‘Erkek özne kadın nesne’ değil...

Çanakkale Kent Müzesi ve Arşivi’nde bir aylık periyotlarla devam eden kadına yönelik şiddet farkındalık toplantılarının üçüncüsü gerçekleştirildi.

749
25 Şubat Çarşamba günü Kent Müzesi’nin konuğu ÇOMÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünden Elif Gezgin oldu. “Kadının Var Olma Sorunu” üzerine gerçekleştirilen sohbet Gezgin`in hazırladığı sunum üzerinden şekillendi. Öncelikli olarak feminist araştırma üzerinde duran Gezgin, fildişi kulelerde yapılan çalışmalar olarak tabir ettiği akademik çalışmaların hayatın içerisindeki kadın mücadelesinden bağımsız düşünülemeyeceğinin ikisi arasında kurulacak denge ile çözüm üretilebileceğini vurguladı. Kadına var oluşçu feminizm üzerinden bakan Gezgin, erkeğe başlangıçtan itibaren yüklenen anlamların, kadının sadece bu anlamların bir uzantısı gibi görülmesinin içinde bulunduğumuz duruma yol açtığını belirtti. Türk Dil Kurumu sözlüğünün kadın ve erkek tanımlamalarının cinsiyetçi yaklaşımlarını belirtirken, erkeğe yüklenen güçlü olma, kadına yüklenen annelik vasıflarının bile yerleşmiş bu algının oluşmasındaki en büyük etken olduğunu ifade etti. Yerleşmiş sistemin kadını sadece işe yaradığı sürece sevdiğini ya da kadını sadece bu anlarda içinde görmek istediğini belirten Gezgin, doğuştan geldiği iddia edilen annelik içgüdüsünün kadının “hapis” edilmesinin meşru görülmesi adına kullanıldığını söyledi. Erkeğin var olma kaygısı taşımadan yaşadığı dünyada kadının kendini ifade etme, kadınlığa geçiş, annelik, kadınlığın sonlanması gibi pek çok sınavla sınandığını belirtti. Çanakkale Kent Müzesi`nden yapılan açıklamada “Aşk kavramının da kadının tekelinde olan bir kavram olarak görüldüğünü, aşkı sığınma olarak gören kadının düştüğü handikabı aşkın kendimizi bulabilmek, kendimizi dengeleyebilmek için gerekli olduğuna inanmamız gerektiğini söyledi. Konuşma, sohbete katılan konukların soruları ile devam ederken kadına yönelik şiddette yerleşmiş ifadelerin `dilimin sınırları, dünyamın sınırları` sözü ile orantılı olarak düşünülerek dilin yarattığı kısıtlamalara, erkeğin özne kadının nesne olarak algılanmasına sebebiyet veren adlandırmalara karşı çıkmamız gerektiği vurgusu yapıldı. Kadına yönelik şiddette aslolanın kadın erkek bakış açısından ziyade insan bakış açısına ulaşılarak aşılabileceği savunulurken bunu yaparken de kadın sorununun göz ardı edilmeden ilerlenmesi gerektiği belirtildi. Kadının ya da erkeğin iktidara kavuşması ile birlikte bir şiddet eğilimi içerisinde yer alabileceği kişisel egoların insanların içerisindeki eril dişil hissiyatları açığa çıkarabildiği ifade edildi. Şiddete kurban giden Özgecan Aslan üzerinden kadına yönelik şiddet pratiklerinin genişleyerek konuşulduğu sohbet, kadına yönelik şiddet farkındalık sohbetlerinin Mayıs ayına kadar devam edeceği vurgusu ile sona erdi. Çanakkale Kent Müzesi ve Arşivi’nde 4 Mart Çarşamba saat 18.00’da `Masal Irmaklarının Okyanusu` sohbet konusu ile Güneşin Aydemir konuk olacak” dendi.
Paylaş