Çocukluğundan itibaren babasının yanında başladığı ve sonrasında da sürekli içinde olduğu mesleği konuklar ile paylaşan İbrahim Bostancı, 1965 senesine kadar hallaç kullanılarak yapılan pamuk atımının, 1965 senesinden sonra makineler ile devam ettirildiğini söyledi. O dönemlerde müşterilerin bahşiş bıraktığını ve bu bahşişlerin kendileri için bir teşvik olduğunu söyleyen İbrahim Bostancı, mesleğine olan bağlılığını ve sevgisini `Askere giderken bile yorgan dikemeyeceğim diye üzüldüğümden yorganları öpüp gittim` sözleri ile ifade etti.
Kendi yarattığı modellerden de bahseden İbrahim Bostancı, Türkiye’de dahi bulunmayan “dansöz” modeline dair fotoğrafları da konuklar ile paylaştı. Bu model ile Fransa, Almanya ve İngiltere’de yapılan el sanatları festivallerine katıldığını ve dereceye girdiğini kaydeden İbrahim Bostancı, yorgancılık işine kaç yaşlarında başlanılmalı sorusunu ise; "Bir çocuğun ilkokul çağında bu işe başlaması lazım ortaokul çağı bu meslek için geç bir yaş, var olan desenleri çizebilmesi için erken yaşta öğrenmesi önemli" diyerek yanıtladı.
Sohbete katılan konukların da katkıları ile devam eden söyleşide, yorgan ve yatak için en iyi pamuğun Eceabat pamuğu olduğu belirtilirken eskiden 4 kilo pamukla yapılan yorganların şimdilerde sıcak geçen kışlar ve yorganların ağır olması nedeniyle çok da tercih edilmediği
pamuk kullanımının 2 kiloya indirildiğe dikkat çekildi. Bir dönem önemini yitiren pamuk yorganların ve yastıkların şimdilerde yeniden gündemde olduğu sağlık açısından pamuk yorgan ve yastık kullanımının daha iyi olacağı vurgusu yapıldı.
Çanakkale Kent Müzesi ve Arşivi’nde 27 Ağustos 2014 Çarşamba saat 18.00’da Rahile Nazlı ile “Fevzipaşa Mahallesi’nde Çeyiz Sandığı” konulu sohbet gerçekleştirilecek.