MİZAÇ, KARAKTER VE KİŞİLİK
Bu hafta size benlik gelişimi için önemli olduğunu düşündüğüm, çoğu zaman birbirlerinin yerine konularak kullanılan kavramları açıklamaya çalışacağım. Mizaç, karakter ve kişilik kavramlarının bireyin gelişimine olan etkilerini ele alıp bu konuda çocuklarımıza nasıl değer katabileceğimizi düşüneceğiz.
Kişilik, mizaç ve karakter kelimelerinin anlamını doğru şekilde kullanabilmeniz adına, bu terimleri olduğunca basit bir şekilde açıklamaya çalışacağım. Aralarındaki farklılık üzerine odaklanmadan önce, mizaç ve karakterin kişiliğin parçaları olduğunu hatırlatmak isterim, hem mizaç hem karakter kişiliği oluşturan temel taşlardandır.
Mizaç, kişiliğinizin genlerinizden gelen doğal bir parçasıdır. Ve bu nedenle, kişiliğinizin biyolojik ve içgüdüsel süreçlerle meydana gelmiş bir kısmını oluşturur. İşin aslı, mizaç, kişiliğinizin her zaman ilk önce kendini ele veren parçasıdır. Bebeklerde bile farklı mizacın göstergelerine rastlamak mümkündür. Örneğin, bazı bebekler iyi hissetmeye ve bunu göstermeye daha yatkınken, bazıları negatif hissetmeye ve bunu yansıtmaya yatkındır. Bazı bebeklerin genel olarak keyifli olduğu zamanlar başka bebeklere göre daha fazla olabilir. Davranışsal olarak değerlendirmek gerekirse, bazı bebekler diğerlerine göre daha "kolayken" bazıları daha "zor" diyebiliriz.
Bu genetik ve kalıtsal özelliklerden kaynaklandığından, mizacın modifiye edilmesi, manipülasyonu ya da değiştirilmesi zordur. Fakat bu, herhangi bir şeyi yapmaya kendinizi teşvik edemeyeceğiniz ya da herhangi bir şey yapmayı bırakmak istediğinizde bunu başaramayacağınız anlamına gelmez. Eğer bir buzdağı olsaydınız, mizaç sizin su altındaki parçanızın bir kısmını oluştururdu. Ve bu da, suyun içindeki kısmınızı su üzerine çıkarmayı kontrol edebileceğiniz anlamına gelir.
Karakter; Tecrübelerin yansıması
Kişiliğin mizacı içeren, yani kalıtımsal olarak gelen bir parçası olan ve karakteri içeren, yani eğitimle ve sosyal olarak öğrenilen parçaları olduğunu biliyoruz. Yani kişiliğiniz, hem doğal olarak gelen hem de öğrenerek edindiğiniz deneyimlerden meydana gelmektedir.
Aynı zamanda karakter, deneyimlerinizin ve hayatınız boyunca yaşadığınız sosyal etkileşimlerin bir sonucu olarak oluşur. Bu da alışkanlıklarınızın mizacınızda, yani biyolojik yatkınlılarınızda da değişikliğe yol açabileceğini gösterir. Alışkanlıklarınız, yatkın olduğunuz şeylere uygun olmalı ve onları perçinleyerek kişiliğinize şekil vermelidir. Bu sebeple, karakterinizin kökleri kültürünüzde saklıdır.
Karakteriniz, mizacınız kadar durağan değildir. Genetik olmadığı için gelişiminizin başlangıç aşamalarında tam olarak ortaya çıkmamış olabilir. Karakteriniz farklı aşamalardan geçerek olgunlaşır ve son halini genellikle yetişkinlik döneminde alır. Bu sebeple üzerinde değişiklik yapmak ya da modifiye etmek mümkündür, örneğin bu değişiklikler sosyal eğitim ile gerçekleşebilir. Bugünlerde insanlar karakter kelimesini kişilik ile karıştırabilmekte ve bu iki kavramı birbirinin yerine kullanma eğilimindedir.
Kişilik; biyoloji ve çevre
Kişilik, karakter (mizaç ve öğrenilen alışkanlıklar) ve davranışın toplamıdır. Yani, her iki kavramı da aynı anda içermektedir. Aralarındaki bu bağlantı, kişilik, mizaç ve karakter kavramları arasındaki farklılığı açıklamayı kolaylaştırır.
Bu yüzden, kişiliğe sadece genetik mirasın bir ürünü olarak bakamazsınız. Kişilik, aynı zamanda bir kişinin etrafında dönen çevresel etkilerin de bir sonucudur. Kişilik, bireyleri birbirinden ayıran bir şeydir, yani her bireyin kendine has özelliği budur. Ve pek çok araştırmaya göre, zaman içinde ve farklı durumlarda pek fazla değişikliğe uğramaz.
Yaşamın döngüsü içerisinde sorgulayan bir bilince uluşmamız akademik sırayı düşündüğümüzde ortaokul sonrası, biyolojik sırada ise ergenlik döneminedenk gelir. Zaten tüm gelişim kuramcılarına göre ergenliğin çelişkisel sorususu"Ben kimim?" dir. Bu dönemde birey ne çocuktur ne de yetişkin. Sosyal-duygusal anlamda nerede duracağını şaşırır. Özellikle tüm çevresinin onu anlamasını bekler. Bu dönemdeki bedensel ve duygusal sorunlar bireyin akademik gelişimine de olumsuz etkisi olabilir. Tavsiye, öğüt, öneri dinlemekten kaçan birey akran guruplarıyla yakınlaşır.
Benlik sorgulaması yapabiliyor olmak özdenetim ve özgüven kazanımı için doğru bir yoldur. Var olanı eksileriyle artılarıyla görebilmeye hazır olmak ya da çaba harcamak yeteneklerin geliştirilmesine dair bir el feneri görevi üstlenir. Herkesin bir birim değerde insan olduğunu düşünmek, farklılıkları görebilmek kendilik değerinin artabilmesine olanak sağlar.