haberler kötü be leyla!
haberler kötü be leyla!
memleket baştan sona üçüncü sayfa.
memleket, edirneden karsa
kavga
ihanet
cinayet...
bugün de güzel haber yok leyla!
gazeteler yazmıyor elini tuttuğumu,
ajanslar geçmemiş elimin sen koktuğunu...
kimse tanımıyor beni
kimse bilmiyor seni
kimse yakınsamıyor bizi,
ikinci sayfadaki sosyeteler gibi...
yarı çıplak şarkıcı kaçamakları
bu deli sevdadan pahalı...
memleket iyiye gitmiyor leyla!
yağlı, yapmacık bir sırıtış
içimin kahkahasından çok satıyor...
başka bir yurt bulmalı bize,
burada aşk değerini bulmuyor;
gitgide küçülüyor şehirler
gitgide daralıyor sınırlar
sığmıyor hayatlar kabına,
memleket bitiyor be leyla...
...
Ama ne gündem. Bu memlekette yeter ki elinden gelsin, yazmak iste; konu başlığı bulmak işten değil. Geçtiğimiz günler boyunca birçok duyguyu tek tek ya da bir arada yaşadık. Örneğin;
ÜZÜLDÜK: HDP İzmir İl Başkanlığı binasına, Onur Gencer adlı bir provokatör tarafından düzenlenen saldırı sonucu Deniz Poyraz adlı genç kız hayatını kaybetti. Üzüldük, hemen hemen tüm siyasi parti liderleri olayın provokatif bir nitelik taşıdığından dem vurup, saldırıyı kınadı. Bu noktada ülkemiz halkına düşen sorumluluk, sağduyulu davranmaya çalışmak ve etnik düşmanlığa asla prim vermemek.
Berkin Elvan`ın ölümünden sorumlu olduğu tescillenmesi ve 16 yıl 8 ay mahkumiyet kararına rağmen, failin 1 (bir) gün bile yatacak olmamasına da üzüldük.
TEDİRGİN OLDUK: İzmir`de yaşanan olayın ertesinde, Diyarbakır`ın Hani ilçesinde AKP ilçe başkanlığına düzenlenen saldırı "Neler oluyor?" diye sormamıza yol açtı fakat, faillerden birinin kimliği kafalarda soru işaretleri oluşturdu.
Kentimiz özelinde bizi tedirgin eden olay ise, kent merkezi kıyılarından sonra gözbebeklerimiz Gökçeada ve Bozcaada`da da müsilaj görülmesi oldu. Kentimizin turizmden hak ettiği payı alması, bu sorunun ortadan kalkmasına bağlı. En azından şu an yaşadığım şehirdeki (Bursa) birçok tanıdığım, bu sorun nedeniyle Gökçeada ve Bozcaada`da tatil kararlarını tekrar gözden geçiriyor haklı olarak.
MERAKLANDIK: Sedat Peker için meraklandık; öldü mü, tutuklandı mı, neden yeni video gelmiyor? Arada tivit gelse de, onların bir başkası tarafından yazılabilme olasılığı yüzünden karşımızda kanlı-canlı göresimiz geldi. Ki, o tivitler de yaklaşık bir gün boyunca kesilince, iyice panikledik. Neyse ki, bulunduğu ülke istihbaratı azıcık izin verdi ve 5-6 dakikalık bir video paylaştı da ülkece nefes aldık. Yine verip veriştirecek mi dedik, fakat zaman darlığından olsa gerek, söylemler azıcık yumuşamış, tehditler sınırlı düzeye çekilmişti. Genel kanı hala bir uzlaşma zemini aramakta olduğu.
İKNA OLAMADIK: Veyis Ateş, İsmail Saymaz tarafından ekrana çıkarılıp (kısmen) sorgulandı. Sorular da tatmin edici değildi, cevaplar da. Veyis Ateş`in kendi verdiği cevaplara kendisinin bile inanmadığı bakışlarından, beden dilinden apaçık okunuyordu. Bence bu programda hem Veyis Ateş`e hem de arada telefon ile bağlanan Sezgin Baran Korkmaz`a sorulmayan/sorulamayan sorular daha önemliydi. SBK`nın sorulamayan sorulara yanıtını artık ABD`den alırız diye düşünüyorum.
SEVİNDİK / ŞAŞIRDIK: Kabine toplantısı sonrası, Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan tarafından 1 Temmuz 2021 tarihi itibarıyla sokağa çıkma ve şehirlerarası seyahat kısıtlamalarının sona ereceği açıklandı; sevindik haliyle. Ama aşılama çalışmalarının henüz tamamlanamamış olması, pandeminin tam anlamıyla önlenememiş olmasına rağmen, hem ekonomik nedenler hem de ülkece psikolojimizin terelelliye meyletmesi neticesinde, sanırım bu karar azıcık zorla alındı. "Her şey bitti mi de kısıtlamalar gitti?" diye sorduk kendi kendimize. Gerçi hamdolsun, ülkemiz pandemi sürecinde başından bu yana iyi bir kriz yönetimi örneği sergileyemedi, bu da ayrı bir nokta. Gece 24.00 sonrası müzik yasağı ise haklı olarak yaşam tarzına müdahale tartışmalarını doğurdu.
Milli takımın, grubunda sıfır çekerek kupaya veda etmesini ise herhangi bir başlık altında yazmak abes. Onlarca milyon paraya rağmen, bu kadar ruhtan yoksun oynamak nasıl anlatılır bilmiyorum. Neymiş, demek sadece hamasi nutuklarla, savaşa gider gibi "Allah Allah" nidalarıyla, rakip takımın ulusal marşını ıslıklamakla olmazmış bu iş. Neymiş, spor düşmanca duyguları barındırmazmış; spor dostlukmuş, kardeşlikmiş, barış imiş. Azıcık spor aşkıyla, sporcu ruhu ile oynasalar, yenilsek bile ezilmezdik en azından.
Oooffff! Daha faizin sabit tutulması, döviz kurundaki oynaklık, 3-5 hatta daha fazla yerden ballı maaş alanlar, kağıt toplayan çocukların hayalleri, gün aşırı bulunan doğalgaz, petrol, altın, gümüş rezervlerinin yanı sıra MB döviz ve altın rezervleri, deprem tehlikesi ve şu an yazarken aklıma gelmeyen pek çok konu ve yazımı tamamladığım andan, elinize ulaştığı zamana kadar yaşanabilecek pek çok şey duruyor yazılmaya değer. Acaba diyorum, köşemle yetinmeyip, yüzsüzlük yapsam da gazete yönetiminden tüm sayfayı mı istesem. Ama elan yerimiz dar; olsun, biliyorum ben ne kadar eksik değinsem de, sizin yaşanan her şeyden haberiniz var.
Keşke güzel şeyler daha çok yaşansa da memleket bitmese be Leyla! Daha güzel yarınlarda, güzel başlıklarda buluşmak umuduyla.