Akciğer kanseri ne yazık ki en yüksek ölüm oranlarına sahip kanser olmaya devam ediyor. Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında konuşan Türk Toraks Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Gaye Ulubay, "Önümüzdeki 20 yıl içinde kadınlarda akciğer kanseri görülme oranının yüzde 70 artması bekleniyor. Bunun nedeni kadınlarda sigara kullanımının artması ve çevresel faktörler" dedi. Küresel kanser istatistikleri yayınlayan bir kuruluş olan GLOBOCAN verilerine de değinen Prof. Dr. Ulubay, "GLOBOCAN 2022 verilerine göre, tüm kanser türleri içinde yüzde 12.4 ile en sık teşhis edilen kanser türü olan akciğer kanseri, her yıl yaklaşık 2.5 milyon yeni vaka ile küresel bir sağlık krizi yaratıyor. Türkiye’de ise 2022 yılında 41 bin 32 kişiye akciğer kanseri teşhisi konmuş olup, bu hastaların 33 bin 39’u erkeklerden oluşmaktadır. Ülkemizde her 100 bin erkekten 68’i bu hastalıkla mücadele etmektedir" dedi. Prof. Dr. Tuncay Göksel ise pasif içiciliğin akciğer kanseri riskini yüzde 30 artırdığını açıkladı.
"KADINLARDA RİSK ARTTI"
Prof. Dr. Ulubay sözlerine şöyle devam etti: "Ülkemizde kadınlarda akciğer kanseri, meme, tiroid ve kolorektal kanserlerden sonra dördüncü sırada yer almakta ancak yıllar içinde yeni kadın hasta sayılarında dikkat çekici bir artış gözlemleniyor. Bu artışın temel sebepleri arasında sigara kullanımı ve çevresel faktörler yer almakta olup, önümüzdeki 20 yıl içinde kadınlarda akciğer kanseri görülme oranının yüzde 70 artması bekleniyor. Erken evrede teşhis edilen akciğer kanseri hastalarının beş yıllık sağkalım oranı yüzde 90’a ulaşırken, evre 4 hastalarda bu oran yalnızca yüzde 5'tir. Gelişen tedavi yöntemleri sayesinde, erken teşhis edilen vakalarda sağkalım oranları giderek artmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan araştırmalar, 1990’lardan bu yana erkeklerde akciğer kanseri ölümlerinin azaldığını ve bunun sigara yasakları ve tarama programları gibi önlemlerle ilişkili olduğunu göstermektedir."
"TANI VE TEDAVİ SORUNLARI DEVAM EDİYOR"
Akciğer kanseriyle mücadelede tanı ve tedavilerde hasta mağduriyetleri yaşandığına dikkat çeken Türk Toraks Derneği Torasik Onkoloji Çalışma Grubu Başkanımız Prof. Dr. Tuncay Göksel ise şunları söyledi: "Son yıllarda kişiselleştirilmiş tedavilerdeki ilerlemeler, hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapi sayesinde ileri evre akciğer kanseri hastalarının yaşam sürelerinde anlamlı iyileşmeler sağlanıyor. Cerrahi ve radyoterapi gibi erken evrede etkili tedaviler ise bu hastalığa karşı mücadelede hayati bir rol oynuyor. Akciğer kanserinin tedavi kararını yönlendiren moleküler testler yapılmaktadır. İlaçların geri ödeme kapsamında olması için moleküler test sonuçlarının resmi raporlarla sunulması gereklidir. Akciğer kanseri tedavisinde kritik öneme sahip olan moleküler testler hekim tarafından yapılması önerildiği takdirde daha fazla merkezde yapılabilmeli ve hastalar için ulaşılabilir olması sağlanmalıdır. Hastaların tedaviye erken ulaşması için hastanın hekimi tarafından Sağlık Bakanlığına Sağlık Uygulama Tebliği’ne (SUT) uygunluğu için danışılması gerekmektedir. Uygunluk alan hastaların tedavilerinin geri ödemesi SGKya bireysel yapılan onay süreçlerine bağlıdır. Hastaların hem tanı hem de tedavi açısından mağduriyetlerinin önlenmesi için Sağlık Bakanlığı tarafından gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir."
"PASİF İÇİCİLİK DAHİ KANSER RİSKİNİ YÜZDE 30 ARTIRIYOR"
Tütün ürünleri hala akciğer kanserinde en önemli etken olmaya devam ederken pasif içiciliğin de riski artırdığına dikkat çeken Prof. Dr. Tuncay Göksel, "Akciğer kanserinin en önemli nedeni tütün ürünleri kullanımıdır. Sigara, puro, pipo, nargile ve elektronik sigaralar gibi tüm tütün ürünleri ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Elektronik sigaraların da kanserojen maddeler içerdiği ve ciddi sağlık sorunlarına yol açtığı bilinmektedir. Pasif içicilik akciğer kanseri riskini yüzde 30 oranında artırmaktadır" dedi.
AKCİĞER KANSERİNDE HAVA KİRLİLİĞİ ETKİSİ
Dünya genelinde hava kirliliğinin, akciğer kanseri riskini artıran önemli bir çevresel faktör olduğunu söyleyen Göksel, "Türkiye’de özellikle PM 2.5 ve PM 10 gibi partikül maddeler, sağlık üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratmaktadır. Büyük şehirlerde bu partikül seviyelerinin Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği güvenli sınırların üzerinde olduğu gözlemlenmektedir. Temiz enerji kaynaklarına yatırım ve emisyon kontrolü gibi önlemler, hava kirliliği ile mücadelede öncelikli adımlar arasında yer almalıdır. Akciğer kanserinin büyük oranda önlenebilir olması, bu hastalıkla mücadelenin önemini artırmaktadır. Tütün kontrolü politikalarının güçlendirilmesi, genç nesillere tütün ürünlerinin satışının tamamen yasaklanması ve çevresel risklerin azaltılması kritik öneme sahiptir. Toplumun bilinçlendirilmesi ve çevresel önlemlerin artırılması, bu ölümcül hastalığa karşı alınabilecek en etkili adımlar arasında yer almaktadır. Akciğer kanseriyle savaşta hep birlikte hareket etmeliyiz."
(HABER MERKEZİ)