olucak@gmail.com
Kadın araştırmaları uzun yıllar süren bir kadın hakları mücadelesi tarihine dayanmaktadır.
Kadın Hakları Mücadelesi 18. yüzyıl sonlarında başlayan kadının insan hakları mücadelesi 19. yüzyıla taşınarak devam etmiştir. 20.yüzyılda kadının özgürlük mücadelesine dönüşen bu mücadele, günümüzde cinsel ayrımcılık ve ekonomik eşitsizlikler karşısında hak arama mücadelesi görünümü kazanmıştır. Kadının medyada temsili tartışmasını başlatan feminist medya çalışmaları, medyadaki kadın temsillerinin dönüşümü için müdahalelerde bulunmuştur.
Medyada kadın temsili yoğun olarak 1970’li yıllarda feminist medya çalışmaları aracılığıyla gündeme getirilmiş ve kadını ikinci konuma iten toplumsal süreçlerin medyadaki kadın temsilleri ile etkileşim içinde kurulduğuna dikkat çekilmiştir. Bu dönemde iletişim çalışmaları alanında kültürel perspektiflerin hâkim olması, medya temsilinin “inşaacı” olduğu, başka bir ifadeyle “toplumsalı yansıtmaktan çok inşaa ettiği” görüşünü öne çıkarmıştır. Feminist medya çalışmalarının bu inşa konusunu kadınların toplum hayatındaki ikincil konumunu pekiştiren bir toplumsallığın sembolik yeniden üretimi olarak yorumladığı açıktır. Bu çalışmalar medyada kadının temsili ile ilişkili olarak üç temel nokta üzerinde durmaktadır.
Kadınların medyada temsil edilme biçimleri: Medya sektörünün erkek egemen yapısı nedeniyle kadın konulu haberlerde bakış açısı hem kadının sorunlarını nedenleriyle ortaya koymaktan hem de kadını topluma yön verebilecek güçlü, başarılı bireyler olarak yansıtmaktan uzaktır. Kadın temsilinde göreli bir iyileşme olmasına rağmen medyada cinsiyet ayrımcılığı ve kadının ezilen, güçsüz görünümünü içeren haber konuları ağırlık kazanmaya devam etmiştir. 1990’ların başında Deborah L. Rhode (1995) tarafından yapılan bir araştırma ilk sayfa haberlerinin üçte ikisinin ve televizyon haberlerinin %85’inin erkekler tarafından sağlandığını ortaya koyuyordu. Rhode’a göre medyadaki sorun sadece kadın bakış açısını yansıtma değildir. Asıl sorun medyadaki kadın temsillerinde, kadınların erkeklerle olan ilişkilerinin dışında bağımsız bireyler olarak görülmemeleridir.
Türkiye’de Medyada Kadın: Türkiye’de kadınlar son yıllarda Batı ülkelerinde yaşanan kadın sorunlarıyla karşılaşmanın ötesinde ülke özelinde yeni sorun ve baskılarla mücadele etme zorunluluğu yaşamaktadırlar. Önemli bir kadın nüfusu, kendilerine söz ve yaşam hakkı tanımayan bir gelenek ve törenin baskısı altındadır.
Kadınlarla ilgili uluslararası sözleşmelere bakıldığında, Türkiye uluslararası düzeyde yasal bağlayıcılığı olan Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiye Edilmesine Dair Sözleşme’yi (CEDAW) 1985 yılında imzalamıştır. Medyadaki kadın temsillerinin “ayrımcı” nitelikte olmalarının konuyla doğrudan ilişkili düzenlemeler yanı sıra bu sözleşmeyle de yasaklandığı açıktır.
Türkiye’deki kadın örgütleri, haberlerde özensiz dil kullanımı veya görsel unsurlar ile töre, namus saikiyle işlenen cinayetlere adeta meşruiyet kazandırıldığını dile getirmektedirler.
Kadınların Medya İzleme Grubu (MEDİZ), özensiz haberciliğin tecavüz suçuna iştirak anlamına geldiğini belirterek dikkat edilmesi gereken konuları şöyle sıralamıştır:
Medyanın taşıdığı toplumsal sorumluluk anlayışı, gazetecinin haberleri objektif bir şekilde, haber ve yorum ayrımı gözeterek, haber değerlerine özenli bir gazetecilik yaklaşımını gerektirir. Gazeteciden beklenen objektif ve insan haklarına uygun habercilik anlayışı çeşitli nedenlerle gerçekleşemeyebilir. Gazeteciler özellikle yaptıkları haberlerin okunma ve ilgi çekme kaygıları gibi nedenlerle, şiddet olayları gibi tercih edildiği düşünülen sansasyonel haberlere, cinsellik ve görsel unsurların ağır bastığı, kolay okunan, başka bir ifadeyle, bakılan magazin haberlerine yönelmektedirler. Söz konusu haberlerde hem ilgi çekme noktasında hem de görsellik anlamında kadın haberlerinin sayfalarda yer aldığı örnekler çoğunluktadır. Bununla birlikte gazetecinin yaşadığı toplumda hâkim olan gelenek ve törelerin de etkisiyle oluşan kadın yaklaşımı, kadın haberleri yapan gazetecinin etkilendiği koşullar arasındadır.
Gazetelerde kadın haberleri incelenirken belirli temaların yoğunluk kazandığı görülmüştür. Bu temalar büyük bir çoğunlukla yakınları tarafından taciz edilen, zarar verilen kadınların hikâyelerinden oluşmaktadır. Ayrıca intihar teşebbüsünde bulunan kadın, aldatılan kadın, çocuk anneler, kendini komik duruma düşüren kadın, ihmale uğrayan kadın, katil kadın, cinsel anlamda beğenilen kadın haberlerin diğer temaları arasındadır.
Sonuç olarak, gazeteciliğin sadece olayları aktarmak değil, ileriye dönük gazetecilik anlamında haksızlığa uğrayan, kendisine eşit söz hakkı verilmeyen, medyada yeterince temsil edilmeyenden yana, kadından yana olan, kadına şiddeti gerekçelendirmeyen yeni ve farklı bir habercilik anlayışı gerektirdiğini kabul edilmesi gerekmektedir.
Kaynak: Uçak, O. (2020) Medyada Kadın Haberleri Üzerinden Kadının Temsili, Avrasya Sosyal ve Ekonomı̇ Araştırmaları Dergı̇sı̇ (ASEAD) e-Dergi, C.7. S.8