sermet@canakkaleolay.com
Yaşı müsait olanlar hatırlarlar; eskiden iletişimlerimizi jeton kullanarak kentlerin muhtelif yerlerine yerleştirilmiş telefon kulübelerinden yapardık. Bu kulübeler özellikle kent meydanlarında daha yoğun olarak bulunur hemen yanlarında da jeton satıcıları var olurdu. Bu günlerin esprilerinden biri de; bazı gerçekleri anlamayanlar için ,'senin jeton herhalde köşeli bir türlü düşmüyor' şeklindeydi Bugünlerde bu espri çok kullanılmasa da, bazı gelişmeleri açıklamak ancak "köşeli jeton' esprisiyle olabiliyor ne yazık ki!
“Beyaz inisiyatif” adıyla bir araya gelen duyarlı vatandaşlar hafta başında, “silahlar susun ölümler dursun” talebiyle tamamıyla vicdani ve insani bir açıklama yaptılar.
Temalarının farkındalığını yaratmak adına da, Truva atına beyaz fular bağladılar.
İnsan olmanın temelinin yaşatmak olduğu yaklaşımıyla; ölümlere karşı duran, silahların susmasını, çatışmaların durmasını, din dil ırk mezhep gibi hiçbir kriterin ayrımcılık nedeni olmamasını savunan bu çağrıdan rahatsızlık duyanlar hemen bildik safsataları devreye soktular.
Neymiş; utangaç PKK savunuculuğuymuş, teröre destekmiş falan filan…
Bu kadar açık vicdani ve insani bir çağrıdan böylesine sonuçların nasıl çıkarıldığını tartışmak bile bir züldür.
Çamur atma ,karalama yöntemleriyle yaratmak istedikleri karanlığın, sonuçta ortaya çıkan saçmalığın tartışılacak bir yanı yoktur.
Yapılan çağrı ve metin her şeyi ile ortadır.
Ancak şunu da söylemeden geçmek istemiyorum; bu karalama çamur atma, yok teröre destek, yok PKK savunuculuğu gibi yakıştırmalar yıllardır bu ülkede şiddet politikalarının meşrulaştırılması adına başvurulan bir yöntemdir.
İşte sorun tam da buradadır.
Bu ülkenin vicdanlı insanları, barış savunucuları hiçbir zaman; ölümleri senin ölüm benim ölüm diye ayrıştırmadan ötekileştirme ve nefret politikalarına alet olmadan şiddetin her türlüsüne nereden gelirse gelsin karşı durarak yaşamı savunmuşlardır.
Bugünde inadına yaşamı savunmaya devam ederek ölümlerin durması için gerekli duyarlılığı göstermeye devam edeceklerdir.
Yıllardır kandan beslenerek demokrasi ve özgürlükleri yok sayarak kendi düzenlerini devam ettirmek isteyenler bir takım hamasi nutuklarla yaşam savunucularını karalamaya çalışarak, şiddet politikalarının sonucu yaratılan ölümler üzerinden nemalanmaktadırlar.
Barış adına, insanlık adına yapılan çağrıları karalamak için sürdürülen bu çabaların başka bir amacı yoktur.
Dün barış isteyen akademisyenler için de aynı şey yapılmıştı.
Bu kadar masum açık şeffaf bir çağrı olan “silahlar sussun, ölümler dursun” açıklamasını karalamak adına böylesi sonuçlara varmak için ancak bu zatların ‘köşeli jeton’ kullanması lazımdır, hani şu ‘düşmüyor’ esprisi diyelim!
Bir kez daha yapılan çağrıyı sizleri ile paylaşarak bizzat dile getirilen kardeşlik, birlik duygularının insani ve vicdanlı olma sorumluluğumuzun altını çizerek; ‘köşeli jeton’ kullananların artık günümüzün koşularına uyum göstermelerini tavsiye ederim.
Daha ne kadar insanımızı kaybetmek zorunda kalacağız, hiç düşündünüz mü?
“Sevgili Çanakkaleliler,
Bugün burada ülkemizde yaşananlardan rahatsız olduğumuz için toplandık. Çağrımıza sessiz kalmayan herkese çok teşekkür ederiz. Her geçen gün artan sayımız ve etkinliğimizle Beyaz İnisiyatif, daha çok insanın temsil etmeye devam ediyor. Bu kez de Leyla ALP’ in kaleminden vicdanlara seslenmek istiyoruz:
Bir kalbiniz vardı hatırlayınız.
Yolda bir yaşlı görseniz koluna girerdiniz.
Evde pişen yemek “kokmuştur” diye komşunuza götürürdünüz.
Komşunuz açken tok yatmazdınız.
Ve komşunuzun milliyetine, dinine, diline değil insanlığına bakardınız…
Bir insanın dilini, dinini sorgulamanın ayıp olduğunu öğütleyen bir ahlakınız vardı…
İnsanları yaşadıkları yere, cinsiyetlerine göre ayırmayı suç sayan evrensel yasalarınız…
Birlikte söylediğiniz türküleriniz vardı. Omuz omuza tutuğunuz halaylar…
İmeceyle kaldırdığınız mahsul vardı. Beraber yürüdüğünüz uzun yollar…
Bir kalbiniz vardı hatırlayınız…
Sokak hayvanlarının, kuşun, ağacın, börtü böceğin en az sizin kadar yaşam hakkı olduğunu bilirdiniz.
Karınca yuvasını bozmaz, kuşlara taş atanı ayıplardınız.
Ağaç dikerdiniz hatırlayın hani “yaşamak ağır bastığından”
Bir kalbiniz vardı hatırlayınız.
Çocuk gülüşünde yüreğinizde kocaman bir yer açılırdı.
Yaşlılara hürmet eder, gençleri dinlerdiniz…
Bebek kokusunun masumiyetine hiçbir şeyi değişmezdiniz.
Yetim hakkı yemeği haram sayan, iyilik aşılayan bir dininiz vardı hatırlayınız… Kazanmak için her yol mübah değildi… Ve insanın insana eziyet etmesi en büyük günahtı.
Bir kalbiniz vardı hatırlayınız…
Dilenci gördüğünüzde yutkunduğunuz bir boğazınız vardı
Çocuklar öldüğünde dökülen gözyaşınız…
Mahalleye tabut geldiğinde “hep bir” olduğunuz acınız…
Adı ne olursa olsun genç ölümlere akıttığınız gözyaşınız, bir yasınız vardı hatırlayınız…
Atasözleriniz vardı iyilik öğütleyen, kinden, düşmanlıktan vazgeçmeye çağıran…
Savaşın kötü bir şey, barışın ise mukaddes olduğunu bilen bir aklınız vardı hatırlayınız.
Kinin ve düşmanlığın insanın kalbini kararttığı anlatan hikâyeleriniz vardı hatırlayınız. Kötülük edenlerin kaybedeceğini anlatan masallarınız…
Bir kalbiniz vardı hatırlayınız…
Memleketin bir yanında sönmeyen bir ateş var bakınız…
Ne olur bakınız…
Aylardır sokağa çıkma yasaklı şehirler…
Delik deşik sokaklar…
Kurşunlanmış duvarlar… Kan kokan evler. Bomba sesiyle uyanan çocuklar var. Bombanın canını aldığı ufacık çocuklar…
Gelmeyen ambulanslar var. Kan kaybından ölen yaralılar… Gömülemeyen ölüler… Her gün bir ölüm daha yaşandığı için tutulamayan yaslar var.
“Ama”sız, “fakat” sız” “lakin”siz; insansınız siz hatırlayınız…
İnsanlar ölüyor… Genç, yaşlı, çocuk, kadın erkek, üniformalı, üniformasız… Her biri yakınları için en değerli. Her birinin sevdikleri var, sevenleri… Hepsinin dünyası kararan yakınları… Her birinin ardından çekilen bir büyük “AH…”
Küfretmeden, beddua etmeden, “oh olsun” demeden… Hatırlayınız…
Bir kalbiniz vardı…
Gözyaşınız, aklınız, vicdanınız, insanlığınız…
Hatırlayınız…
Bugün burada, kentimizin sembollerinden Troya Atı’ na beyaz fular takarak, Barış’ ın Kenti Çanakkale’ nin yaşamdan yana ve ölüme karşı olduğunu gösteriyoruz. Beyaz renk, saflığın ve temizliğin simgesidir. Ölümler olduğu sürece, tek rengiz. Sadece Beyaz’ ız ve Beyaz giyip Beyaz kuşanacağız. İnsanlığa ve vicdanlara sesleniyoruz: Silahlar Sussun, Ölümler Dursun!”