Türkiye’de son yıllarda giderek artan terör saldırıları, siyasi gerilimler ile birlikte her geçen gün derinleşen ekonomik sıkıntıların olumsuz etkilediği sektörlerin başında gelen turizm sektörü, içerisinde bulunduğu sıkıntıları aşarak eski günlerine dönmeyi bekliyor. Özellikle 2016 yılının son gününde İstanbul’daki bir eğlence kulübüne yönelik gerçekleştirilen saldırı ile birlikte birçok ülkeden vatandaşlarına Türkiye’ye gitmeyin uyarıları yapılması, turizm sektörünün 2016 yılında yaşadığı sıkıntıların 2017 yılında da sürebileceğini gösteriyor. ÇATOD Yönetim Kurulu Üyesi Armağan Aydeğer, ülkede son süreçte yaşanan gelişmeler nedeni ile ülke ve Çanakkale turizminin içerisinde bulunduğu sorunlar hakkında gazetemiz Çanakkale OLAY’a değerlendirmelerde bulundu. Aydeğer, 2016 yılında turizm için zor geçen bir yıl olduğunu ve 2017 yılına umutla bakma istediklerini belirterek, tüm ülkede olduğu gibi Çanakkale turizmcilerinin de içerisinde bulundukları zor süreci atlatmaya çalıştıklarını ifade etti. Sıkıntılı süreci atlatabilmek amacı ile daha önce hazırlamış oldukları projeleri hızlı bir şekilde hayata geçirmeye çalıştıklarını belirten Aydeğer; “Şu anda Çanakkale’de de olduğu gibi ülke turizmi zor bir süreci atlatmaya çalışıyor. Tabi her ne kadar 2016 yılını tamamlayıp, 2017 yılına geçsek de, daha uzun bir süre olmadı. 2016’da yaşanan üzücü olaylar hepimizi derinden yaraladığı gibi, bütün dünyada da olumsuz bir tesiri oldu. Tabi bizler 2017 yılına daha umut ile bakmak istiyoruz. Bu nedenle daha önce konuşmalarını yapmış olduğumuz birçok projeyi hızlı bir şekilde hayata geçirebilmek amacı ile var gücümüzle çalışıyoruz. Bu çerçevede, önümüzdeki 2018 yılının Troia Yılı ilan edilmesi, Midilli Adası ile yapılacak olan seferler, yine bölgemizin özellikle Balkan ülkeleri başta olmak üzere diğer ülkelerde gerçekleştirilen fuarlarda etkin tanıtılması ve ulusal alanda da İzmir ve İstanbul’daki fuarlarda etkin tanıtımlarımızın yanında diğer illerle de olan temaslarımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Tarihi Gelibolu Yarım Adası, Troia, Asos, adalarımız, bunların hepsi önemli değerlerimiz. Evet gerçekten zor bir süreç geçiriyoruz. Ülkemiz neticede sınırlarının biraz ötesinde ciddi bir iç savaşın içerisinde de mücadele veriyor. İçeride ve dışarıda terörle mücadele devam ediyor. Yurtdışında yine aleyhimizde haksız propagandalara da maruz kalıyoruz. Ama bütün bunlara rağmen bizler çalışmaya, üretmeye ve kendimizi doğru bir şekilde ifade etmek için var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz ve devam da edeceğiz. Çünkü bizlerin şu noktada artık hayıflanacak, ağlayacak vaktimiz dahi kalmadı. Çünkü gerçekten 2016 Türkiye turizmi açısından çok zor bir yıldı” dedi.
“Saldırı bu zorlukları biraz daha derinleştirdi”
2016 yılının son gününde İstanbul’daki bir eğlence kulübüne yönelik gerçekleştirilen terör saldırının turizm sektörünün içerisinde bulunduğu sıkıntıları daha da derinleştirdiğini ifade eden Aydeğer; “2016’nın yılının son gününde İstanbul’da gerçekleştirilen saldırı bu zorlukları biraz daha derinleştirdi. Bütün dünyada da büyük bir tepki de aldı. Tabi biz her yerde terörün olduğunu ve terörle mücadelenin öneminin ne kadar önemli olduğunu ifade etmeye çalışıyoruz. Turizm huzur ortamı ile büyüyebilecek bir alan. Tabi ki ülkemizde yaşanan terörün ortadan kalkması en büyük beklentimiz ve temennimiz. Çünkü turizm anca huzur ortamında harekete geçebilir ve bu yaptığımız projeler, çalışmalar ancak o zaman daha güçlü ses getirebilir ve vücut bulabilir. Bu nedenle özellikle içeride ve dışarıdaki terör örgütleri ile yapılan mücadeleyi destekliyoruz ve bunun bir an önce son bulması için bunun önemini söylüyoruz” dedi.
“Troia yılı bu anlamda çok önemli”
Çanakkale turizminin içerisinde bulunduğu sıkıntıdan çıkabilmesi için Troia yılının önemli bir noktada durduğunu vurgulayan Aydeğer; “Bizler turizmin gelişmesi için çalışmalarımızı durmadan sürdürüyoruz. Özellikle bu noktada Troia yılı bu anlamda çok önemli. 2016 yılında kötü bir sezon, kötü bir yıl geçirdik. 2017 yılında özelikle yurtdışındaki birçok tur operatörü Türkiye’yi kataloglarından çıkarmışlardı. Tabi yine yakın coğrafyadaki Balkan ülkelerinden son dakika rezervasyonları alma ihtimalleri olabilir. Bu çerçevede de yine dediğim gibi bu huzur ortamının sağlanabilmesi ile mümkün. Tabi bu bizim dışımızda gelişen bir konu, ama netice itibari ile biz bu algının hızlı bir şekilde değişmesi açısından çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.
“Yurtdışındaki operatörlerden bu tip kaygıları duyuyoruz”
Çanakkale’nin ülkedeki diğer bölgelere oranla daha güvenli olduğunu ancak, yurtdışındaki insanların Türkiye’ye bir bütün olarak bakması nedeni ile Çanakkale turizminin bundan olumsuz olarak etkilendiğini ifade eden Aydeğer; “Tabi bölgemiz, Türkiye geneline bakıldığı zaman daha güvenli bir bölge olarak ortaya çıkıyor. Gerek bir metropol havasından uzak olması, gerek kendi doğası ve coğrafyası nedeni ile Türkiye’deki güvenli ortamlardan bir tanesi olarak ön plana çıkıyor. Ama yurtdışındaki turistlerin algısına baktığımızda, Türkiye’ye genel olarak balkıyorlar. İstanbul’da, Diyarbakır’da veya da başka bir ilde gerçekleşen terör olayı Türkiye’de yaşandığı için bu her yerde, aşağı yukarı bütün yurtdışındaki turistlerde aynı etkiye sahip oluyor. Dolayısı ile her ne kadar bölgemiz çok şükür ki, bu tür olaylara karşı bölgemiz daha güvenli bir nokta olmasına karşın, yurtdışındaki algı, ülkedeki her coğrafyayı ülkenin bütünü olarak algılanıyor. Hali ile özellikle iş yaptığımız operatörlerden bu tip kaygıları, algıları duyuyor ve dinliyoruz. Ama bizler bu kaygıların ortadan kalkması için onlara telkinlerde bulunuyoruz. Güçlü projeler ile onların da içerisinde yer alacakları, heyecan duyabilecekleri projeler ile onları ikna etmeye çalışıyoruz” dedi.
“Sıkıntıları bertaraf edici çalışmalara imza atmamız gerekiyor”
Krizi atlatmak için doğru bir iletişim stratejisi uygulanması gerektiğini ifade eden Aydeğer; “Bu krizi, bu sıkıntıları aşmamızın da en temel noktası, doğru iletişim politikaları, doğru iletişim stratejileri uygulayarak, özellikle var olan bu sıkıntıları bertaraf edici çalışmalara imza atmamız gerekiyor. 2018 Troia yılı özellikle dünya coğrafyasındaki 7 kıtada onlarca ülkede karşılığı olan, 7’den 70’e bir çok insanın bildiği, bir çok ülkedeki temel eğitim müfredatında yer alan İlyada ve Odesia Destanı ile bilinirliği olan ve hatta dünyanın en fazla bilinen Kudüs’ten sonra 2’inci markası olan Troia ismi ile yürüteceğimiz 2018 yılına dönük bir iletişim stratejisi, bizim önümüzdeki kritik süreci daha güçlü adımlar ile aşmamız için bir fırsat olabilir” dedi.
“Alternatif pazarlar geliştirmemiz gerekiyor”
Sıkıntıları aşmak için birlikte hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan Aydeğer; “Bu çerçevede yapacağımız çalışmalar da hızla devam ediyor. Bu süreç özellikle Ankara üzerinden de devam diyor olacak. Tabi ki yerelde de aynı diyaloğu sürdürüyor olacağız. Evet, Türkiye turizmi gerçekten zor günler geçiyor, gerçekten çok sıkıntılı bir süreç geçiriyoruz. Ama bunlardan dolayı ağlayacak, sızlanacak vaktimiz yok. Alternatif pazarlar geliştirmemiz gerekiyor, doğru stratejiler ile iletişimimizi güçlendirmemiz gerekiyor ve mutlaka ve mutlaka birlikte ve beraber olarak bu sıkıntıları aşmamız gerekiyor. Çünkü hepimiz aynı gemideyiz. Bu gemi su aldığı gün, doğusu da batısı da, kuzeyi de güneyi de bir şekilde birlikte suyun altına doğru gider. Bu nedenle birlikte ve beraber hareket etmeniz çok önemli” dedi.
“Bizlerin maliyetlerinde büyük artışlara neden oluyor”
Son dönemde döviz kurlarının sürekli olarak artması ve TL’nin değer kaybetmesinin turizme olan etkisine de değinen Aydeğer; “Şu anda döviz kurlarının bu kadar yüksek seyretmesi, sürdürülebilir bir husus değil. Bizler netice itibari ile maliyetlerimizin büyük bir kısmını döviz endeksli ürünler ile sağlıyoruz. Bunların içerisinde neler var? Kimya türevi ürünlerden tutun da, enerji kaynaklı ihtiyaçlarımıza varana kadar, birçok petrol kaynaklı ürünler döviz bazlı olarak karşımıza çıkıyor. Bunun dışında tabi tarım ve tarıma dayalı olan ürünlerde de yine dolaylı açıdan ithal ürünleri de içinde barındırmasından dolayı, bizlerin maliyetlerinde büyük artışlara neden oluyor” dedi.
“Çok olumlu sonuçlar doğurmayacaktır”
Aydeğer, TL’de yaşanan değer kaybının ülke turizmi için çok kısa vadede avantaj sağlayabileceğini, ancak artan maliyet giderleri nedeni sonuç olarak turizm sektörünün olumsuz etkileneceğini ifade ederek; “Tabi ki TL’nin değer kaybetmesi, daha doğrusu diğer belirli para birimlerine karşı daha değersiz olması bizim yurtdışındaki rekabet avantajımızı çok kısa bir vadede artı gibi gözüktürtse de, bu çok kısa bir süredir. Aslına bakarsanız yine orta vadede yaşanan girdilerimizdeki artış, gelirlerimizdeki düşüş nedeni ile makas daha da fazla açılacaktır. Dolayısı ile değersiz bir TL, olması gereken değerin çok daha altındaki bir TL, bizler için bütün sektörlerde olduğu gibi olumsuzluk yaratacaktır. Dolayısı ile burada mevzu sadece olaya TL değeri üzerinden bakmamak gerekiyor. Çünkü bunun bir sürü farklı parametreleri de var. Ama tüm bunların sonucuna baktığımızda bu iş bize çok kısa vadede satışta bir rekabet avantajı sağlayacakmış gibi gözükse de, o kısa sürenin hemen akabinde yaşanacak olan maliyet yükselmeleri sebebi ile yine bizler için çok olumlu sonuçlar doğurmayacaktır.
(Oya Koyuncu)