2023-2024 yılı Eğitim Öğretim yılı kapsamında üniversitelerin açılmasına kısa bir süre kaldı. Velileri ve öğrencileri okul heyecanı sararken öte yandan da öğrencilerin yaşadığı ekonomik, sosyal problemler ele alındı. Çanakkale'de okuyan öğrenciler Çanakkale OLAY Gazetesi'ne yaptıkları özel açıklamalarla hem Çanakkale'de öğrenci olmanın nasıl bir duygu olduğunu dile getirirken hem de yaşadıkları çeşitli problemleri anlattılar. Öğrencilerin ortak problemleri maddi olarak yetersiz kalmaları nedeniyle okuldan geriye kalan zamanlarında çalışmak zorunda olmaları, eğitim sisteminin yeter kalması yönünde. Çanakkale'ye dair birçok açıdan gerçekten öğrenci şehri olduğunu ifade ederlerken, pahalı bir şehir olmasından ötürü ise muzdarip olduklarını dile getirdiler. Başak Demir, Çanakkale'nin sosyal yaşantısını çok sevdiğini dile getirirken, eğitimde ezbere dayalı bir sistem içerisinde olmalarını olumsuz değerlendirdi. Doruk Çanakçıoğlu ise Çanakkale'nin tam olarak bir öğrenci şehri olduğunu ama kentin en büyük probleminin ulaşım olduğunu vurguladı. Arda Batmaz ise öğrencilik hayatında en muzdarip olduğu konunun, kişilerin yetersiz bilgiye sahip olmaları, okul idaresinin öğrencileri doğru bir şekilde yönlendiremiyor olması yönünde. Ahmet Dede, Çanakkale'nin gerçekten yaşanabilir bir şehir olduğunu, eğitim hayatının ardından da şehirde kalmak gibi planları olduğunu dile getirirken, öğrencilerin kültür ve sanat açısından kendilerini tamamlayamıyor olmasına değindi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nde okuyan Başak Demir, 27 yaşında ve ikinci üniversitesini okuduğunu ifade etti. Okul dışında garsonluk yaptığını ve geçimini böyle sağladığını dile getiren Demir; "Üç kadın arkadaş birlikte kalıyoruz ama maalesef ki kiralar çok yüksek olduğu için yine de ekonomik açıdan problemler yaşıyoruz. Bundan ötürü okulun dışında da garsonluk yaparak geçimimi sağlamaya çalışıyorum. Böyle olunca hem okumaya çalışıp öte yandan da çalışında açıkçası sosyal açıdan kendime çok zaman ayıramıyorum. Bir tane kitap alacağım 200-300 lira, ben günlük çalışan biri olarak maalesef kitap alırken bile iki kere düşünüyorum, acaba nereden daha uyguna alırım, ikinci yerleri araştırıyorum ama ikinci el kitap satan yerlerde de her zaman istediğin kitapları bulamıyorsun maalesef. Düşünün bir kitap alırken bile iki kere düşünüyoruz, öğrencilere yeteri kadar önem verilmediğini düşünüyorum. Bakıldığı zaman eğitim sisteminin ezberci bir sistem üzerinden ilerlemesi ise oldukça rahatsız ediyor beni, ezber yerine daha çok öğrencilerin de katılım sağladığı derslerin daha verimli olabileceğini düşünüyorum. Öğrencilerin daha aktif olmalarını sağlamaları gerekiyor çünkü biz gençler ekonomik, sosyal ya da kültürel açıdan gerçekten eksiğiz, okulların bizi birçok alanda teşvik ederek, en azından özgüven konusunda destek sağlamaları gerektiğini düşünüyorum" şeklinde konuştu.
Öğrencilerin sosyal açıdan oldukça zayıf kaldığını, akademik hayatına odaklanmak istese de ekonomik problemlerinden ötürü bunu sağlayamadığını dile getiren Demir; "Öğrencilerin maddi kaygı içerisinde olmaması gerekiyor, odak noktalarının dersleri olması gerekiyor ama maalesef okuldan çıkıp koşa koşa garsonluk yapmaya gidiyorum. Genel olarak bir şeyler söyleyecek olursam, kaldığım evde, ev sahibi fazla müdahalede bulunuyor yani eve giren çıkanın hesabını soruyor, rahat bir şekilde arkadaşlarımızı ağırlayamıyoruz, halbuki evin kirasını ödüyoruz. Kadın olduğumuz için bir algı var maalesef" ifadelerini kullandı.
Çanakkale hakkındaki düşüncelerini paylaşan Demir; "Çanakkale'ye dair bir şeyler söylemek gerekirse, Çanakkale gerçekten sosyal ve tarihi açıdan zengin bir memleket ama maalesef çok pahalı ve bakıldığı zaman öğrenci şehri ama biz öğrenciler, kiralara, ulaşıma, yemeğe derken ay sonunu maalesef eksi bakiyede bitiriyoruz. Bu sene de kültür yolu festivalleri oldu, gerçekten çok güzeldi, umarım bu tarz etkinlikler sadece bir dönem içerisinde olmaz, Çanakkale'de düzenli olarak yapılır çünkü festival dışında açıkçası kültür sanat açısından Çanakkale'nin yetersiz olduğunu düşünüyorum ama çok güzel bir şehir, insanları çok anlayışlı, belli başlı şehirlerle karşılaştırılınca gerçekten cennet gibi diyebilirim, açıkçası bu şehirde okuduğum için çok şanslı hissediyorum kendimi" dedi.
ÇOMÜ'de Gazetecilik 4'üncü sınıf öğrencisi olan Doruk Çanakçıoğlu ise Çanakkale'de en büyük problemin yetersiz toplu taşıma araçları ve bir o kadar pahalı olmalarını dile getirerek; "Evde kalıyorum. Bir üniversite öğrencisi olarak yaşadığım problemler okuduğum şehrin sosyolojik yapısı itibariyle sosyal hayata dair değil ancak ekonomik sıkıntılar oluyor. Bu ekonomik sıkıntıların başında ulaşım geliyor. Bugün baktığımızda bir öğrenci kenti olarak adlandırılan Çanakkale'de ki en büyük sorun ulaşım. Biz öğrencilerin çoğunun bir araç sahibi olma imkanı yok maalesef. Şehirde vasıta olarak otobüs, taksi ve tazı kullanma imkanımız var. Şehirde ne yazık ki otobüslerin çok büyük çoğunluğunun saatleri sürekli yaşayan bir şehre göre erken bir saatte sona eriyor. Kaldı ki otobüslere gelen son zamlardan haberiniz vardır, taksi kullanmak zaten başlı başına bir maliyet maalesef" diye konuştu.
Çanakçıoğlu, Türkiye'deki eğitim sisteminde ciddi problemlerin olduğunu, yapılan değişikliklerin olumsuz yanlarını ele alarak; "Eğitim sistemi, bir ülkenin aydınlık yarınlara ulaşması için en önemli konular arasında yer alıyor. Fakat üzülerek belirtmek istiyorum ki ülkemizde ne yazık ki eğitim sistemi ilerlemek yerine geriye gidiyor. Çok acı bir durum, bugün karma eğitime karşı olan zihinlerle karşı karşıya kalıyoruz. Günümüzde ülkeyi yönetenlerin kendi doğrularını dikte etmeye çalıştığı bir eğitim düzeni ile karşı karşıyayız. Örnek olarak evrim konusunun müfredattan kaldırıldığı bir eğitim sistemi kabul edilebilir mi? Devlet olarak değil ancak hükumetin kesinlikle öğrencilere yeterli önemi vermediğini söyleyebilirim. Sürekli değişen eğitim sistemi, karma eğitimin tartışmaya açınılmasına müsaade edilmesi, öğrencilerin geleceklerinin iki oturumlu bir sınav sistemine göre şekillenmesi gibi, örnekler çoğaltılabilir" sözlerini kullandı.
Bir diğer problemin de barınma sorunu olduğu ama her şeye rağmen Çanakkale'de öğrenci olmanın çok güzel olduğunu dile getiren Çanakçıoğlu; "Öğrencilerin yaşadığı bir diğer sorun da kalacak yer sorunu, kiralık ev fiyatları giderek artıyor ve azalacak gibi de durmuyor, bunun yanında özel yurt fiyatları da aynı şekilde ateş pahası durumda, KYK yurtlarının şartları da belli ne yazık ki. Ayrıca KYK için başvuru yapmak gerekiyor. Bu sorunlara da değinmek istedim. Benim şahsen en muzdarip olduğum konu ulaşım konusu. Eğitim sistemi başta olmak üzere biz öğrencilerin muzdarip olduğu ulaşım vs. gibi konular düzelmelidir. Çanakkale'de öğrenci olmak çok güzel bir duygu, şehrin bir öğrenci kenti olması bunda en büyük etkenlerden birisi. Bir öğrenci olarak yaşanan sorunları dile getirme fırsatı sağladığınız için tekrardan teşekkür ederim" dedi.
ÇOMÜ'de Tıbbi Laboratuar Teknikleri okuyan 19 yaşındaki Arda Batmaz, yaz aylarında kuryelik yaptığını ve öğrencilik döneminde yaşadığı en büyük problemin bilgiye ulaşmakta yaşadığı sorun olduğunu ifade ederek; "Okul dışında yaz dönemlerinde kuryelik yapıyorum paket servisinde. Öğrencilik hayatımda en fazla iletişim ve bilgi edinme yolları hakkında sıkıntı yaşadım. Maalesef bu durumdan birçok öğrenci muzdarip. Gerek öğrenci işleri olsun gerek idare olsun o kadar ilgisiz alakasız. Bunlar yetmezmiş gibi onların bile, bize yardımcı olması gereken konularda bile herhangi bir bilgileri yok" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin genç sayısı ve öğrencilik açısından oldukça zengin bir ülke olduğunu ama maalesef bu avantajın doğru bir şekilde kullanılmadığını dile getiren Batmaz; "Devlet öğrenci ilişkilerinden bahsetmeye başlasam say say bitiremem. Türkiye genç sayısı ve öğrencilik bakımından çok çok avantajlı bir ülke. Gerek Almanya olsun diğer ülkeler olsun genç sayısı ve iş gücü bakımından açık ara üstünüz. Ama maalesef nafile, kullanamıyoruz. Devletimizin kesinlikle sadece öğrencilik olarak değil eğitimin geneli bakımından bir çeki düzen vermesi gerekiyor. İdaresinden tut dekanlığa, dekanlıktan tut öğretim görevlilerine. Ben ülkemizin içinde bulunduğu bu üzücü durumun kesinlikle eğitim eksikliğinden kaynaklanan bir sorun olduğunu düşünüyorum. Özet geçmek gerekirse ülkemizin birçok eksiği var ama bunun en önemlisi eğitim. Gereken önem ve ilgi verildiğinde her şeyin çok daha iyi olacağına ve bütün öğrenci arkadaşlarıma inancım sonsuz" dedi.
ÇOMÜ'de Tarih Bölümü okuyan Ahmet Dede ise üniversite okuduğu süre içerisinde yaşadığı en büyük problemin barınmak olduğunu dile getirerek; "Çanakkale'de kirada yaşamaktayım, okul dışında epey uzun zamandır moto kurye olarak çalışıyorum, öğrencilik yıllarımda yaşadığım en büyük problem barınma problemiydi, şu an kirasını ödeyebilmeme rağmen, ilerleyen süreçte ev sahibinin fahiş fiyat isteyebileceği gerçeğini biliyorum" sözlerini kullandı.
Eğitim alanında ise öğrencilerin küçük yaşlardan itibaren ekonomik olarak problemler yaşamaları ve bunun sonucunda kendilerini keşfedemiyor olmaları olarak gören Dede; "Eğitim sistemimizin en büyük problemi; ülkemizde iş sahibi olma ve para kazanma odaklı öğrencilerin küçük yaşta tercihlerine müdahale edilmesi olarak düşünüyorum, hatta bazen küçük yaştaki öğrenciye müdahale edilmediğinde bile öğrenci seçimini memur olabileceği bir meslekten yana seçiyor, sonucunda yetenekleri ile ya hiç karşılaşmıyor ya da onları geç keşfediyor. Ezbere dayalı, günde sekiz saat süren eğitim, öğrenciyi küçük yaşta öğrenmeye değil, ezberlemeye zorluyor; ilerleyen yaşlarda yanlış bölümler seçilebiliyor ve mecburen okunabiliyor" diye konuştu.
Öğrencilerin amatörce bile sanatla uğraşacak zamanı bulamadıklarını, öte yandan kiraların çok yüksek olmasını, öğrencilerin bir yandan da çalışmak zorunda kalmasına değinen Dede; "Ülkemizde sanata ve sanatçıya değer verilmiyor; birçok genç, sanatla amatörce ilgilenecek vakit dahi bulamıyor. Devletin öğrenciye gerçek anlamda değer verdiğini düşünmüyorum, bunu açıkça yurt şartlarından görebilmekteyiz zaten. Sayının yeterince fazla olduğu odalarda, sayının arttırılması öğrencinin sosyal hayatına ve eğitimine fazlasıyla zarar veriyor, yurtların merkezden ve okuldan uzak yerlere yapılması da öğrenci için çileye dönüşüyor. Bu şartlarda mutlaka düzelmesi gereken şeylerden birisi özel sektör ve devlet kurumları arasındaki uçurum; devlet kendi memuruna yasal saat üzerinden 23.000 TL para öderken özel sektörde yasal saatin da üzerinde askeri ücret ile işçi 11.500 TL para kazanıyor, ev sahipleri evleri memur maaşlarına göre veriyor, bu durumda askeri ücret alan özel sektör çalışanı ne barınacak ev bulabiliyor ne de çalışma saatlerinden ötürü kendine vakit ayırabiliyor, halbuki ülkemizde askeri ücret ile özel sektör de çalışanların yüzdesi %50 bile geçiyor, yani söylemesi bir o kadar zor ama gerçek, özel sektör de askeri ücret ile çalışanlar ikinci sınıf vatandaş oluyor ve yaşamak başlı başına zorlaşıyor, bu durumun varlığı ülkeye tepeden tırnağa her konuda zarar veriyor" sözlerini kullandı.
Çanakkale'yi çok sevdiğini, hatta öğrencilik hayatı bittikten sonra burada hayatına devam etmek istediğini dile getiren Dede; "Çanakkale gerçekten güzel bir yer ben burada okumaktan da yaşamaktan da çok memnunum, fakülte içindeki imkanlardan da eğitimden de memnunum, okumak için geldiğim şehre yerleşme kararı almam burayı ne kadar sevdiğimi de gösteriyor aslında. Sadece son yıllardaki yaşanan ekonomik kriz Çanakkale de yaşamı zorlaştırdı fakat koşullar ne olursa olsun yaşanmaya değer bir şehirdir Çanakkale" dedi.