Anadolu'nun vazgeçilmez kültürü tespih

2205

 Birçok tarihçi tespihin, ilk insanların avladıkları avın parçalarını ip benzeri şeylere dizip, bir sonraki avda başarı getirmesi için üzerlerine takmaları ile günümüze kadar geldiğini belirtiyorlar. Daha sonraları bu tip takılar kötülüklerden ve düşmanlardan koruması için savaşlarda da takılmaya başlanıyor. Tespihin bir din motifi olarak kullanılmasına ise ilk olarak Hindistan`da, Hindu inanışında rastlanıyor. Tespihin ataları Hindistan`dan doğuya, sonra Ortadoğu`ya, en sonunda da Avrupa`ya yayılıyor.  Kullanış amacı Müslümanlık, Hıristiyanlık (Katolik), Hinduizm ve Budizm`de aynı olup hepsinde de duaları ve dualar arası bölümleri saymada kullanılıyor. Tespihin sanat eseri olarak kullanılması, ilk defa Anadolu’da görülüyor. Başkenti İstanbul olan tespihin en zengin olduğu dönemler 16 YY’ın sonlarına isabet ediyor. Bu devirde, herkesin elinde olmasa bile cebinde mutlaka tespih bulunuyor. Günümüzde ise dünyanın en değerli tespihleri Anadolu’da üretilirken, yine en iyi tespih ustaları da halen Anadolu’da yer alıyor. Çanakkale’nin tek el yapımı tespih ustaları Samet Uzuner ve Furkan Odabaşı tespih kültürünü, yapımını, özelliğini anlattılar. Aynalı Çarşı’da yer alan Lapis Store isimli dükkanda bulunan atölyelerinde birbirinden değerli el yapımı tespihlerini üretmeye devam diyorlar. Tespihin bir Anadolu kültürü olarak yüzyıllarca yaşamaya devam edeceğini inandıklarını belirten genç ustalar, tespih yapımında en önemli sorunun ise fabrikasyon üretimi tespihler olduğunu söylüyorlar. Tespihin değerini ve önemini belirlemedeki en önemli faktörün el yapımı olduğunu belirten genç ustalar, dünyanın en iyi tespih ustalarının ise yine Anadolu’da olduğunu ifade ediyorlar. 

Genç ustalar tesbihi Troia’ya anlattılar. 

Tesbih yapımı meşakkatli bir iş
İlk olarak tespih ustalığına nasıl başladığını anlatan Uzuner; “Tespih yapımına bundan üç yıl önce başladım. Kayınpederim bu işi yapıyordu onunda desteği ile bu işe başlamış oldum. Son bir yıldır bu işi daha profesyonelce yapıyorum. Daha sonra Furkan da geldi. Şu anda ikimiz beraber tespih yapıyoruz. Genellikle sipariş üzerinden talep edilen miktarda üretim yapıyoruz. Tespih yapımı meşakkatli bir iştir. Bir tespihin yapımı 2 ay dahi sürebiliyor. Bu tabi işçiliğine, nasıl bir tespih istediğinize gör değişiyor” dedi. 
 
“Kökeni Hindistan diye biliniyor”
Tespihin bilinenden çok daha eskiye dayanan bir tarihi olduğunu ifade eden usta Uzuner; “Tespih çok eskilerden beri var dinin varoluşundan beri var. İlk olarak Hindistan’dan geliyor bize. Kökeni Hindistan diye biliniyor. Oradan Hıristiyanlığa, oradan da Müslümanlığa geçiyor. Hindular da 103 tane tespih boncuğu oluyor bizde ise bu sayı genelde 33- 99 dur.  Araplarda 51’li 45’li var. Onlarda 15’in katları şeklinde oluyor. Bizde ise Allah‘ın 99 ismini zikir amaçlı kullanılıyor. Osmanlı zamanında ise sanat olarak sürüyor. Bu yüzden de dünyanın en değerli tespihleri Türkiye’dedir” dedi. 

“Çanakkale de tespih yapan sadece biz varız”
Genç usta Uzuner, tespihin değerini belirleyen en önemli ii faktörün malzemesi ve ustalığı olduğunu söyledi.  Fiyatının da bu oranda büyük meblağlar alabildiğini ifade eden Uzuner; “Tespih de değeri başta malzemesi, sonrasında ise ustası belirliyor. En kötü işçilik yüz dolardan başlıyor. İki bin dolara kadar işçilik alan ustalar var. Çanakkale de tespih yapan sadece biz varız. Türkiye’de de bu işin başkenti Ankara ve İstanbul’dur. Biz, daha çok kehribar gruplarıyla çalışıyoruz. Doğal ve sentetik olanlar. Sentetik olanlarında yenileri var ama biz eskilerini işlemeyi tercih ediyoruz, antika değeri yüksek olanları.  Ayrıca doğal kehribar işliyoruz damla kehribar, ağaç grupları var onları işliyoruz. Müşteri neyi talep ederse onu işliyoruz. Genelde zaten sipariş odaklı hareket ediyoruz” dedi. 
 
“Hiçbir zaman değer kaybetmez”
Tespihin değeri hiç düşmeyen bir eser olduğunu belirten Uzuner;  “Koleksiyon değeri olunca tespihin değeri hiç düşmüyor. Herkes peşinde çünkü. Osmanlı kehribarları antika değeri olduğu için hiç düşmez. Zaman geçtikçe daha da değerlenir. Yatırım aracı olarak da kullanan çok. Atıyorum sıkma Osmanlı kehribarı on bin liraya almıştır. Zaman geçse de onu katlayarak satar hiçbir zaman değer kaybetmez. Dolar bazında da sattığında dolar yükseldikçe değeri de artar” dedi. 
 
“Sadece bir tanesi uzun emek ve sabır isteyen bir iş”
Günümüzde ise fabrikasyon üretimlerle tespihin değerinin düştüğünü ifade eden Uzuner son olarak; “İşin kolayına kaçmaya başladılar zımparada iki üç güne çıkacak tespihi iki üç saatte çıkarmaya başladılar. CNS makinesinde yapmaya başladılar, tamamen elle yapan usta sayısı çok az. Biz, tamamen elde yapıyoruz. Bir tanesinin yapımı yuvarlayıp delmesi hariç tornaya takıp işlemesi 10 dakikaya yakın. Sadece bir ‘tanesi’ni işlemek uzun emek ve sabır isteyen bir iş. Herkesin de yapacağı bir iş değil aslında. Çünkü hakikaten çok sabır istiyor” dedi.  
 
“Antika değeri olan malzemelerle çalışıyoruz”
Küçük yaştan beri tespih ticareti ile uğraşan genç ustalardan Furkan Odabaşı ise tespih yapımına Samet ustanın  kendisine dükkanını açması ile başlamış.  Furkan usta tespih yapımına başlamasını ve Samet Ustayla olan hikayesini; “Ben 8 yaşımdan beri neredeyse 15 senedir tespihin ticareti ile uğraşıyorum. Günümüz ustalarına tespih yaptırıyordum, koleksiyonum vardı. Bir gün Aynalı Çarşıdan geçerken tespihleri gördüm. Vitrinlerde, tornaları gördüm. Samet ustamla tanıştım. Sağ olsun bana atölyesini açtı böyle bir hobiye başlattı. Beraber çalışıyoruz dışarı ya iş yapıyoruz” şeklinde anlattı.  
 
“Antika değeri olan malzemelerle çalışıyoruz”
Genellikle eski malzemelerle çalıştıklarını dile getiren Furkan usta, özellikle antika malzemeleri tercih ettiklerini söylüyor. Hayvansal malzemelere çok talep olduğunu, fakat nesli tükenmekte olan hayvanlar nedeni ile tercih etmediklerini dile getiren Furkan Usta;  “Antika değeri olan malzemelerle çalışıyoruz. Yasal olan hayvansal grup var. Mesela koçboynuzu gibi nesli devam eden hayvanlar. ‘Fildişidir, kaplumbağa kabuğudur, mors dişidir’ bu hayvanlara çok talep oluyor. Fakat biz tercih etmiyoruz. Çünkü nesli tükenen hayvanlar bunlar. Bu konuda biz yasalara uyuyoruz. Sektör biraz sıkıntılı çok fazla kaçakçılık yapılıyor. Gergedan boynuzu kaçakçılığı gibi. Biz istemiyoruz.
 
Genelde koçboynuzu kullanıyoruz. Yasal olan grubu işlemeyi tercih ediyoruz” dedi. 
Türkiye’de el ustası kişilerin çok az kaldığını belirten genç usta Furkan, tesbih yapımının ne kadar meşakkatli bir iş olduğunu; “Tespih yapımı zor ve sabır isteyen bir iştir. Bir ‘tane’ yapılırken, 30 -35 kere ölçüm yapılır kumpasta. Mesela tane formu çok önemlidir. Başladığın zaman taneleri bitirmen gerekir. Çünkü ara verdiğin zaman aynı formu tutturamıyorsun. Çünkü göz kararı ile yapıyorsun bunu. Meşakkatli bir iş sadece bir imame için iki ay uğraşan ustalar var. Ancak maalesef yok olmak üzere hakkıyla yapan insan sayısı çok az” şeklinde anlattı. 
 
“Gece dörtte arayıp satmazsam uyuyamayacağını söyleyenler olurdu”
Tespihin değerini düşüren en büyük sorunun ise fabrikasyon yapım olduğunu ifade eden genç usta Furkan, bu değeri ise; “Tespih bir tutku, tespihin koleksiyonerleri var. Osmanlı döneminde yapılmış ve ustası belli olan bir tespih, Elli bin –altmış bin dolara kadar çıkabiliyor. Bu tespihler bulunamıyor. Zaten bulunduğunda da koleksiyonerler birbiriyle yarışıyorlar. Arabasını verip tespih alanlar da var, evini satışa çıkarıp tespih alanlar da. Ben bunun ticaretini yaparken beni gece dörtte arayanlar olurdu. ‘Bunu lütfen bana sat uyuyamayacağım’ diye eşiyle kavga eden insanlar vardı. Bu tutkuları için acayip bir piyasa… Altından daha değerli şuan gram olarak fiyat biçersek yok olmak üzere. Gün geçtikçe de değer kazanıyor. İnsanlar farklı şeyler arayışına girdi. Farklı malzemeler tedarik etmeye çalışıyorlar. Güzel projeler var. Tesbih zanaatın da geleneksel el sanatlarının da başında gelir diyebiliriz. Herkesin destek vermesi gerekiyor aslında. Çünkü layıkıyla bu işi yapan usta sayısı çok az” şeklinde anlattı. 
(Eren Aşnaz)
Paylaş