Hafta sonundan kalanlar
Geçen hafta sonu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gençlerinin düzenlediği “Medya ve iletişim” konulu söyleşiye katıldım.
Pazar günü de Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi kurucu üyesi, Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi, Radikal Gazetesi yazarı Ahmet İnsel’in Türkiye’de sol üzerine konulu söyleşisini izledim.
Her iki etkinlikte de çok önemli mesajlar aldım.
Bu mesajların toplumsal yaşamdaki yansımalarının çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gençleri ile yapmış olduğumuz “Medya ve İletişim” konulu söyleşide karşımda medya konusunda kavrayışı son derece gelişmiş, bir o kadar da iletişime verdikleri önem konusunda duyarlı gençler gördüm.
Gençlerin kaygıları medyanın artık manipülasyon aracı olarak kullanılması noktasında bir gelişim seyri izlendiği, gerçek anlamda kültürleme, toplumu bilgilendirme, sosyalizasyon görevlerini yerine getiren medya kurumsallığının her geçen gün daha çok erozyona uğradığı noktasındaydı.
Bu tespite denilecek hiç bir şey yoktu, çok doğruydu.
Bu durumun nedenlerini irdelediğimiz söyleşide medyanın artık sermaye ile iç içe olduğunu, bu yönü ile siyasal iktidarın kontrolüne girdiğini ilişkin değerlendirmeler ağır bastı.
Genel durumun bu boyutta olduğu koşullarda; yerel medya organlarının henüz sermaye yapısı nedeniyle böyle bir dönüşümü yaşamadığını, hala gerçek anlamda gazetecilik yapabilecekleri bir zeminin varlığı ayrı bir gerçek olarak tespit edildi.
Buna rağmen yerel medyanın da başka bir dönüşüm modeli ile kendi disiplininin dışına çıktığına ilişkin tespitleri ve değerlendirmeleri oldukça önemsedim.
Özellik ile Çanakkale’deki bazı gelişmeler bu dönüşüm sürecinin hızlı bir şekilde seyrettiğini bizlere gösteriyordu.
Bazı çevrelerin Çanakkale’deki yaşam tarzının; çağdaş, ilerici, demokratik yapısını değiştirmek üzere asli görevlerinin dışında organize bir biçimde üstlendikleri bu görevi yerine getirme adına ilk adımlarını yine medya üzerinden attıkları görülmektedir.
Sahte isimler ile çeşitli medya organlarında boy gösteren bu organize kadro aynı zamanda kurumsal kimliklerinin de arkasına sığınarak son derece sinsi bir çaba içersindeler.
Üstlenmiş oldukları rolü, kendilerini gizleyerek, sinsi planlar ile yaşama geçirmeye çalışan bu organize grup önce yerel yönetim çalışmaları üzerinden bir itibarsızlaştırma taktiği ile alternatif bir siyasal hat örme yöntemi ile gündem oluşturmaya çalışmakta.
Diğer bir yöntemsellikleri de; toplumda ilerici demokrat değerleri ile bilinen her kesimden kişi, kuruluş, demokratik kitle örgütü bu organize grubun hedefleri içersindedir.
Bunu yaparken yaratıkları her provokatif ortamda zeytinyağı gibi su üstüne çıkmak için bir ton demagojiye başvurmaktadırlar.
Bu organize işler öyle bir noktaya taşınmıştır ki; kendileri gibi düşünmeyen tüm kentlilere; “aylaklar, şarapçılar, hatta çocuk yapamayanlara” kadar varan hakaretler yapılmıştır.
Tüm bu çabalara şimdi de hedef gösterme kapsamında yeni tezgâhlar eklenmiştir, adeta son zamanların modası gizli tanıklar gibi çalışmaktadırlar.
Bu kentin çağdaş yapısı son bir yıldır böylesi bir saldırı altındadır.
Bu organize bir saldırıdır, Çanakkale halkı bu saldırılar karşısında değerlerine sahip çıkacaktır.
Böylesi bir organize imha hareketinin olduğu koşullarda tabiî ki, sol çok önem kazanmıştır.
Ahmet İnsel hocanın katıldığı “Türkiye’de sol” üzerine söyleşi gündem açısından daha değerli bir nitelik kazanmıştır.
Ahmet İnsel Hoca Türkiye’de sol kavramını solcu olmak ve soldan yana olmak kavramları ile irdeleyerek yeni bir sol anlayışı tanımladı.
Ahmet Hoca; yeni sol anlayışı değişim gerçeği üzerine oturtarak işçi sınıfının günümüzdeki rolünün değişmesine yaptığı vurgu ile artık işçi sınıfının devrimci rolünü yitirdiğine ilişkin yapılan tespit ile; eşitlik ve özgürlük mücadelesinin insan üzerinden sürdürülmesi bunun da bazı etik değerler manzumesi ile sürdürüleceğine ilişkin bir yeni kavrayışı gündeme taşıdı.
Yani artık sınıf gerçeği rafa kaldırılmıştı, sol mücadelenin özünü sınıfsal temel değil, etik değerler belirleyecekti.
Soldan yana olmanın işte bu etik değerler ile hareket etmek olduğunun altının çizildiği yeni sol anlayış için, benim yorumum; yeni bir Polyannacılık yaratılmak istenmekte adına da “solda olmak” denilmektedir şeklinde.
Toplumsal yaşamın, üretici güçler ile üretim ilişkileri arasındaki çelişkiye bağlı olarak her anlamda şekillendiği koşullarda etik değerler manzumesi ile bazı gerçeklerin açıklanması hemen hemen imkansız gibi.
Sınıf gerçeğini görmeden solda olunmaz, olsa olsa ütopik, romantik, mahcup solcular olunur.