“Nerede o eski bayramlar?”

Çanakkale’deki eski bayramlara tanıklık etmiş büyükler o günleri özlemle anarken şimdilerde bayramların tatil fırsatından öte geçemediğini belirterek bu anlayışa tepki gösterdi.

781
Bir araya geldiğimiz, en yeni giysilerimizle büyüklerin elini öptüğümüz, çocukların başını okşadığımız ve ceplerine sıkıştırdığımız bayram harçlıkları, o harçlıklarla alınan halka şekerler, leblebi tozları, bayram ziyaretleri, gülen yüzler, sıcak sohbetler ve paylaşılan sevinçler. Neden her bayram olduğunda uzaklara dalarak ve anılarda yolculuğa çıkarak : “Nerede o eski bayramlar?” denildiğini Çanakkale’deki eski bayramlara tanıklık etmiş büyüklere sorduk. Hepsi bayramın son yıllarda tatile dönüştürülmesinden ve bayram kavramının içinin boşaltılmasından rahatsız olmakla birlikte, bundan sonra da yaşadıkları sürece yine her bayramda özledikleri bayramları anarak: “Nerede o eski bayramlar?” demeye devam edeceklerini belirttiler. İşte vatandaşların Ramazan Bayramı ile ilgili düşünceleri:
 
 
Sebahattin Doğan
“32 yıldır Çanakkale’de yaşıyorum. Ben eskiden nasıl kutlanıyorsa ben hala bugün aynı şekilde kutlamaya özen gösteriyorum. Ben yıllardır bayram sabahı kalkıp önce bayram namazını kılarım, namazın ardından camide imam etrafında gerçekleştirilen bayramlaşmaya katılırım. Eve gelirim ve ev halkı ile bayramlaşırım. Bayram ziyaretleri anne ve babanın haricindekiler kısa tutulur. 2. Gün ise tanıdıklar, eş ve dost bayramlaşılır. Bayramda mutlaka Biga’ya giderim. Oradaki büyüklerimle bayramlaşırım. Son yıllarda bayramların tatil havasına dönüştürülmesinden ötürü çok rahatsızım. Bayram tatil değildir. Bir toplumu, diğer toplumdan ayıran değerdir. Eskiden beri bayramlarda çocuklara şeker yerine para vermeyi tercih ederim. Çünkü bayramlar sevinç ve sevinci paylaşma zamanıdır. Önceki yıllarda yaşanan ama son zamanlarda unutulmaya yüz tutan yemek paylaşımları da aile yapısının küçülmesi ve çekirdek aileye dönmesi ile bitti. Hatta şimdi anne ve baba kaldı, çocuklar bile uzakta. Eskiden ailenin en büyüğü yemeği yapar ve çocuklar o evde toplanır ve yemek yenirdi. Günün ilk öğünü kahvaltı bir arada edilirdi. Eve özellikle uzaktan gelen misafire de sofra hazırlanır, yemek yedirilirdi. Yemek yedirmek bizim kültürümüzde var. Yememek saygısızlık olarak algılanırdı. Tüm bunları unutmak mümkün değil, ama ben bireysel olarak hala yaşatıyorum ve çocuklarıma da aşılıyorum.”
 
 
Cemil Güder
“Ben 82 yaşımdayım. Bayramlar, sevinçler ve beklentiler çok değişti. Artık çocuklar bile bayramları özlemez oldu. Bunda elbette bizim de payımız var. Aileler ve akrabalık ilişkilerinde kopukluklar oldu ve olmaya devam ediyor. Çocuğa çocuk sevincini yaşatmak gerek. Ben çocukken o sevinci hiç doyasıya yaşamadım. Hiçbir bayramda ayakkabım olmadı, yeni giysi alınamadı, cebimde param olmadı. O zamanlar çok maddi imkansızlıklar vardı, fakirlik yaşanıyordu. Çocukken biz parayı bile göremezdik. Şimdi devir değişik. Bolluk var. Ama bayramın içi boşaltıldı, artık bayramı yaşamak gençlere demode geliyor. Eskiden eğlence de vardı. Bayram bir anlamda özünü kaybetti.”
 
 
Ali Behar
“76 yaşımdayım, 20 yıldır Çanakkale’de yaşıyorum. Aslen Kayseriliyim. Biz çocukken bayram gelse de şeker toplasak diye dört gözle beklerdik. Ben sabah bayram namazından önce babamı yakalardım. Bana delikli 2,5 kuruş uzatırdı ve onunla gidip halka şeker alırdım. Bundan daha büyük bir mutluluk yoktu. Şimdi ise eski ziyaretler, bayramlaşmalar bile azaldı.”
 
 
İsmet Havalı
“Bayramlar eski heyecanını yitirdi. Eskiden büyüklere gidilirdi, şimdi tatil yerlerine ve sahife yerlerine gidiliyor. Eskiden mutlaka ev baklavası yapılırdı hazır alma imkanı yoktu. Sofralar özenle hazırlanırdı. Çeşit çeşit yemekler olurdu. Çocukken bayramda aldığımız paralarla oyuncak alırdık. Cebimizde mutlaka görünür şekilde mendilimiz olurdu. Şimdi imkanlar ve şartlar çok farklı.”
 
 
Mehmet Ali Şahin:
“Ben Kirazlı köyündenim. Eskiden bayramlarda bayram namazından sonra tüm köylü köy meydanında toplanırdık, masalar kurulurdu. Herkes hazırladığı yemekleri getirirdi. Bize çocukken paradan ziyade şeker verirlerdi. Yemeklerde börek, mantı ve tatlı mutlaka olurdu. Yanında ise nohutlu pilav ve hoşaf yer alırdı. Zaten et bayramdan bayrama yenirdi. Etli yemek o yüzden özeldi. Topluca eğlencelere katılırdık. Çıkrak oyunu çok ünlüydü. Köyün gençleri bir ağacın çevresinde dönerek oyunlar oynar, izlerdik. Nerede o eski bayramlar diyoruz ve bence de demeye devam edeceğiz… Şimdi sanayileşme, teknoloji ve stresli yaşam insanı insandan ve insanı toplumdan uzaklaştırdı.”
Paylaş