Prof. Dr. Osman Demircan

1820
“YİBO’lar kapanıyor”
 
Anlamadık ne olmuş? Diyebilirsiniz. Basında pek yer almadı, önceki hafta sadece birkaç gazetede bir-iki paragraflık küçük haber olarak verildi:
 “Cumhuriyet kurumlarından biri olarak bilinen ve neredeyse Cumhuriyetle yaşıt olan yatılı bölge okulu, yani eski adıyla YİBO yeni adıyla YBO’lar tarihe karışıyor. Hükümet, YBO’ların kapatılması kararı aldı ve bu konuda çalışma başlatıldı”. Türkiye’nin her yerinde, özellikle kırsal kesimde okula ulaşımı zor olan fakir köy cocuklarının okuduğu bu yatılı okullardan bugün 470 tane var. Herbirinin kapasitesi enaz 1000 kişi olan bu yatılı okullardan bugün 120 000 öğrenci yararlanıyor ve buralarda 10 000 öğretmen görev yapıyor.
 
YİBO’lar, okulun olmadığı köy ve mezra gibi yerleşim merkezlerindeki çocukların eğitim alabilmesi için ilk olarak 1939 yılında kurulmuştu. Türkiye’nin her bölgesine yayılan YİBO’larda daha çok yoksul aile çocukları kalıyordu. 1962 yılından sonra yaygınlaşan YİBO’lar 4+4+4 sistemine geçildikten sonra YBO (Yatılı Bölge Okulları) adını almıştı. YBO’larda ilköğretim 4’üncü sınıftan 9’uncu sınıfa kadar öğrenim görülebiliyor. YBO’larda 65 bini kız öğrenci olmak üzere toplam 120 bin öğrenci kalıyor. Bu sayı geçmişte çok fazlaydı, zamanla kentleşme ve öğretmen yetersizliği gibi birçok nedenle öğrenci sayıları son yıllarda kademeli olarak azalmıştı.
 
1939 yılından buyana bu okullarda yetişen milyonlarca öğrenci ülke kalkınmasında yerini almış ve almaktadır. Bu bağlamda YİBO’lar Cumhuriyetin en önemli değerleri arasındadır. YİBO’larda yetişmiş birçok devlet adamı var: örneğin uzun yıllar Milli Eğitim Bakanlığı da yapmış olan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik. Hüseyin Çelik, ilk ve orta öğrenimini Tatvan YİBO’da görmüştü. İşte şimdi bu okullar kapanıyor. Bu okulların eksiklerini tamamlama ve geliştirme imkanı varken bir Cumhuriyet değeri daha yitirilecek; YİBO’ların kapatılma kararı alınmış. Neden? Birçok neden sıralanıyor: İlk neden güvenlik. Buna göre, devletin güvenlik birimleri özellikle Doğu ve Güneydoğu’daki yatılı okullardaki örgütlenme ve propagandaya dikkat çekiyor. İkincisi de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ısrarla üzerinde durduğu, öğrencilerin anne-baba sevgisinden yoksun yetişmesi olarak gösteriliyor. Küçük yaştaki çocukların anne ve babalarıyla kalarak eğitim hayatlarını sürdürmesi iyi olur ama nasıl? Tekrar geri dönüp her köye okul mu yapılacak? Tabii ki hayır. Çözüm taşımalı eğitim olarak görülüyor. Diğer taraftan Doğu ve Güney Doğu Anadolu’da kış bastırdığında taşımalı eğitimin yapılamadığı biliniyor. Aslında İmam Hatip Okulları’na yeni bir kaynak bulunmuş görünüyor. Fakir ailelerden uzakta yatılı eğitim gören 120 000 öğrenci. Düşünce herhalde şöyle; Yeni İmam Hatip Okulları açılır ve 120 000 YİBO öğrencisi dindar ve kindar gençliğe katılır.
 
YİBO’lar daha önce ‘cinsel istismar’ olaylarıyla da gündeme gelmişti. Bundan yaklaşık altı yıl önce kurulan TBMM Okullardaki Şiddeti Araştırma Komisyonu’nu hazırladığı raporda ”YİBO’larda çalışacak öğretmenlerin tercihan evli olmasına özen gösterilmelidir. Öğretmenler, travma, çatışma, baş etme, sorun çözme ve iletişim becerileri konusunda eğitim almalıdır. Etütlerde kız ve erkek öğrenciler için birer öğretmen yeterli gelmediği için öğretmen sayısı arttırılmalıdır. İstismara uğrayan öğrencilere başka şehirde psikolojik yardım verilmelidir…” diyordu, ancak o günden bu güne YİBO’ların durumu iyileştirilemedi. Şimdi bu eğitim yuvaları kapanacak.
 
Şimdi de üç yıl doğuda bir YİBO da çalışmış bir öğretmene kulak verelim: “YİBO da öğretmen olmakta öğrenci olmakta çok zordur, bin bir türlü derdi vardır.Evet kapatılsın bu çocuklara daha iyi şartlar sağlanabilecekse kapatılsın ama.Doğuda kış şartlarında taşımalı eğitim mümkün değil, üstelik bu çocukların köylerinde sadece birleştirilmiş sınıfları var yani normal okulları bile yok.Eğer bu köylere ortaokullar için yeni binalar yapabilecek her ders için branş öğretmeni gönderilebilecekse devletimiz, tamam kapatsın YİBO’ları ama bu kesinlikle mümkün değil.YİBO’lar büyük okullar olduğundan öğretmen ihtiyacı da malzeme ihtiyacı da olmayan okullardır genelde buda bir avantaj. Ne yazık ki köy okullarımız bırakın resim müzik gibi dersleri ana derslerin öğretmenlerini bulmakta bile zorluk çekiyor. YİBO’ları kapatıp çocukları köylerde öğretmensiz bırakacaklarsa hiç dokunmasınlar daha iyi”. Ama karar verilmiş YİBO’lar kapanacak.
 
Peki halihazırda var olan ve her biri bir müze niteliğinde olan YİBO binaları ne olacak? Bu binalar tüm varlıklarıyla milli servet: her birinde enaz bin kişilik sınıflar, kütüphaneler, bilgisayar salonları, sınıflarda bilişim donanımları, sosyal etkinlik alanları, yemekhaneler (mutfağı, ocağı, tabağı, çatalı, bıçağı, masası, sandalyesi), bulaşık ve çamaşır yıkama makinaları ve alanları, ayrıca öğretmenler için tam donanımlı pansiyon binaları var. Dahası da var saymakla bitmez. Bu binaların birçoğu da yeni, örneğin Çanakkale’de altı YİBO’dan beşi henüz 10-12 yaşında. Sadece mali değeri bile düşünülse YİBO’ların çok değerli olduğu görülür. Ülke kalkınmasında önemli yeri olan bu Cumhuriyet kurumları ne olacak? İhtiyaç sahibi kurumlara devredilecek deniyor. Böylece bir Cumhuriyet değeri daha sessiz sedasız yitirilmiş olacak.