Bu davada gazetecilik faaliyeti yargılanıyor
KCK Gazeteciler davası için GÖP (Gazetecilere Özgürlük Platformu) Dönem Başkanı Kadri Gürsel Çağlayan Adliyesinde basın mensuplarına bir açıklama yaparak” Toplumun tüm duyarlı kesimlerini ve kamuoyunu basın özgürlüğüne sahip çıkmaya çağırıyoruz. Basın özgürlüğü sadece gazetecilerin değil tüm toplumun özgürlüğüdür” dedi.
Türkiye çapında 90’dan fazla basın meslek kuruluşunun, basının ve tutuklu gazetecilerin özgürlüğünü savunmak amacıyla bir araya gelerek oluşturdukları Gazetecilere Özgürlük Platformu’nu temsilen ,geçen 20 Aralık’ta KCK operasyonları serisi kapsamında toplu halde gözaltına alındıktan sonra 36’sı tutuklanan toplam 44 gazeteciye karşı açılan davanın ilk duruşmasını izlemek ve kamuoyunun dikkatini bu davaya çekmek Çağlayan Adliyesi önünde olduklarını belirten GÖP (Gazetecilere Özgürlük Platformu) Dönem Başkanı Kadri Gürsel “Özgür Gündem gazetesi, Dicle Haber Ajansı, Demokratik Modernite dergisi, Etik Ajans ve Fırat dağıtım mensubu olan bu basın mensupları ‘terörist’ oldukları iddiasıyla tutuklandılar ve haklarında aynı suçlamayla dava açıldı” dedi.
GÖP (Gazetecilere Özgürlük Platformu) Dönem Başkanı Kadri Gürsel açıklamasını şöyle sürdürdü:“Terörist örgüte üye olmak” ya da “terörist olmak”... Bunlar çok ağır suçlamalardır. Ve ne yazıktır ki ülkemizde iktidarın hoşlanmadığı gazetecileri ve medya organlarını susturmak istediğinde başvurduğu sıradan ithamlara dönüşmüşlerdir. Ancak davanın iddianamesine baktığımızda sanıkların terörist olarak suçlanmasına dayanak diye gösterilen delillerin sanık gazeteciler tarafından yazılmış haberlerden başka bir şey olmadığını görüyoruz.
Basın özgürlüğü ya vardır, ya da yoktur.
Bu davada gazetecilik faaliyeti yargılanıyor.Bu davada muktedirlerin hoşuna gitmeyen bir habercilik faaliyeti, provokasyon, propaganda, itibarsızlaştırma, örgüt çıkarlarına hizmet etme gibi hukuk dışı kavramlarla kriminalize ediliyor. Gazetecilere Özgürlük Platformu olarak gazetecilik faaliyetinin terörizm olarak yaftalanmasının basın özgürlüğüne yapılmış bir saldırı olduğu düşüncesindeyiz. Her kesimden, her siyasi görüşten gazetecilere ve basın meslek örgütlerine düşen görevin bu saldırıya karşı koymak, mağdurun yanında yer almak ve basın özgürlüğünü savunmak olduğuna inanıyoruz. Çünkü basın özgürlüğü ya vardır, ya da yoktur. Görüşleri, ideolojileri, siyasi çizgileri ne olursa olsun, iktidarın sevmediği gazetecilerden basın özgürlüğünün esirgendiği bir ülkede demokrasinin yerleştiği, geliştiği iddia edilemez. Toplumun tüm duyarlı kesimlerini ve kamuoyunu basın özgürlüğüne sahip çıkmaya çağırıyoruz. Basın özgürlüğü sadece gazetecilerin değil tüm toplumun özgürlüğüdür”