Pedagog
Leonardo Da Vinci, insanlık tarihinin şüphesiz en sıra dışı kişiliklerinin başında gelir; bir rönesans dâhisidir; ressam, mimar, matematikçi, astronom, anatomi uzmanı, mühendis ve polimattır. Bu alanların her birinde benzersiz eserler yaratmış, sanat ve bilim dünyasının ufuklarını yeniden çizmiştir. Bu nedenle de çocuklarımızla tanıştırmamız gereken kişiliklerin başında gelir.
Üstelik görkemli hayatına zorluklarla başlamıştır. Babası zengin bir noter; annesi o eve çalışan ve doğum yaptığında sadece 16 yaşında olan bir hizmetçidir. Babası oğlunun varlığını kabul etse de bir aile hayatı olmayacak; çocukluğu evler arasında sürüklenerek ve düzenli bir eğitim alamadan geçecektir. Sahip olduğu büyük zeka ve meraka rağmen iyi bir eğitim alamaz. Evlilik dışı çocukların üniversiteye gitmesi yasak olduğu için sadece temel bilimlerde aldığı özel derslerle yetinmek zorunda kalır. Neredeyse bildiği her şeyi kendi merakı ve başarma hırsıyla öğrenir.
Altını çizelim Da Vinci bir polimattır. Bir başka deyişle, pek çok farklı alanda derinlemesine bilgi sahibidir. Düzenli bir eğitim alamamasına rağmen onu bu düzeye getiren ise çocukluğundan itibaren sahip olduğu büyüm merakıdır. Bu sayede -diğer polimatlar gibi- çevresindekilerden farklı şekilde düşünür, farklı yaşar, dünyaya farklı şekilde görür. Bu az bulunur zekası sayesinde de sıradışı bağlantıları kurarlar.
Son yıllarda yayınlanmış 2 kitap, Da Vinci’nin dehasını daha iyi anlayabilmemiz için yardımcı olmaktadır. Bunlardan ilki henüz Türkçe’ye çevrilmemiş olan Walter Isaacson’ın yazdığı Da Vinci kitabıdır. Isacsoon bu çalışmasında Leonardo Da Vinci’yi “bilgiyi ünlü olmak, tanınmak için değil kendi merak ve arzuları için öğrenen” biri olarak tanımlamaktadır.
Türkçe’ye de çevrilmiş olan diğer kitap ise M.Gelb’in Da Vinci gibi düşünmek adlı çalışmasıdır. Gelb, bu kitapta Leonardo’nun dehasını şekillendiren 7 alışkanlığını, anlaşılır bir dille anlatmaktadır. Gelb’e göre Da Vinci’yi insanlık tarihinin en önemli bilim ve sanat öncülerinden biri haline getiren ve çocuklarımıza da anlatabileceğimiz 7 kişilik özelliği şöyledir:
Merak: (Curiosita)
Leonardo da Vinci’nin başarılarının ardındaki en büyük etmen daha küçük yaşlardan itibaren sergilediği sıradışı merakıdır. Üstünde çalıştığı alanla ilgili olsun olmasın, her konuda her şeyi merak etmek onu diğer bilim insanlarında ayıran en temel kişilik özelliğidir.
Leonardo Da Vinci için soru sorma nefes almak gibidir- içgüdüsel olarak dünyaya soru sorarak bakmakta; yeni yanıtlar bulmanın ve daha doğru sonuçlar çıkarmanın daha iyi sorular sormaktan geçtiğine inanmaktadır. Bu nedenle doğaya, insanlığa hep merakla bakar. Karşısına çıkan her şeyi inceler. Böylece evrendeki her varlığın birbirine bağlı olduğuna dair gözlem ve inancını geliştirir. Bu merak onun dehasının belkemiğini oluşturacaktır.
Uygulama: (Dimostrazione)
Leonardo’ya göre teorik bilgi, denenmeden, uygulamaya konmadan gerçek bilgi sayılmaz; bilgi ancak test edildiği, sonuçları gözlemlendiği zaman geçerlilik kazanır. O yüzden meraklı bir çocuğun kendisine anlatılan herşeyi uygulamak istemesi gibi, Leonarda da öğrendiklerini test etmiş, sonuçlarını gözlemlemiştir. Ardında bıraktığı 7000 sayfadan fazla notun büyük bölümü, deney notlarından oluşmaktadır. Leonardo Da Vinci uslanmaz, vazgeçmez bir deneycidir.
Sezgilere Dayanma : (Sensazione)
Leonardo, bilime ve deneye güvendiği kadar kendi sezgilerine, içgüdülerine ve duyularına da güvenir. Bu nedenle de kendi duygularını geliştirmek için uğraşır. Leonardo’ya göre yeryüzü insanın kendi duyularını geliştirmek için pek çok olanak sunan bir okul gibidir. Bir bütün olarak yeryüzü, doğa yanı sıra sanat eserleri; resimler, heykeller, müzik insanoğlunun duyarlılığını ve sezgilerini zenginleştirmek için olanaklardır. Da Vinci deniz yosunlarıyla, yıldırımlara; bir zeytin ağacının yaprağıyla bir kertenkelenin desenlerine bir arada bakar; bu yorumlardan yola çıkarak da bambaşka nesnelerle ilgili sonuçlar çıkartır. Aradaki bağı ise sezgisel olarak kurmayı dener.
Belirsizliğin Varlığını Kabul Etme: (Sfumato)
Leonardo Da Vinci, bilgiye, deneye, kanıta inanırken bir yandan da yeryüzünün belirsizliğine inanmaktadır. Bu kabul, bilime sığınmış birine bir paradoks gibi gelse de yaratıcı potansiyeli destekleyen bir denge gibidir. Çünkü ona göre, belirsizlikle başa çıkmanın en akılcı tekniği açık fikirliliktir. Hatta açık fikirlilik bir kas gibidir. Da Vinci yeni kavramları, ilkeleri ve fikirleri anlamak ve kabul etmek konusunda kendisini aktif olarak geliştirmiştir.
Bilim ve Sanata Saygı: (Arte/Scienza)
Çoğumuz bilim ve sanatın birbirlerinden çok uzak kutuplarda olduğunu, hatta çok farklı duyarlılıklar gerektirdiğini düşünürüz. Oysa hayata bütünlükle bakabilmek, bilim ve sanat arasındaki ilişki ve dengeyi anlamakla sağlanır. Da Vinci’nin bir yandan bir mühendis ya da bir tasarımcı, öte yandan da tarihin en büyük ressamlarından biri haline getiren bu bütünselliktir. Bu ilke kişinin sahip olduğu tüm yetenek ve becerilerini birlikte kullanmasının, sorunlara geniş bakış açılardan bakmasının, çok yönlü olmasının önemini bize hatırlatır.
İç Bütünlük: (Corporalita)
Başarının bir başka anahtarı da kişinin kendi içinde taşıdığı dengedir. Tıpkı yeryüzünün dengesi gibi , kişinin de beden sağlığı ile duygusal sağlığı el ele gider ve zihinsel sağlık da bunlara bağlıdır. Kişinin kendisine değer vermesi, hayata olumlu bakması, yapıcı yaklaşması de bu iç bütünlüğünün boyutlarındandır.
Sistem Düşüncesi: (Connesione)
Yeryüzündeki varlıkların, hayatın ve olayların ilişkisini anlamak ve doğru yorumlamak sistemli düşünme anlamına gelir. Bu ilke yukarıdaki ilkeleri de neden sonuç ilişkisiyle görmek anlamına gelir. Kısaca yaşadığımız her şeyi bir biriyle olan ilişkisini anlama çalışmalı, her şeyi bir arada değerlendirmeliyiz.
Leonardo Da Vinci İlkeleri Hayata Nasıl Geçer?
Gelb, Da Vinci ilkelerini hayata geçirmek için şu soruların üzerinde ısrarla durmamız gerektiğini ve bu soruları çocuklarımıza da öğretmemiz gerektiğini söyler.
Önümdeki sorunla ilgili doğru soruları soruyor muyum?
Daha iyi, etkili düşünebilmek için ne yapmalıyım? Eksiklerimi, hatalarımı nasıl saptayabilirim?
Sezgilerimi nasıl geliştirebilirim?
Olaylara, karşıma çıkan bilgilere nasıl bütün beynimle yaklaşabilirim?
Vücut ve zihnin dengesini nasıl geliştirebilirim?
Yukarıdaki bütün unsurlar nasıl birbirine uyar? Her şey her şeye nasıl bağlanır?
Bütün bu soruların amacı kişinin kendi farkındalığını yükseltmesinin yanı sıra kendi varlığını bilginin yönetmesini sağlamaktır. Çünkü Leonardo Da Vinci’nin dediği gibi “Ruhunuzu, karakterinizi yabani otlardan uzak tutabildiğiniz ve öğrenme yolculuğunuzu ne olursa olsun devam ettirdiğiniz sürece öğrenme arzunuz, yaratma ilhamıyla beraber, nerede olursa olun, sizi izleyecektir.”