dyt.elifkavak@gmail.com
Beslenme; her bir bireyin sağlıklı bir şekilde büyüyüp gelişme sürecinde etkin rol oynamaktadır. Bazı besinlerin vücudumuzun ihtiyacı olduğundan daha az ya da daha fazla alınması birtakım beslenme sorunlarına neden olabilmektedir. Çocuklarda en sık görülen beslenme sorunlarını sizinle paylaşmak istiyorum.
Demir Eksikliği Anemisi: Demir eksikliği anemisi tüm dünyada sıklıkla karşılaşılan besinsel eksiklik sonucunda ortaya çıkan ve çocukluk çağında yaygın olarak görülen bir sorundur. Demir eksikliği anemisinin en dikkat çeken bulgularından biri iştahsızlık görülmesidir. İştahı uyaran ghrelin hormonu ve demir seviyesi arasında bir bağlantı vardır. Demir eksikliği anemisinde ghrelin seviyelerinin düşmesi ile iştahsızlık durumunun meydana gelebileceği bildirilmiştir.
Çocuklarda demir eksikliği anemisinin görülmesinin başlıca sebepleri yetersiz beslenme, hızlı büyüme, düşük kilo, inek sütüne erken başlanması ve çok fazla tüketilmesine bağlı sindirim sistemi kaybıdır. Demir eksikliği anemisinin tedavisinde dikkat edilmesi gereken temel ilkeler; Demir eksikliğine neden olabilecek durumların iyi araştırılıp düzeltilmesi, eksikliklerin giderilmesi, beslenmenin düzeltilmesi olarak belirlenmiştir. Demirden oldukça zengin olan kırmızı et tercihen haftada 3 kez tüketilebilir. Yumurta, yeşil yapraklı sebzeler, pekmez gibi besinlere de günlük beslenmede yer verilmesi faydalı olacaktır.
Kabızlık: Kabızlık okul öncesi dönemde sıklıkla karşılaşılabilen bir durumdur. Bu duruma neden olabilecek etmenler arasında hareketin kısıtlı olması, yetersiz lif ve yetersiz sıvı alımı gelmektedir. Kabızlığın engellenebilmesi için çocukların günlük beslenmelerinde lif içeren besinlere (sebzeler, meyveler, kuru baklagiller, tam tahıllı ekmekler vb.) yer vermeleri gerekmektedir. Bunlara ek olarak alınan sıvı miktarı gözden geçirilmelidir. Bu uygulanabilirliği basit olan diyet değişiklikleri ile kabızlığı tedavi etmek mümkündür.
Obezite: Obezitenin gelişmesinde riskli gruplar olarak değerlendirmeye aldığımız çocukluk ve ergenlik döneminde aşırı kilo ve obezite çağımızın önemli bir sağlık sorunu haline gelmiş bulunmaktadır. Dünya’da aşırı kiloya sahip 110 milyondan fazla çocuğun olduğu varsayımını Dünya Sağlık Örgütü dile getirmektedir.
Kazanılmış yanlış beslenme alışkanlıkları ve sedanter yaşam obezite riskini oldukça artırmaktadır. Aşırı kilolu veya obez olmak sağlığımız açısından oldukça zararlıdır. Çocukluk ve adölesan dönemde başlayan obezite metabolik ve kardiyovasküler bozukluklar gibi komplikasyonların meydana çıkmasında önemli bir etkendir. Hem fiziksel hem de psikolojik sağlığı etkileyerek yetişkinlik döneminde kalp hastalıkları, diyabet, hipertansiyon gibi bulaşıcı olmayan kronik hastalıkların görülme riskini attırmaktadır. Bu nedenden dolayı obezitenin hangi yaşta meydana geldiği tespit edilmeli ve çocukluk veya adölesan dönemde sürekli kilo artışı ile karakterize olan çocukların izlenimi, erken teşhis konulmasında ve erken tedaviye başlanmasında. Değiştirilen diyet yaklaşımları ve fiziksel aktiviteler dahil olmak üzere yaşam tarzı değişiklikleri, yapılan çalışmalarda aşırı kilolu ve obez olan bireylerde obeziteyi önleme ve tedavi yönteminin temelini oluşturmaktadır.