“Kullanılan ilaçlar migreni kesin olarak tedavi etmez”

Çanakkale Devlet Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Nural Ertuğrul, migren atakları ile ilgili basın açıklaması yaptı.

1157
Migren hastasının nörolojik muayenesinin genelde normal olduğunu belirten Dr Ertuğrul, beyin MR ve Beyin MR Anjiografi tetkiki yapılması gerektiğini migren tanısının öyküsü ve klinik tablosu değerlendirilerek konulduğunu anlattı. Baş ağrısının zonklayıcı, ateş yanar tarzda, matkapla deler gibi ya da nabızla birlikte atan şekilde hissedildiğini anlatan Ertuğrul; “Genellikle başın tek bir yanında olup çift taraflı da yerleşebilir. Migren birkaç saatle birkaç gün sürebilir. Bulantı, kusma, ışığa veya sese karşı aşırı hassasiyet baş ağrısına eşlik edebilir. Fiziksel aktivitelerle şiddetlenme sıktır. Birçok kişi de ağrı ve diğer semptomlar o kadar şiddetlidir ki, sadece karanlık bir odada yatıp uyumak ister. Bu da günlük yaşantıyı aksatır” dedi.
 
Kullanılan ilaçların migreni kesin olarak tedavi etmediğini anlatan Ertuğrul, sözlerini şöyle sürdürdü: “Atak sıklığını azaltabilir. Ağrı sırasında kullanılanlar ise atağın daha kolay atlatılmasını sağlayabilir. Migren ataklarında duygu durumunda değişiklikler ile çeşitli nörolojik bulgu baş ağrısına eşlik edebilir. Baş ağrısı olmaksızın sadece nörolojik bulgular veya bulantı kusma ile kendini gösteren migren atakları da olabilir.”
 
Kadınlarda migren görülme ihtimali daha yüksek
Migrenin genellikle ilk otuz yaş sırasında ortaya çıktığını kaydeden Dr. Ertuğrul; “Ülkemizde yapılan bir çalışmada migren görülme oranı sıklığı yüzde 16 olarak belirtilirken bu oran kadınlarda yüzde 21, erkekler için yüzde 10`dur. Migrende, aura, baş ağrısı, ağrı bitişi ve ağrı sonrası olmak üzere evreler görülebilir. Hastaların yüzde 60`ında aura görülür. Günler öncesinden migren atağı hissedilir. Hiperaktivite, konsantrasyon güçlüğü, tekrarlayan esnemeler, bazı yiyeceklere karşı iştah artışı, ense sertliği, depresyon, huzursuzluk, yorgunluk, uyku hali gibi şikayetler bu evrede ortaya çıkar. Tembellik, aşırı susama, ishal ve kabızlık da görülebilir” diye konuştu.
 
Tedavide öncelikle tanının doğru konması gerektiğine değinen Dr. Ertuğrul, migrenin sıklığı, şiddeti ve hayat kalitesine etkisinin hastadan hastaya değişkenlik gösterdiğini kaydederek; “Ağrıya neden olan veya tetikleyen nedenlerden kaçınılmalıdır. Hormonal değişiklikler, diyet, çevresel faktörler, duyusal uyaranlar strese hassastırlar. Az veya çok uyuma, aç kalma, adet görme, alkol, bazı yiyecekler, bazı ilaçların alınması veya kesilmesi parlak ışık veya kokular tetikleyici olabilir” dedi.
 
Gerginlik, depresyonun haberci belirti olup tetikleyici zannedildiğini anlatan Ertuğrul şu şekilde konuştu: “Tetikleyiciler her zaman atağa yol açmaz veya daha hassas olabilir. Hava ve sıcaklık değişimleri, parlak ışık, keskin kokular, yüksek rakım migren atağını ortaya çıkabilir. Düzenli egzersiz, düzenli beslenme, düzenli uyku, alışkın olunan günlük aktivite devamı, genel sağlık kurallarına uyma migreni azaltır.”
Paylaş