Açı Koleji... Öğrencilerin, oynayarak öğrendiği, severek anladığı bir okul!

1621

 Çanakkale, Kalabaklı Köyü’nde 2019-2020 eğitim-öğretim yılı öncesinde açılan Açı Eğitim Kurumları temsilcileri tarafından düzenlenen basın toplantısı ile Açı Koleji Çanakkale Kampüsü gezildi. Okul temsilcileri tarafından yapılan bilgilendirmede, Açı Eğitim Kurumları’nın alan uzmanı öğretmenleri ve akademisyenleriyle kendi yayınlarını kendi üreten bir kurum olduğunu ifade ettiler. Yapılan bilgilendirmede, Açı Yayınları’nın sadece Açı Eğitim Kurumları tarafından değil, diğer eğitim kurumları tarafından da tercih edilen, yüksek satış rakamlarıyla başarısını ispat etmiş bir yayın olduğu ifade edildi. Açı Eğitim Kurumları’nın etkin, yetkin ve seçkin öğretmenleriyle fark oluşturmuş, güven duyulan bir kurum olduğu anlatıldı. Geliştirilen eğitim modelinin (AEM) ve beceri sisteminin (ABS) ile inovatif/yenilikçi bir kurum olma yolunda hızla ilerlendiği ifade edildi. Düzenlenen toplantıya Açı Koleji Kurucusu Mehmet Burak Şahbaz, Kuzu Eğitime Destek Vakfı Temsilcisi Osman Yılmaz, Okul Müdürü Nejdet Çetin ve Okul Aile Birliği Temsilcisi Emine Akın katıldı. Toplantıda konuşma yapan Okul Müdürü Çetin, okulun devletin verdiği 430 kapasite öğrenci sayısını 370 olarak sınırlandırdıklarını, sınıf kontenjanının 20 öğrenci ile sınırlandırıldığını söyledi. Açı Koleji Kurucusu Şahbaz ise, okulun temel aldığı modelin, köy enstitüsü modeli olduğunu ifade ederek; “Asıl model, köy enstitüsü modelidir. Bu modeli, çağımızla birleştirerek, atölye sistemleriyle destekleyerek, aynı eğitim enstitüsündeki gibi çocukların kendi yeteneklerini, çok küçük yaşlardan itibaren keşfetmelerini sağlamak istiyoruz. Hepimiz belli süreçlerden geçtik ama en önemli şeyi gözden kaçırdık. Annemiz, babamız, bizim ne olmamızı istiyorsa, biz de hedeflerimizi onlara göre belirledik. Ancak biz, böyle bir şey olmasını istemiyoruz. Çocukların özgürce düşündüğü, kendisini ileride ne olarak gördüğünü şuandan itibaren belirlemelerini istiyoruz” dedi. 

 
“Çanakkale’de, butik okul mantığını oturtturmaya çalışıyoruz”
Okul Müdürü Nejdet Çetin; “9 Eylül itibariyle yeni eğitim öğretim yılına başladık. Bugüne kadar çalışmalarımız gayet iyi ilerliyor. Açı Koleji olarak Çanakkale’de, butik okul mantığını oturtturmaya çalışıyoruz. Yani ilkokulumuzda birer şube, ortaokullarda birer şube, lise düzeyinde birer şube olarak yola çıktık ve bunların ikinci şubelerini açmayacağız. Okulumuzda toplam, devletin verdiği 430 kapasite olmasına rağmen, biz bunu 370 olarak kullanacağız. Sınıf kontenjanı 24 kişiliktir ancak, biz bunu 20 kişi olarak gerçekleştireceğiz. Okulumuzu daha fazla büyütmeme mantığını Çanakkale’de yerleştirmeye çalışacağız” dedi. 
 
“Eğitimci kimliğimizi kaybetmeden çalışmalarımızı sürdürüyoruz”
Okul Müdürü Çetin; “Çocuklarımız, kalabalık arasında kayboluyor. Devlet okullarında ‘Okulumuz, öğretmenlerimiz çok güzel ancak çok kalabalık’ oluyor. Binamız, Kuzu Vakfı’na aittir. Onlar da bizim düşüncemize saygı gösterdiler ve üst kata bir kat daha çıktık. Daha sonra bir planlama daha yaptık ve bundan sonra daha da kat artışı yapılmamasını istedik. Açı Koleji Kurucusu Mehmet Burak Şahbaz, aynı zamanda Türkçe öğretmenidir. Emine Akın, Okul Aile Birliği Temsilcimizdir. Osman Yılmaz, Kuzu Eğitime Destek Vakfı temsilcimizdir. Ben de 32 yıl, devlet kurumlarında öğretmenlik ve çeşitli görevlerden sonra Açı Koleji’nde işin mutfağında bulunuyoruz. Amacımız, Çanakkale’ye bir kazanım elde ettirmek, çocuklarımızın iyi eğitim görmelerini sağlamaktır. Tabi ki, sonuçta yatırım yapılıyor ve karşılığı alınacak. Ancak, öncelikle eğitim ayağını hiç aksatmadan, eğitimci kimliğimizi kaybetmeden çocuklarımızı yetiştirmek istiyoruz. Eğitimci kimliğimizi kaybettiğimizde ticarethane oluyor. Biz, ticarethane mantığının dışında eğitim kurumu olarak anılmak istiyoruz. Çalışmalarımız da bugüne kadar bu şekilde ilerliyor. Okuldaki tüm öğrencilerimize halk oyunları kursu veriyoruz. Yoga eğitmenimiz var, yaklaşık bir buçuk aylık çalışmanın sonucunda Balıkesir’de 43 tane okulun katıldığı robotik kodlama yarışmasında okulumuz, ilk 10’da yer aldı. Tüm çocuklarımız, her türlü aktiviteye katılıyor. Sezon başında beri bunu hedefliyoruz. Herkes halk oyununda ilerlemeyecek ama herkes halk oyunlarına katılıyor. Bizim derdimiz, önce çocukların neler yapabildiğini öğrenmektir. Herkes müzisyen olmuyor ama biz, çocuğun yeteneğini tespit etmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
“Köy enstitüsü modelini ele alacağız”
Açı Koleji Kurucusu Mehmet Burak Şahbaz; “Bizim burada asıl amaçladığımız şey, en başından beri, kendi eğitim modelini yaratma amacıyla yola koyulduk. Bu modeli belirlerken, kendi geçmiş ve tarihimizi örnek alarak çalıştık. Burada benimsediğimiz asıl model, köy enstitüsü modelidir. Bu modeli, çağımızla birleştirerek, atölye sistemleriyle destekleyerek, aynı eğitim enstitüsündeki gibi çocukların kendi yeteneklerini, çok küçük yaşlardan itibaren keşfetmelerini sağlamak istiyoruz. Hepimiz belli süreçlerden geçtik ama en önemli şeyi gözden kaçırdık. Annemiz, babamız, bizim ne olmamızı istiyorsa, biz de hedeflerimizi onlara göre belirledik. Ancak biz, böyle bir şey olmasını istemiyoruz. Çocukların özgürce düşündüğü, kendisini ileride ne olarak gördüğünü şuandan itibaren belirlemelerini istiyoruz. Dolayısıyla atölye çalışmaları bizim için çok önemlidir. Çünkü kendi ilgi ve yeteneklerini bu notada keşfediyorlar. En son Balıkesir’de düzenlenen robotik kodlama yarışmasına katıldık ve ilk yarışmamıza rağmen finallere kaldık. Çünkü en başından itibaren atölyeleri hep etkin halde ilerlettik. İlgisi ve yeteneği olan çocuklar, burada kendilerini geliştirerek bir şeyleri kanıtladılar. Biz, onlar adına mutluyuz ve çocukların gelecekleri açısından da Çanakkale’de ülkemizde iyi insanları yetiştirmek doğrultusunda ilerliyoruz. Çocukların birebir motivasyonunu sağlayabilmek, veli bilgilendirmelerini iyi yapabilmek ve dönüşleri de iyi yorumlayıp, çocukların gelecekleri noktasında iyi hedefleri belirlemeye çalışıyoruz. Bizim istediğimiz en büyük şey de, çocuklar üzerinde bırakacağımız etki olarak da mutluluk olarak görüyoruz. Çünkü çocuk, iş hayatına atıldığı zaman, işyerinde mutlu olmak verim arttıran bir şeydir. Öğrencinin işi ders ise, okula mutlu gelip, okuldan mutlu ayrılmak zorundadır. Ben, kurucu olarak sürekli okulun içerisindeyim. Buradan geçen birinci sınıf öğrencisi de beni tanıyor, lise öğrencisi de beni tanıyor. Çünkü sürekli öğrencilerle iç içe oluyorum” dedi. 
 
“Öğrencilerin oynayarak öğrenebilmesini istediğimiz için fikirlere saygı gösterdik”
Kuzu Eğitime Destek Vakfı Temsilcisi Osman Yılmaz; “Bu kampüsü açmadan önce, köye yakın olmasını, köy enstitüsü gibi köyün içerisinde olmasını istedik ve burayı bulduk. Daha sonra çevremizde ne kadar insan varsa, herkese durumu anlattık. Herkes de karsız, bedelsiz bir şekilde okula katkıda bulundular. İnşaata başladık ve yaklaşık 8 ay içerisinde okul inşaatını tamamladık. Biz, ezbere dayalı değil, daha çok öğrencilerin oynayarak öğrenebilmesi, öğrencilerin doğa ve hayvanlarla iç içe olmasını istediğimiz için öğretmenlerimizin fikirlerine saygı gösterdik. Ancak okulun yetmeyeceğini söylediler ve okula bir kat daha çıktık. Okulun hiçbir kar marjı yok. Eğitim için verdiğimiz desteğin boşa çıkmayacağına inanıyorum” dedi.
(Baykal Sağlam)
Paylaş