havadurum

"14 Mayıs'ta görev milletin"

1120
Eski Başbakan Yardımcısı ve eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mustafa Cumhur Ersümer, eski Anavatan Partisi yöneticileri, belediye başkanları ve ilçe başkanları ile 38`nci kez geleneksel iftar yemeğinde bir araya geldi. Ersümer, iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, ülke gündemine dair önemli noktalara değindi. 14 Mayıs tarihinde gerçekleşecek olan seçimlere, ekonomik kriz ve 6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş`ta başlayan deprem sürecine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunan Ersümer, 1999 depremi sürecinde bakan ve başbakan yardımcılığı görevlerinde bulunmuştu. Ersümer, "Bize olmadık suçlamalarda bulunanlardan, 115 milyar TL`yi kuruş kuruş Resmi Gazete`de yayımlasınlar. Bu yardımlar için çocuklarımız kumbaraları kırdı. Bu milletin parçası olduğum için her zaman gurur duydum, bütün millet seferber oldu. Deprem hesaplarını, beğenmedikleri Bülent Ecevit ve arkadaşlarının bu yardımları nasıl topladıklarını, nasıl kuruş kuruş hesabını vere vere harcadıkları örnek alsınlar" diye konuştu.
 
"Yalansız, çalmadan, çaldırmadan anavatana ve ülkeye hizmet etmek için yürüdük" 
Ersümer geleneksel olarak yapılan iftar yemeğine dair, "38 yıldır tekrarlanan iftarların ne anlama geldiği hem halk dilinde hem de basında tartışılıyor. 40 yıl. 1983`ten bu yana geçen 40 yılda sevinçler, üzüntüler paylaştık. Belli mücadelelerin içinde olduk. Bu paylaşımlar çok önemli. Bizi bir araya getiren bu sevgi, saygı ve paylaşılanlar. İnsan hak ve hürriyetlerini kabul eden bir partinin üyeleri olduk. Milliyetçiliği, milli birlik ve beraberliğe bağlılığı, düstur edinen bir parti çatısı altında bir araya geldik. Halkın sesi hakkın sesidir düşüncesiyle hareket ettik. Halka hizmeti de hakka hizmet olarak kabul ettik. Yalansız, çalmadan, çaldırmadan, bölmeden ayırmadan, korkmadan, bıkmadan, yılmadan, yıldırmadan anavatana ve ülkeye hizmet etmek için yürüdük" sözlerine yer verdi.
 
"1999 depremini kendilerine malzeme gösterip, arkasına sığınma çabası içinde oldular"
6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş`ta meydana gelen depremlerden duyduğu üzüntüyü dile getiren Ersümer, "Deprem döneminde bazı hatalar yaptıklarını kabul ettiler. Ülkenin potansiyeli ve gücü hızlı bir şekilde devreye giremedi. Vatandaşlarımız enkazların altında kendi elleriyle yakınlarıyla yakınlarını çıkarabilme çabalarına girdiler. 1999 depremini kendilerine malzeme gösterip, onun arkasına saklanma sığınma çabası içinde oldular" dedi.
 
"Günün şartlarında imkanlarımızı seferber ettik"
1999 depreminin olduğu tarihlerde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olan Ersümer, "Yapılan haksızlıkları sineye çekerdim ama rahmetli başbakan Bülent Ecevit ve rahmetli başbakan Mesut Yılmaz ile ilgili değerlendirme yapıldı. Aramızdan ayrıldılar. Onlar adına da bazı şeyleri ifade etme ihtiyacı duyuyorum. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve Başbakan Yardımcısıydım. Depremin 45`nci dakikasında Bakanlığa intikal ettim. Anında kriz masası kurdum. Aynı sabah rahmetli Ecevit ile birlikte Adapazarı Sakarya Hükümet Konağı önünde basın mensuplarıyla görüştük. 64 bin ordu mensubu o anda devreye girdi, sahadaydı. Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü`nün ekipleri, Kızılay`ın tüm ekipleri ve gönüllüler oradaydı. O günkü hükümet bütün imkanlarını seferber etti. O dönemde 524 haber çıkmış, bu haberlerin çoğunda varım. O günün şartlarını nasıl seferber ettiğimizi biz biliyoruz" diye belirtti.
 
"Bizi suçlayanlar 115 milyar TL`yi kuruş kuruş Resmi Gazete`de yayımlasınlar"
17 Ağustos depreminin ardından 23 Eylül tarihinde Resmi Gazete`de KHK toplanan yardım paralarıyla ilgili KHK yayımlandığını hatırlatan eski bakan Ersümer, "Kriz koordinasyon kurulu vasıtasıyla harcanmak üzere, bize gelen yardımları Ziraat Bankası`nda merkezi bir hesapta topladık. 3 ayda bir bu harcamaların denetlenmesiyle ilgili müfettişler kurulu kuruldu. Bu değerlendirmelerin tamamı Resmi Gazete`de yayınlandı. Bize olmadık suçlamalarda bulunanlardan, 115 milyar TL`yi kuruş kuruş Resmi Gazete`de yayımlasınlar. Bu yardımlar için çocuklarımız kumbaraları kırdı. Bu milletin parçası olduğum için her zaman gurur duydum, bütün millet seferber oldu. Deprem hesaplarını, beğenmedikleri Bülent Ecevit ve arkadaşlarının bu yardımları nasıl topladıklarını, nasıl kuruş kuruş hesabını vere vere harcadıkları örnek alsınlar" diye konuştu.
 
"Ekonomik depremde de kimse canını kaybetmesin..."
6 Şubat tarihinden önce ekonomik bir depremin de olduğunu belirten Ersümer, "Kendilerine buldukları mazerette, `deprem oldu, o nedenle ekonomi bu halde.` Herkes yaşadığını biliyor. Marketlerde, pazarlarda çocuğunun istediğini almayan, çocuğuna harçlık veremeyen vatandaşları, Allah biliyor. Depremde 100 binden fazla vatandaşımız hayatını kaybetti. Ekonomik depremde de kimse canını kaybetmesin... İntihar edenleri, kendini yakanları duyuyoruz. Ekonominin vatandaşımızın ruhunda, beyninde yarattığı yaraları silemiyoruz. Bir an önce bu ülke düzlüğe çıkar" sözlerine yer verdi.
 
"Ekonomide siyasetin müdahalesini minimize edecek adımlar attık"
2001 yılında Türkiye`nin yaşadığı önemli ekonomik krizlerden birini yaşadığını kaydeden Ersümer, "Türkiye ekonomisi yüzde 14 küçüldü. Biz ekonomik kriz var dedik. 99 depremi de ekonomik krizin sebeplerinden biriydi. Çünkü 99 depreminin olduğu yer Türkiye ekonomisinin en canlı üretken olduğu bir bölgeydi" ifadelerine yer verdi. Dünya ölçesinde de Asya ve Rusya`da krizler yaşandığını hatırlatan Ersümer, "Bu krizden hangi tedbirleri alarak çıkarız konusunda çalıştık. Elimizden geldiğince gerekli olanları yaptık. Bankacılık ve bütçe disiplini getirdik. Bağımsız Kamu İhalesi Kurumu, EPDK, TAPDK kurduk. Ekonomide siyasetin müdahalesini minimize edecek bağımsız kurumları kurduk" dedi.
 
"Şuan 100 gencimizden 10 tanesi işsiz"
Ersümer, günümüz ekonomisini değerlendirerek şu sözlere yer verdi, "Genişletilmiş işsizlik yüzde 21 olmuş. Normal işsizlik de yüzde 10 mertebelerinde. Yüz gencimizden 10 tanesi işsizdir. işsizliği yaşayan genç bilir. İşsiz gençleri, evlerinde barındırma gayretindeki anne babalar bunu yaşıyorlar. Mevcut yönetim devam ederse, bu inatlarından vazgeçeceklerini zannetmiyorum. Bu politikalarından vazgeçeceklerini sanmıyorum. Muhalefet iktidar olursa ne olacak? Muhalefetin dediği ve yapmaya çalıştığı şey, "Türkiye`nin yapısal reformların yapılması lazım. Türkiye`nin yüzünü batıya dönüp güvenilir hale gelmesi lazım". Bu işin özünde güven var. Yeni gelen ya da gelecek arkadaşlar bu güveni tesis edip, Türkiye`yi bu badireden çıkartırlar diye ümit ediyoruz. Enflasyonun iki yıl içinde tek haneye kalıcı olarak ineceğinden bahsediyorlar. Ortalama büyümenin yüzde 5`e çıkacağını ifade ediyorlar."
 
"Yasama 137 kanun, Cumhurbaşkanı 138 kararname çıkarmış!"
Ersümer, seçim sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunmaya devam ederek, "Ciddi bir sessizlik var. Bu düğümün çözüleceğine inanıyorum. Seçimlere geldiğimizde, Türkiye`nin seçim yapabiliyor olması çok önemli. Bizim geldiğimiz noktada, dünyada hiç olmayan bir yönetimle 2018 yılından beri yönetiliyoruz. Başkanlı sistemi, yarı başkanlı sistemi var. bizdeki cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, dünyada yok. Bu bir icat. Cumhurbaşkanına bir takım yetkiler verilmiş. Yasama 137 tane kanun çıkmış, Cumhurbaşkanı 138 tane kararname çıkarmış. Yasamayı, elinde tutan bir güç. Yasama, yargı, yürütme demokrasinin vazgeçilmezi" ifadelerine yer verdi.
 
Anayasa değişikliğine ilişkin değerlendirmede bulundu
Anayasa değişikliğine dair Ersümer, "Meclis`te kanun yapabilmek için 301 vekile ihtiyaç var. Kamuoyu yoklamalarında 280 Cumhur İttifakı, 290 tane Millet İttifakı milletvekili çıkıyor. Henüz 300 sayısını gören bir taraf yok. Kanun yaptık, 300`ü bulduk. Anayasa`yı değiştirmeden Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi nasıl getireceksiniz? 360 vekil lazım; bununla da referanduma götürebiliyorsunuz. Yani yine görev milletin. Türk milleti arzu ederse, ben bu anayasadan bu başkanlık sisteminden memnun değilim derse, 2 iş yapması lazım. 360 tane muhalefet tarafında milletvekili seçmesi lazım. Yapılacak olan referandumda da getirilen değişikli kabul etmesi lazım. Bunlar yapılamaz şeyler değildir" dedi
 
"Seçimin birinci turda bitmesi lazım"
Ersümer son olarak, "Birinci turdan bitmesi lazımdır. İkinci turda oy kullanırken meclisinde şekillenmesi sağlanmış olacak. Cumhurbaşkanının A partiden, meclisin B partiden teşekkür ediyor olması, Türkiye`deki sorunların bitmesini değil, maalesef daha da artmasını sağlar. 35 gün sonra sandığa gideceğiz ve oy kullanacağız. Ben bütün siyasi partilere başarılar diliyorum. Adaylarımız da belli oldu. Tüm adaylara başarılar diliyorum" sözlerine yer verdi.
(Damla Yeltekin) 
 
Paylaş