Bir kovid hasta yakınının yaşadıkları

1232

 Tüm dünyayı etkisi altına alan, aile düzenlerini, alışkınlıkları, yaşam tarzlarını ve insanların hayatla olan ilişkisini değiştiren, yeniden biçimleyen korona virüsü salgını, yeniden artışa geçti. 1 Haziran’da başlayan “yeni normal” dönemin ardından özellikle turizm sektörünün pandemiye rağmen hareketli geçmesi ve Kurban Bayramı tatilinin de yine yoğun  araç ve insan hareketine neden olduğu Çanakkale’de korona virüsü artmaya, her yaş grubundan insana dokunmaya devam ediyor. Ülke genelinde 1000-1500 badında yeni vaka sayıları ile her gün açıklanan korona virüsü salgını, zorunlu kısıtlama tedbirleri dönemini, diğer illere nispeten daha az vaka sayıları ile geride bırakmıştı. Ancak “Yeni normal dönem” olarak adlandırılan bu dönemde, korona virüsü yeniden artışı geçerken, birbiri ardına artan vaka haberleri, özellikle sosyal medya üzerinden alınmaya devam ediyor. Önceki gün ‘pozitif’ tanısı konulan eşiyle ilgili yaşadığı süreçleri anlatan Hakan Akça, salgına yakalanan bir kişinin, yakınlarının neler yaşadığını gözler önüne serdi. Akça’nın anlattıkları, korona virüsü ile mücadelede yaşanan zorlu, onun tabiriyle ‘travmalı’ süreci özetledi…

 

“Ne yapın edin, kovid-19 olmayın”

Bilim insanları, uzmanlar sık sık uyarılarda bulunuyor, tedbirlere uyulması gerektiğini dile getiriyorlar. Ancak özellikle, turizm sezonuyla birlikte bu uyarılara uyulmadığı herkesçe görülürken, zaman zaman sosyal medya organlarında “maske takmama” tartışmalarına ilişkin video ve yazılar, tepkiler dile getiriliyor. Fakat, tüm bunların dışında, salgının bulaştığı kişilerin anlattıkları ya da ‘pozitif’ tanısı konulan insanların yakınında olan tanıkların anlattıkları, uyarıları ve çağrıları daha çok dikkat çekiyor, daha bir ‘itibar’ görüyor… Onlardan biri de Çanakkale’de yaşayan Hakan Akça… Akça, eşinin yaşadığı covid semptomları ile başlayan süreci tüm ayrıntıları ile anlattı. “Aman kovit-19 falan olmayın” diyerek uyarıda bulunan Akça, “Ne yapın, ne edin kollayın kendinizi. Zorlu, stresli, meşakkatli bir yola girip; kendinize, ailenize ve çevrenize travmalar yaşatırsınız” dedi.

Hastane sırasında “pozitifli” hastalarla girmek!

Akça, “Eşimin kesilmeyen öksürüğü neticesinde ve çalıştığı iş kolunun risk faktörü taşıdığından dolayı, ilk önce mahallemizdeki sağlık ocağına gittik. Oradaki doktorun yönlendirmesi sonucu kovit-19 testi yaptırmak için Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Hastanesine gittik. Gittiğimizde saat yarımdı, ‘Bir buçukta gelin’ dediler, ‘Tamam’ dedik. Saat bir buçukta sıramızı aldık ve beklemeye koyulduk. Numaratör çalışmıyor, vatandaşın elinde sıra numarası olmasına rağmen, tüm herkes bir an girme telaşı ile doktor kapısı önünde birikti. Sonra o kalabalıkta, birkaç kişi ‘bizden uzak durun, biz zaten pozitifliyiz’ demez mi? Al başına belayı! İnsanlara dönüp, ‘Arkadaşlar hepimizin elinde numara var, dışarıya çıkıp sosyal mesafemizi koruyarak davranalım’ diye bir kaç kez anlatsam da, hastanede görevli güvenlikçiler dahil hiç kimse beni dinlemedi!

 

Test sonucu, yaklaşık 27 saat sonra belli oldu!

Akça, bu zor ve sinir bozucu sürecin ardından, kendilerine sıra gelmediğini, mesai bitiminden sonra da acilde test yapıldığını söyledi. “Bize zaman yetmediği için, bize bir not yazıp acilde test yapabileceğimizi söylediler” diyen Akça, test süreciyle birlikte öğlen arası gittikleri hastaneden akşamüzeri 18,30’da ayrıldıklarını ifade etti. Akça, bundan sonraki süreci ise; “İşimiz bitti, evimize geldik. Test sonucu ertesi gün saat akşam 9 gibi eşimin telefonuna mesaj olarak geldi. Sonuç; pozitifti! Hepimiz şaşkın bir şekilde dona kaldık, evin havası bir anda değişti ve biz çocukları evde bırakarak eşim ile hastaneye geldik. Acilin önünde sağ olsunlar Sağlık Müdürlüğünden aradılar, önce biraz mülakattan sonra, biz acilden girişimizi yaptık ve eşimi yatırdılar” dedi…

 

“Kronik hastalıklarım var, test yapmadılar!”

Akça, eşinin yatış işlemlerinin ardından; “Ben de tansiyonum olduğunu, şeker hastası olduğumu, AS hastası olduğumu bana da test yapılmasını istedim” dediğini aktaran Akça, “Oradaki görevli arkadaşlar, ‘Eşinin bir durumuna bakalım, ondan sonra’ dediler. Mecburen dışarıya çıkıp beklemeye koyulduk. İki buçuk üç saat sonra eşimin yatışını verdiler, ben yine kronik rahatsızlıklarımın olduğunu ve bana da test yapılmasını istedim, bana oradaki görevliler enfeksiyon doktoruna çıkmamı, onun karar verebileceğini söylediler. ‘Nasıl yani burada doktor yok mu, neden test yapamıyorsunuz?’ dediğimde ‘Sağlık Bakanlığının kararı’ dediler. ‘O ne?’ dediğimde, mesai saatlerinin dışında test yapılmadığını söylediler. İnanamadım, ama mecbur oradan çıkıp iki çocuğumun beni beklediği eve geldim. Umarım bende de bulaş yoktur da çocuklara geçirmem. Bu zorlu süreci yaşamak istemiyorsanız kendinizi kollayın, kendinize iyilik yapın, etrafınıza iyilik yapın…” dedi…

(Seçkin Sağlam)

Paylaş