Ne zaman oğlumu sıcacık yatağında, yumuşacık yastığında yüzüstü yatarken görsem aklıma 'Aylan' gelir.
Fotoğrafın punctum etkisi gibi yüreğimin en derinlerinde o sıcacık yatağın , ıslak küçük kum tanelerine;yumuşacık yastığın da sahile köpük köpük vuran dalgalara dönüştüğünü hissederim.Aylan’ın başında bekleyen ve yaşamın amacını sorgulayan o asker gibi orada durmaktayım.Sonra oğlum kafasını kaldırıp bana gülümser ve o sahil sekansı toz olup uçar zihnimden.Hayatın kendisi beni geri çağırıyor…O andan çekip alıyor beni. Camus “İnsan her şeye alışır.” Diyor ‘Yabancı’ da.Ben alışmıyorum.Vicdanım alışmıyor.Aylan’ın kırmızı tişörtlü ve şortlu o fotoğrafı hala orada duruyor.Kiminin vicdanına mıhlanmış,kiminin cebine mıhlanmış.Cebine mıhlanan adamı görüyorum ‘twitter’ da.Gazetecilere konuşuyor.Toplum hizmeti yaptığını anlatıyor.Botlarla yeni Aylanlar geçirecekmiş karşı kıyıya .Rahat ve kendinden emin…