Çanakkaleli kadınlar böyle seslendi: "Adalete açlığımızın simgesi; Nuriye ve Semih'i serbest bırakın!"
Çanakkale Kadın Dayanışması’nın çağrısıyla Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça`nın tutuklanmalarının ardından bir eylem gerçekleştirildi. Golf Çay Bahçesi önünde toplanan yurttaşlar, burada öncelikle bir çağrıda bulundu. Mümtaz Pirinçciler meydanında üç gün boyunca stant açacaklarını belirten yurttaşlar, açlık grevinde bulunan akademisyenler için saat 12.00 – 20.00 arası meydanda bulunacaklarını dile getirdi. Burada yapılan duyurunun ardından Golf Çay Bahçesi’nden İskele Meydanı’na kadar bir yürüyüş düzenlendi. Yürüyüş sırasında akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça`nın fotoğraflarının yer aldığı dövizler taşındı ve sık sık "Nuriye, Semih yalnız değildir, Nuriye Semih serbest bırakılsın" sloganları atıldı.
“Sivil ölüm dedikleri bu işte”
İskele Meydanı’nda toplanan yurttaşlar daha sonra bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Çanakkale Kadın Dayanışması adına söz alan İlayda Karagül, OHAL ve KHK’ların olduğu bir süreçte Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın ülkenin en önemli simgelerine dönüştüğünü belirterek; “195 gün önce, 9 Kasım’da insan hakları anıtı önünde “İşimi geri istiyorum” diyerek adalet arayışına başladı Nuriye Gülmen. Defalarca, sayısız kez her gün tartaklanarak polisler tarafından gözaltına alındı. Ve gözaltından çıkar çıkmaz yüksel caddesine geri döndü. Tam 77 gün önce de Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevine başladılar. Haklılıklarına rağmen seslerini duyuramadıklarını düşünüyorlardı. Sadece şekerli su içerek hayatını idam ettirmeye devam ettiler. Bu kadar kararlı, bu kadar dirençli yapan şey neydi. Bu soru onları tutuklama kararı veren savcının da zihnini meşgul etmiş olmalı ki onlara yönelttiği sorulardan biri şu oldu, “Yaptığının açlık grevi için size sunulan menfaatler nelerdir? “ Bu sorunun Türkiye de yaşayan her yurttaşsın zihninde bir çengel gibi asılı durması, cevaplanması gereken bir sorudur. Biz biliyoruz ki kararlığı ve direngenliği haklılıklarının derin bilinci üzerinde yükseliyor. Haksız ve hukuksuz bir şekilde on binlerce insanın işlerinden edildiği biliniyor ve buna işaret ediyorlardı. AKP’li olmadıkları, AKP’nin yanlışlıklarını söyledikleri için on binlerce işleri, ekmekleri elinden çalınmış kişinin sesi oldular. OHAL ve KHK ile yüz binin üstünde kamu çalışanı işsiz bırakıldı. Sağlık güvencelerinden oldular. Emeklilik haklarını kaybettiler. Fiili bir şekilde yurtdışına çıkışları engelleniyor. Sivil ölüm dedikleri bu işte. İnsanı itibarsızlaştırarak toplumsal yaşamdan yalıtıyorlar” dedi.
“Nuriye ve Semih yaşasın. Onurlarıyla yaşasın”
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın yanında olduklarını söyleyen Karagül, “Konu her açıldığında Gülen’in muhterem kişiliğini ve Türkiye’ye hizmetlerini anlatmaya doyamayanlar. Çiftliğinde hatıra fotoğrafı çektirenler. Bu fotoğraflarda sırıtan anayasa hocaları, sırıtan sosyoloji hocaları, sırıtan milletvekilleri, sonrasında itirafçılıkla onurlandırılacak ciğeri beş para etmez hizmetliler. Şimdi bu kişiler milyonlarca yurttaşın karşılığını aynı sırıtkanlıkla dosya hazırlıyor, örgütlerden örgüt beğeniyorlar. Nuriye gülmen ve Semih Özakça içinde kıvrandığımız OHAL koşullarını ve KHK girdabını, yani yargılanmadan işlerinden edilmiş yüz binin üzerinde insanın haftalarca süren gözaltlarını, iddiaları bile hazırlanmayan aylar süren tutuklanmaları, gazete dergi televizyon kanallarını, cezaevlerindeki milletvekili, gazeteci ve yazarların, en az yarısının her an terörist suçlaması ile karşı kaşıya kalabileceği bir ülkenin, nefessiz bırakıldığı bu ortamın birer simgesidirler. Onların açlığı, OHAL ve KHK’lar ile yaratılmış olan tüm haksızlıklara karşı adalete olan açlığımızın simgesidir. Nuriye ve Semih yalnız değildir. Onları içimizde hissediyoruz ve derhal bırakılmalarını istiyoruz. Haklı taleplerinin karşılanmalarını istiyoruz. Biz Nuriye ve Semih’in yaşamalarını istiyoruz. Onlar yaşasın onurlarıyla yaşasın” dedi.
(Şebnem Özer)