Turgut Çamer

turgutcamer@hotmail.com

SINIRLI SAYIDA ÜRETİLDİK!..

Değerli okurlarım e-posta adresime gelen bir ileti beni 60'lı yıllara götürdü... O iletiye bazı eklemeler yaparak paylaşmak istiyorum.

5746

 

 

60’lı yılların içinde bulunduğu ve tüm dünyada esen özgürlük akımından ve savaş karşıtlığından etkilenmiş ve Türkiye’de sol görüşlü gençliğin oluşturduğu bir akım olarak bilinir 68 Kuşağı… Bu kuşağın bir mensubu olmaktan onur ve gurur duydum hep.

***

            Paris’te bazı lise ve üniversitelerde başlayan öğrenci hareketlerinin okul yönetimleri ve polis tarafından bastırılmak istenmesiyle çıkan olaylar, daha sonra işçilerin de katıldığı bir isyana dönüşmüştü.

            Türkiye’de de 68 Kuşağı üniversitelerde ortaya çıktı. Tüm dünyada yayılan ‘savaş karşıtlığı’ ve ‘özgürlük’ fikrinden etkilenen sol görüşlü gençlik, Amerikan 6. Filosunun İstanbul ziyaretine karşı protesto gösterileri yaptı. Ankara’da yapılan miting te de on binlerce üniversiteli genç tarafından “Tam Bağımsız Demokratik Türkiye” sloganı atıldı.

            6 Mayıs 1972’de üç fidan Deniz Gezmiş (25), Yusuf Aslan (25), Hüseyin İnan (23) sağcı politikacıların siyasi kararıyla idam edildiler. (Süleyman Demirel’in asılsınlar parmağı meclisin tavanına değecekti!) O üç fidanın suçu “Tam Bağımsız Türkiye” istemeleri ve “Atatürkçü” olmalarıydı.

            68 Kuşağının diğer özgün sloganları:

·         Gerçekçi ol, imkansızı iste!

·          Patron sana muhtaç, sen ona değil.

·         Yasaklamak yasaktır.

·         İnsanlığın özgürleşmesi ya toptan olacak ya da olmayacak.

·         Devrim inanılmaz bir şeydir çünkü gerçektir!

 * 68 Kuşağı gençliğinin vazgeçmedikleri istekleri; daha fazla özgürlük, eşitlik, adalet ve temiz bir çevreydi.

* 68 Kuşağının ‘sol gençliği’ barışçı, anti militarist ve özgürlükçü idi. Ne yazık ki Kuşağın ‘sağ gençliği’ bu akımdan zerre kadar nasibini almamıştı.

***

- Biz bisiklete binerken asla kask takmazdık.

- Okuldan sonra akşama kadar sokakta oynardık. Hiç televizyon izlemezdik.

- Susadığımız zaman, şişelenmiş su değil, musluk suyu içerdik.

- Ayni bardağı dört arkadaşla paylaştığımız halde hastalanmazdık.

- Her gün bulgur ya da pirinç pilavı yediğimiz halde kilo almazdık.

- Çıplak ayakla dolaşırdık ama ayaklarımıza bir şey olmazdı.

- Kendi oyuncaklarımızı kendimiz yaratır ve onlarla oynardık.

- Annemiz ve babamız bizi sağlıklı tutmak için hiçbir zaman ek gıda takviyeleri, vitaminler vermezdi.

- Cep telefonlarımız, DVD’lerimiz, oyun istasyonumuz, XBox’ımız, Video oyunlarımız, kişisel bilgisayarlarımız, internet sohbetimiz olmadı ama bizim gerçek arkadaşlarımız vardı.

- İnternet arkadaşlarıyla değil gerçek arkadaşlarla oynardık.

- Arkadaşımızın evini davet olmadan istediğimizde ziyaret eder ve onlarla birlikte eğlenerek yemek yerdik.

- Çektiğimiz fotoğraflar siyah beyazdı ama renkli anı ve yaşanmışlıklarla dolu idi.

- Senin dünyandan çok farklı olarak bütün akrabalarla iç içe yaşar, aramızda sıkı bağlar olurdu.

- Biz kendine has, anlayışlı bir nesiliz, çünkü biz ebeveynlerinin söylediğini dinleyen son nesiliz.

***

Sevgili Çanakkale OLAY okurları bizim kuşağın çocukluğunu ve gençliğini tozpembe, eksiksiz ve kusursuz gösterme gibi bir amacım yok. Her kuşak kendinden bir sonrakini beğenmez, ama kendi zamanını göklere çıkarma eğilimindedir!.. Sanıyorum ki bu evrensel gerçek böylece sürüp gidecek.

Hiç kuşkusuz ki iletişim teknolojisinin geliştiği bir çağda yaşam hızla değişmekte.. Biz “Batarya Pilli Radyo” teknolojisi içine doğduk. Şimdiki bebeler “İnternetin” içine doğuyor! Bu durum çok doğal. Düşünce ve davranış yönünden farklılık olacaktır. Farklılık olmazsa toplum yerinde sayıyor, ilerlemiyor demektir.

68 Kuşağı gençlik hareketleri özellikle üniversitelerde şimdiki genel söylem ve tavır olan “Gez, toz, eğlen” yerine “Baş kaldır, imkansızı iste!” ve “Daha güzel bir dünya kur” hayaline dayanan evrensel bir eylemdi.

(*) Biz SINIRLI sayıda üretildik!.. Bu yüzden;

Bizden keyif alın, bizden öğrenin, idealist olun, hazine biziz..

Dünyadan yok olmadan önce…

Her şeyi ve herkesi sevin….

*

TARİHTE BUGÜN: 19 Şubat 1932’de Atatürk’ün direktifleriyle “Halkevleri” kuruldu. Kısa zamanda Türkiye’nin dört bir yanına yayılmış olan bu kültür kurumu, ne yazık ki 1951’de Adnan Menderes hükümeti tarafından kapatıldı… T.Ç.