Kadir Kenar

akadirkenar@hotmail.com

Sonunda geldi!

3290

22 Mayıs 2010’da, 33’üncü kurultayda CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturdu Kemal Kılıçdaroğlu. Ve geldiği günden itibaren, 10 yıldır ana muhaletefet partisi lideri olarak tarihe geçti!. Genel seçimler gördü, yerel seçimler gördü, refarandumlar gördü, iki defa Cumhurbaşkanlığ seçimi gördü! Ama bu 10 yılda 18 Mart’ı hiç görmemişti. En sonunda geldi Kılıçdaroğlu. Bunu eleştirmek için yazmıyorum, yanlış anlaşılmasın. Eski anma günlerini gayet iyi hatırlarsınız. Çanakkaleliler olarak adeta kuşatma altına alınır gibi olurduk! Belki de o yüzden gelmedi Kılıçdaroğlu eski günlerde. Bilemiyorum.

(Bu arada Çanakkale’ye gelen Meral Akşener’e bir lafımız yok. Kendisi daha yeni genel başkan oldu. Onu bu tesbitten ayrı tutuyorum)

Zaferimizin 106’ncı yılında içimiz buruk. Herzaman ki gibi, tarihimizin en kanlı savaşında binlerce şehit vermiş bir milletiz. Ama, bu kahramanlığımızı ‘kurtuluş savaşıyla’ taçlandırarak da, tarihe geçen bir milletiz. Yalnız yine ne acıdır ki, 40 yıldır doğu cephemizde süren bir savaşın içindeyiz. Tarihdeki kahramanlıklarımız ve bu 40 yıldır süren kalkışmada yitirdğimiz canlarımız var. İşte bu yüzden, içimiz hep buruk.

İki yıldır salgın hastalık nedeniyle sakin bir 18 Mart geçirmemiz bence daha sağlıklı. Daha samimi. Başta ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm şehitlerimizin anısı önünde saygıyla eğiliyorum.

Dedem künyesine kavuştu!

Çanakkale’de şehit düşmüş binlerce vatan evladından birisi de Mehmet Emin dedemin babası Halil dedemdir. Yani benden üç kuşak öncesi. Halil dedem Çan’ın Çomaklı köyünden ayrılıp savaşa gittiğinde dedem bir yaşındadır. Ve dedem, binlerce dede gibi geri dönmez. Ama yine binlerce dede gibi künyesi de bulunmaz. Yani bir nevi kayıptır.

İşte bu sene Tarihi Alan Başkanlığı’nın çok güzel bir projesini görünce mutlu oldum. 18 Mart künyeleri hazırlamışlar. Adını, soyadını, kan gurubunu ve memleketini yazıyorsun. Onlarda sana hatıra künye basıyor. Kim akıl ettiyse, çok teşekkür ederiiz. 106 yıl sonra dedemin de bir künyesi oldu artık.

Mutlu olmak istiyorsan…

Geçen hafta Fenerbahçe’nin Gençlerbirliği maçında aldığı yenilgi, biz Fenerlileri derinden sarstı. Hoş alışığız sarsılmaya ama, bu maçta tüm hücrelerimize kadar işledi bu sarsıntı. Maçtan sonra arkadaşlarla konuşurken dedim ki, ‘Bu memlekette mutlu olmak istiyorsan, Fenerbahçeli olmayacaksın arkadaş!’

Benim bu lafım üzerine başka bir arkadaş işi sürdürmeye başladı. ‘Evet bu memlekette mutlu olmak isitiyorsan, bir Fenerli bir de CHP’li olmayacaksın’ dedi.

Sonra başka bir arkadaş konuyu Çanakkale’ye getirdi. Dedi ki, ‘Evet mutlu olmak istiyorsan Çanakkaleli de olmayacaksın! Bakın halimize.. Ekonominin, ticaretin neresinde Çanakkale çocukları!’

Baktık konular uzayacak, kapatalım işi dedik. Zaten acımız büyük, üstüne bir de diğer dertleri eklemeyelim, temelli tadımız tuzumuza kaçmasın dedik. İyi dedik. Kapattık konuyu.

Şimdi bu hafta Beşiktaş maçında acayip relaks bir ruh haline bürüneceğiz. Yensek de yenilsek de, hiç sorun değil artık. En azından işin sosyolojik ve psikolojik tesbitini yapmış bulunuyoruz. Herkese güzel bir hafsano diliyorum.