"Başarıyı ilke edindim"

1380

 Türk hakemliğinin parlayan yıldızlarından birisi… Henüz 32 yaşında. 8 yaşından beri futbolun içinde ve bir beden eğitimi öğretmeni. Yardımcı hakemlikten hakemliğe geçişini "Kontrolün tamamen bende olması lâzım. Arabadayken bile yan koltukta oturmaktan rahatsız olurum" diye açıklıyor. İyi hakemliğin şartlarını "Öncelikle iyi bir atlet olmanız gerekiyor. Pratik düşünebilme yeteneği, empati yapma özelliği ve futbolun doğasını bilmeniz gerek" diye sıralıyor ve hakem hatalarıyla ilgili sert eleştirilere başlıktaki cevabı veriyor.

 

Son dönemin öne çıkan genç hakemlerindensiniz. Henüz 32 yaşındasınız ve Balıkesir doğumlusunuz. 5 yaşındayken de Çanakkale`ye yerleştiğinizi biliyoruz. Yeşil sahalardan önce Çanakkale`de nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

Bu konuda çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Çanakkale sakin ve güvenilir bir şehir. Okul dışında kalan zamanımın neredeyse tamamı sporla geçiyordu. Futbola sokaklarda başlamıştım. 10 yaşıma geldiğimde Çanakkale Dardanelspor altyapısına girmemle futbola olan tutkum arttı. O dönemler Çanakkale Dardanelspor altyapısı futbola birçok genç yetenek kazandırıyordu. Bu da benim futbola olan iştahımı daha da arttırıyordu. Çok kaliteli altyapı hocalarıyla çalışıyorduk. Futbol hayatımın her yerindeydi. Okula pas yapa yapa giderdik. Kozalakla, çorapla, tenis topuyla, kutu kola tenekesiyle… Hepsiyle futbol oynamışlığım vardır.

 

Ailenizi tanıyabilir miyiz? Babanız, anneniz, varsa kardeşleriniz ne işle meşguller?

Babam özel bir bankada güvenlik görevlisiydi, emekli oldu. Sporu sevmemdeki rolü çok büyüktür. Evde küçükken bütün spor karşılaşmaları izlenirdi. Ne kadar futbola düşkün olsa da voleybol, basketbol, atletizm gibi tüm spor dallarını takip etmeye çalışırdı. Annem ise ev hanımıydı. Bir ablam var. Annem, ablamla benim sporda kirlettiğimiz eşyaları temizlemekle uğraşırdı.

 

Eşim ve ablam da sporcu

Ailenizde sizden başka sporla ilgilenen birileri var mı ya da geçmişte oldu mu?

Eşim Çanakkale Belediyespor`da voleybol oynuyor. Aynı zamanda pilates eğitmeni. Ablam da uzun süre atletizm yaptı. Sonrasında Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği bölümünü bitirdi.

 

Eğitim durumunuz hakkında bilgi alabilir miyiz?

Spor, hayatımın öyle bir kısmını kapsıyordu ki ders çalışmaya zamanım olmuyordu. Okuldan çıktıktan sonra atletizm antrenmanı, sonra futbol antrenmanı derken eve geldiğimde ders çalışmaya halim kalmıyordu. Bütün eğitim hayatım Çanakkale`de geçti. Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği mezunuyum. 2010 yılında Çanakkale 18 Mart Üniversitesi`nden mezun oldum.

 

2009 yılında yeşil sahalara hakem olarak adım attığınızı görüyoruz. Hakem olma fikri aklınıza nereden geldi? Hakemlik tercihini nasıl yaptınız?

Futbolu çok seviyordum. Yavaş yavaş bir yol ayrımına geldim. Okul ve futbol çok zor bir şekilde bir arada gidiyordu. Arkadaşlarımın çoğu BESYO`ya hazırlanmaya başladı. Ben de istemeye istemeye futboldan koptum. Üniversiteyi kazanınca dayanamayıp bir sene tekrar amatöre döndüm. Fakat istediğim heyecanı yakalayamadım. Başka bir takıma gidecektim ki lisansımı kulübümden alamadım. Bir şekilde futbol oyununun içinde kalmam gerekiyordu. Çünkü, futbolsuz yapamıyordum. Üniversitede futbol hakemlik kursunun açıldığını duyurdular. Yapabilir miyim derken, bir anda işin içinde buldum kendimi.

 

19 Aralık 2009 tarihinde U18 Ligi`nde Çanakkale Dardanel-Gebzespor maçında ikinci yardımcı hakem olarak sahaya çıktınız ve serüveniniz başladı. O ilk maçınızı hatırlıyor musunuz?

Evet, çok net hatırlıyorum. Benim için çok farklı bir deneyimdi. Yardımcı hakemlik 90 dakika konsantrasyon gerektiren çok zor bir işti.

 

İlk heyecan düdüğü çalana kadardı

Bölgesel Amatör Ligler ve Gençlik Ligleri dâhil birçok maçta görev aldınız ve kariyerinizdeki ilk büyük sıçrama 9 Eylül 2012 tarihinde oldu. O gün 3. Lig`de Sancaktepe-Elazığ Belediyespor maçını yönettiniz ve ilk profesyonel lig tecrübenizi yaşadınız…

Bölgesel Ligler daha yeni kurulmuştu ve ben de o ligdeki maçlara çıkıyordum. Şu an Süper Lig`de oynayan birçok oyuncu o zamanlar kulüplerinin A2 takımlarında oynuyordu. Sancaktepe-Elazığ Belediyespor müsabakası ilk profesyonel maçımdı. İstiklal Marşı`na kadar gerçekten çok heyecanlıydım. Fakat düdüğü çaldığım andan itibaren, küçüklüğümden beri izlediğim, bildiğim oyunun içinde buldum kendimi. Kendimi hiç yabancı hissetmedim. Hemen adapte oldum. Lig yükseldikçe ister istemez kalite de artıyor. Oyuncular daha bilinçli ve hakemlerin de işini kolaylaştırıyorlar. O zamana kadar en çok keyif aldığım müsabakaydı.

 

Basamakları resmen birer birer çıkıyorsunuz. Gençlik döneminizin tümünü alt liglerde pişerek geçirdiniz diyebiliriz. Bugün dönüp baktığınızda bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Futbolu bu kadar sevmeseydim, yapabilir miydim bilmiyorum. Süper Lig gerçekten çok zor bir lig. Fiziksel özelliklerin öne çıktığı, mücadelenin ve rekabetin yüksek olduğu bir organizasyon. Burada insanların hataya tahammülü yok. O yüzden gerekli tecrübeyi edinerek, pişerek gelmek gerçekten çok önemli. Hakemliğe başladığımda kendime çok güveniyordum. Ailemde ya da yakın çevremde hakemlikle ilgilenen kimse yoktu. O yüzden çok da bilgim yoktu. Hemen hedef belirlemiştim. "Dört sene sonra Süper Lig hakemi olacağım" diyordum. Bunun o kadar da kolay olmadığını işin içine girdiğimde anladım.

 

Kontrol bende olmalı

Süper Lig`de maç yönettiğiniz 2017 yılına kadar geçen süreçte basamakları tırmanırken unutamadığınız maçlar ya da olaylar nelerdi?

Amatör maçlara çıkıyordum Çanakkale`de. Fakat sürekli yardımcı hakem olarak çıkıyordum. Ben hakem olmak istiyordum oysaki… Yardımcı hakemlik bana göre değildi. Kontrolün tamamen bende olması lâzım. Arabayken bile yan koltukta oturmaktan rahatsız olurum. İlde Salı ve Perşembe günleri haftanın değerlendirme toplantıları yapılırdı. O zamanki İl Hakem Kurulu Başkanımız rahmetli Hasan Kırbıyık Hocamızdı. Bende emeği çok büyüktür. Hakemleri çocuğu gibi görür, her şeyimizle ilgilenirdi. Onun başkanlığındaki bir toplantıda kendisinden söz isteyip içimden geçenleri söylemeye başladım ve "Ben 10-12 yaş liginde top oynuyordum, aynı hakemler maçımı yönetiyordu. 6 sene oynadım, bu hakemler maçımı yönetti. Amatör oynadım, yine aynı hakemler yönetti. Ben ne zaman maç yöneteceğim?" dedim. Cesaretimden dolayı beni tebrik etti ve o hafta sonu Süper Amatör`de beni zor bir maça verdi. Bu olay hakemlik kariyerim açısından dönüm noktası oldu. Diğer unutamadığım bir olay da şuydu… 2017`nin devre arasında A hakemi olmuştum. Üç kişi yükselmiştik. Bu ligde yeniydim. İki tane düdük maçına çıkmıştım. Dördüncü hakem olarak gidiyor, çok iddiası olmayan maçlara çıkıyordum. Bir maç tebligatı aldım. İki takımın da play-off`a oynadığı, haftanın 1. Lig`deki en zorlu maçlarındandı. Elimden gelenin en iyisini yapmam gerekiyordu. Çok konsantre bir şekilde çıktım maça. Bir hakem açısından her şey vardı müsabakada. Penaltılar, kırmızı kartlar, avantaj… Hakemin kendisini göstermesi için her şey vardı. Çok şükür güzel geçti maç. Son düdüğü çaldım ve yardımcı hakem arkadaşlarım yanıma gelip bana maça izlemeye UEFA Mentörü Jorn West Larsen`in geldiğini söylediler. Sonrasında çok güzel dönüşler aldım. Ve o maç beni sene sonunda Süper Lig`e taşımada çok önemli bir faktör oldu.

2 Haziran 2017 tarihi geldi çattı ve kariyerinizde ilk kez Süper Lig`e adım attınız. Akhisarspor-Kardemir Karabükspor maçını yönettiniz. O maçı nasıl hatırlıyorsunuz? Neler yaşadınız? Nasıl bir deneyimdi?

Sezona 2. Lig kategorisinde başlamıştım. Devre arasında 1. Lig hakemi oldum. Sezonu Süper Lig maçı ile kapatıyordum. Kendi adıma çok iyi bir sezon geçiriyordum. Bir sezondaki 30`uncu düdük maçımdı. Çok alışılagelmiş bir şey değildi benim açımdan. Sezonu genelde 12-13 maçla kapatıyordum. Sezonun son maçıydı. İki takımın da bir iddiası yoktu. Fakat benim için çok önemliydi. Bana güvenenleri mahcup etmemem gerekiyordu. Heyecanlıydım. Ama bir taraftan da gururluydum. İlk hedefime ulaşmıştım. Sonra her zaman söylediğim şeyi söyledim kendime, "Tadını çıkar… Olmak istediğin yerdesin…" Güzel ve keyifli bir müsabaka geçti.

 

Sonrasında Spor Toto Süper Lig İlhan Cavcav sezonunu yaşadık. Ancak bu sezonda sizi genellikle dördüncü hakem olarak gördük. Bunun sebebi neydi?

Daha önce de söylediğim gibi Süper Lig çok hata kaldırmıyor. Yıllarca verdiğin emek bir anda çöp olabilir. O yüzden o ligi sindirmek gerekiyordu. Hazır olmak lâzımdı. Alabildiğim kadar çok tecrübe almaya çalıştım.

TFF. Tam Saha Dergisi’nden....

Paylaş