İki Yaka ve Sınırlar - İbrahim Can Ergun

Ne zaman oğlumu sıcacık yatağında, yumuşacık yastığında yüzüstü yatarken görsem aklıma 'Aylan' gelir.

5319

 

Fotoğrafın punctum etkisi gibi yüreğimin en derinlerinde o sıcacık yatağın , ıslak küçük kum tanelerine;yumuşacık yastığın da sahile köpük köpük vuran dalgalara dönüştüğünü hissederim.Aylan’ın başında bekleyen ve yaşamın amacını sorgulayan o asker gibi orada durmaktayım.Sonra oğlum kafasını kaldırıp bana gülümser ve o sahil sekansı toz olup uçar zihnimden.Hayatın kendisi beni geri çağırıyor…O andan çekip alıyor beni. Camus “İnsan her şeye alışır.” Diyor ‘Yabancı’ da.Ben alışmıyorum.Vicdanım alışmıyor.Aylan’ın kırmızı tişörtlü ve şortlu o fotoğrafı hala orada duruyor.Kiminin vicdanına mıhlanmış,kiminin cebine mıhlanmış.Cebine mıhlanan adamı görüyorum ‘twitter’ da.Gazetecilere konuşuyor.Toplum hizmeti yaptığını anlatıyor.Botlarla yeni Aylanlar geçirecekmiş karşı kıyıya .Rahat ve kendinden emin…

Sonra karşı kıyıda Aylanları karşılayan, kıyının bu tarafındaki gibi beden diline sahip insanlar görüyorum.Gidin buradan diyor…Peki nereye?Coğrafya kader midir?Can Babanın dediği gibi;aslında kimsenin kimseden farkı yok.Halbuki sınırlar haritalarda değil,insanların zihşnlerinde.Libertador filminde Simon Bolivar Latin Amerika halkına şöyle diyor:Burası sınır değil,bir nehir...İspanyollar (Emperyalistler) buranın sınır olduğunu söyleyerek bizleri ayırdılar.Ancak hepimiz her iki yakada yaşayan aynı coğrafyanın insanlarıyız.Bizleri ayırmalarına izin vermeyelim.