bilinmeyen mesleklerden biri olan Sommelier, şarap servisinin yanı sıra şarap ve yemek eşleşmesini en iyi şekilde yapan barmen ve şarap uzmanlarıdır. Sommelier mesleği ile uğraşan kişiler aslında çok kapsamlı bilgi birikimine sahip olmakla beraber, şarabın servisinden, sunumuna kadar en ince detayını göz önünde bulunduran kişidir. Türkiye'de ortalama 100 kişi bu meslekle uğraşıyor, Trakya Bölgesi'nde ise bu sayısı gittikçe azalıyor, ne kadar üzüm bağları açısından zengin bir ülke olsak da şarap konusunda yetersiz kaldığımız gözler önüne seriliyor. Çanakkale ve Trakya Bölgesi'nde bu mesleği icra eden en genç kişi olan Kadir Çorbacıoğlu, Çanakkale OLAY Gazetesi'ne yaptığı özel açıklamalar ile sommelier mesleğinin bilinmeyen yanlarını, okurlarımıza en detaylı şekilde anlattı. Genç sommelier Çorbacıoğlu, en büyük temennilerinden birisinin de bu mesleğin daha fazla tanınır bir hale gelmesi ve şarap kültürünün Türkiye'de yaygınlaşması olduğunu dile getirdi.
" 16'lı yaşlarda bu sektöre girdim"
25 yaşında Çanakkale'de Sommelier olan Kadir Çorbacıoğlu, bu mesleğin püf noktalarını, neden Türkiye'de çok bilinmediğini, güzel yanları kadar olumsuz yanlarını da ele alan açıklamalarda bulundu. ÇOMÜ Turizm Fakültesi'nden mezun olan genç Sommelier Çorbacıoğlu, bu mesleğe barlarda çalışarak başladığını belirterek; "Turizm sektörüne 16'lı yaşlarda girdim, uzun yıllar barmen olarak çalıştım, daha sonra müdürümün bu mesleği yaptığını gördüm ve çok etkilendim. Şarapların yemeklerle eşleştirmelerini çok iyi yapıyordu bu şekilde bende motive oldum. Bana öğretmeye başladı ve daha sonra da yükseldim, tabi aldığımız eğitimlerle de yavaş yavaş gelişip yükseliyorsun" ifadelerini kullandı.
"Sommelier; yiyecek içecek profesyonellerine verilen isim"
Sommelierliğin tam olarak ne olduğunu açıklayan Çorbacıoğlu; "Restaurantlarda ve otellerde yiyecek içecek profesyonellerine verilen isim aslında. Sommelier genelde şarap tadımı yemek şarap eşleştirmesi menüyle şarabın alımı ve menüye konması, fiyatlanmasına kadar hatta saklanmasına ve servis edilmesine kadar bütün bu prosesi yönetiyor. Ve sadece şaraplar değil, diğer alkollü distre içkiler ve alkolsüz içeceklerde sommelierlerin elinden geçiyor. Bunların da servisi, stoklanması ve fiyatlanması sommelierlere ait" diye konuştu.
"Yurtdışında çalışmayı tercih ediyorlar çünkü daha fazla olanak var ellerinde"
Türkiye'de ortalama 100 tane sommelier olduğunu, kendini geliştirmek isteyenlerin ise yurtdışına çıktığını belirten Sommelier Çorbacıoğlu; "Trakya Bölgesinde 20'li yaşlarda sommelier yok. Trakya Bölgesi olarak konuşursak Çanakkale, Tekirdağ bölgesi olarak elbette şarap yapımcıları varıdır, şarap bilgisine aşırı yüksek derecede sahipler. Otellerdeki yiyecek içecek profesyonelleri olarak Çanakkale'de ve Trakya bölgesinde en fazla 2-3 kişi var benim tanıdığım. Fakat Türkiye'ye gelecek olursak 90-100 arasında bu mesleği yapan insanlar var. Hani biz katıldığımız topluluklarda, yarışmalarda zaten herkesle tanışıyoruz, öte yandan Türk sommelierler yurtdışında çalışmayı tercih ediyor çünkü daha fazla olanak var ellerinde" şeklinde konuştu.
"Şarapları tatlarını da öğrenmemiz gerekiyor"
Sommelierlerin neden yurtdışını tercih ettiğini açıklayan Çorbacıoğlu; "İstediğimiz şarapları biz Türkiye'ye getiremiyoruz fakat yurtdışında daha kolay ulaşılabilir olduğu için öğrenme seviyesi daha fazla olduğu için yani kendini geliştirebilme seviyesi daha fazla olduğu için yurtdışına gitmeyi tercih ediyor sommelierler. Biz misafirlerimize daha iyi şarapları sunmak isteriz ve biz kendimiz sommelierler olarak daha fazla şarap test etmek isteriz, yani bizim aldığımız eğitimlere göre yeni dünya ve eski dünya dediğimiz şarap bölgeleri var. Burada tüm şarapları test edemiyoruz hani aldığımız sadece teori var fakat onu deneyimlememiz için test etmemiz gerekiyor, şarapları tatlarını da öğrenmemiz gerekiyor. Bu olanağa yurtdışında daha fazla sahip oluyor insanlar, istedikleri şarabı istedikleri zaman getirebiliyor. Yani yurtdışında kolay ulaşılabilir oluyor şarap ama maalesef Türkiye'de kolay olmuyor. Sadece yurtdışından getiren ithalatçılar var, o ithalatçılar da toplasak 4-5 tane. Onlar da getirebildikleri şarapları getiriyorlar. Bizde sadece onları listemize koyabiliyoruz" sözlerini kullandı.
"Şarap aslında Türkiye'de başlayan bir kültür"
Şarabın Türkiye'de başladığını ama Avrupa'nın bu konuyu geliştirdiğini belirten Çorbacıoğlu; "Burada eğitim bulamıyorlar, yani şöyle şarap aslında Türkiye bölgesinde başlayan bir şey ama gelişimini Fransa, İtalya gibi Avrupa ülkelerinde tamamlıyor, yani orada aslında arşa çıkıyor, meslektaşlarım oraya gidip bağları görmek istiyor, oradaki şarapları yerinde tatmak istiyor. Aslında sommelierliğin en önemli noktası da o bağları gezip görmeleri, o toprakları incelemeleri, şarap yapımını incelemeleri, o yapıldığı şatoyu, şarap yapım merkezini gezmeleri tanımaları gerekiyor, onun için zaten biraz da yurtdışına çıkıyorlar" diye konuştu.
"Court Of Master Sommeliers; dünyada en çok geçerliliği olan bir sommelier topluluğu"
Yurtdışında bulunan Court Of Master Sommeliers eğitim kurumunun, Türkiye'de olmamasının da yurtdışına çıkmak için bir etken olduğunu dile getiren Çorbacıoğlu; "Court Of Master Sommeliers diye bir eğitim kurumu var, bu da dünyada en çok geçerliliği olan bir sommelier topluluğu, bunun Türkiye'de eğitimini alamıyorsun, sertifikasını alamıyorsun. Onun için yurtdışına çıkmamız gerekiyor bu sertifikayı hak kazanabilmek için. Çünkü bu sertifikanın her yerde geçerliliği var, herkes tarafından bilinen bir kurum. Onun için bazı arkadaşlarımız da sırf bu sertifikayı almak için yurtdışına çıkıyor ve oradan geri dönmüyor" diye belirtti.
"Çanakkale de bu şarap kültürü yani bağcılık artmaya başladı"
Çanakkale'nin şarap konusunda oldukça verimli topraklara sahip olduğunu vurgulayan Çorbacoğlu; "Çanakkale de şarabın yeri çok önemli, Türkiye'nin en önemli noktalarından biri, Trakya'da, Çanakkale ve Tekirdağ bölgesi şu anda Şarköy tarafları ve Tekirdağ'ın bazı bölgeleri şarap üreticileri daha fazla. Çanakkale Trakya bölgesine öncülük ediyor. Çanakkale'nin en çok bilinen bir şarap üreticisi Suvla, herkes biliyor. Çanakkale'deki en eski onlar değil aslında Talay var ve Türkiye'nin de çok önemli bir şaraphanesi hala da devam ediyor, çok güzel de şaraplar yapıyorlar, yavaş yavaş Çanakkale'de bu şarap kültürü yani bağcılık artmaya başladı. Karşıda ve Bozcaada'da olmak üzere sürekli yeni şaraphaneler açılıyor ve bunlarda çok güzel bir şey. Çanakkale'nin iklimi bu rüzgarı, bu yağmur oranları aslında bir şarap üretmek için çok uygun ve yavaş yavaş artması da güzel bir şey ama bunları anlatmamız gerekiyor. Mesleği daha fazla yapan olursa şarap üreticisi ve sommelierler de artacak ve şarap kültürü de artacak" dedi.
"Tattığımız şarapla beraber; o memleketin kültürünü, toprağını, üzümlerini öğreniyoruz"
Türkiye'de şarap kültürüne karşı bir önyargı olduğunu dile getiren genç sommelier; "Bizim memleketimiz şarap konusunu biraz daha aşağılayıcı buluyor. Yani şarapçı diyorlar ya da şarap içen insana kötü gözle bakıyorlar, topluluk kültür olarak söylüyorum. Benim görevim de bu kültürü doğru bir şekilde anlatmak. Bu kültürü doğru şekilde anlatıp, insanlara yemek şarap eşleşmesi ve fine dine dediğimiz o hazza ulaştırmaya çalışıyoruz. Genelde, yurtdışında insanların şarapla beraber yemeklerini yediklerini biliyoruz. Bizim de kültürümüzde rakıyla meze vardır. Bu yemek eşleşmelerini biz şarapla yapıyoruz. Yani bir beyaz şarapla başlamak ve daha sonra kırmızı şarapla devam etmek gibi. Şöyle biz tattığımız şaraplarla, aslında o memleketin kültürünü öğreniyoruz, toprağını öğreniyoruz, üzümlerini öğreniyoruz. Ve bu şekilde bir şarap diye başlayarak yemeklerini de öğrenmeye başlıyorsun. O şarapla hangi yemeği eşleştiririm diyerek, o kültürün yemeklerini de tatmış oluyorsun. Ve O insanların damak tadını biraz daha öğrenmiş oluyorsun. Kendini gerçekten çok iyi motive edersen bu meslekte öğrenmek için, çok şey öğrenebilirsin. Sadece şarabı değil, oranın kültürünü de öğrenebilirsin" ifadelerini kullandı.
"Mahzenimde 30 bine yakın şarabım var"
Biraz da bu mesleğin zor taraflarını dile getiren Çorbacıoğlu; "Benim mahzenimde 30 bine yakın şarabım var ve bu Türkiye'de çok nadir yerlerde görülmüş bir mahzen aslında ve oranın tek sommelieri olmak çok zor bir şey; oranın bakımı, sayımı, ve onun menülendirmesi, fiyatlandırılması ve biliyorsun sürekli bir zam içerisindeyiz sürekli bir zam geliyor, bunları da göz önünde bulundurarak tek başıma olduğum için bu biraz zorluyor. Bu da aslında biraz olumsuz tarafı. Yorucu tarafı ise; bilgisayar başında oturup sürekli yazmak, ondan sonra test ederek menüne hangisi uyumlu diye menüye sokmak ve menüden çıkartmak, bakımları, ısı kontrolü, nem kontrolü, aylık sayımı, ay başı sayımı, ay ortası sayımı. orunması saklanması da çok önemli. Daha iyi bir deneyim sağlamak için ilk günkü tazeliğinde vermek zorundasın o şarabı, onu da kontrol etmen gerekiyor. Ve bu da biraz zorlayıcı tarafı oluyor tabi ki. Hem şarabı anlatıp misafirlerimize o kültürü anlatıp, hem servis edip hem de arka planda o menü işleri ve stok işleriyle uğraşmak zorundasın. Ve bunları da sadece şarap değil de diğer alkoller de girince işin içine tabi iş yükün artıyor" diye konuştu.
"Bitmeyen bir ansiklopedi gibi"
Motivasyonun bu meslekte oldukça önemli olduğuna değine Çorbacıoğlu; "Ama kendini motive ediyorsun, eğer gerçekten bu işi seviyorsan çok şeyler öğreniyorsun zaten. Çok önün açılıyor, zamanla yavaş yavaş kendini geliştirmeye başladığında motive oluyorsun. Sürekli olarak okumamız gerekiyor çünkü şarap gerçekten bitmeyen bir ansiklopedi gibi, sürekli yeni bir şeyler çıkıyor sürekli yeni üretici çıkıyor, üzümler farklı yerlerde yetiştiriliyor, farklı şeyler deneniyor, yapılıyor ve gerçekten zor. Ben şarap hakkında her şeyi biliyorum diyemez hiçbir sommelier bence" sözlerini kullandı.
"Umarım daha fazla sommelier arkadaşım olur"
Türkiye'de şarap kültürünün yayılması için gençlerin büyük bir rolü olduğuna değinen Çorbacıoğlu; "Gençler ve benim gibi arkadaşların bu mesleğe biraz daha bilinebilir kılmalılar, biraz daha bu mesleğe yönelmeliler ve sadece ben sommelierim demekle olmuyor, biraz da öğrenmemiz gerekiyor ve ben bu sommelier mesleğinin biraz daha artmasını istiyorum. Çünkü ne kadar artarsa biz o kadar bu şarap kültürünü bizim memlekete yayabiliriz diye düşünüyorum. Umarım daha fazla sommelier arkadaşım olur" şeklinde konuştu.