Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Bir cenaze!

910
Diktatör Kenan Evren öldü,ancak eserleriyle fikirleriyle hala varlığını sürdürüyor.
Egemenler onu bağırlarına bastılar, devlet töreni ile bir kez daha darbesini ve kendisini kutsuyorlar.
12 Eylül darbesinin hemen sonrasında sermayenin temsilcisi Vehbi Koç’un “emrinize amadeyim” sözleriyle bitirdiği mektubunu bir kez daha okumanızı öneririm.
Böylece, ölümünün ardından ‘iyi bilirdik’ deyip, saygı duruşunda bulunacakların gerçek yüzlerini de anlama imkânı bulacaksınız.
55 yaşındayım, bugune kadar ilk defa bir ölümün ardından üzüntü duymuyorum.
Duymuyorum çünkü, diktatör Kenan Evren’in arkasında bıraktığı bilanço şöyle:
Gözaltına alınanlar: 650.000      
Fişlenenler: 1.683.000   
Açılan dava sayısı: 210.000      
Vatandaşlıktan çıkarılanlar: 14.000       
Pasaport verilmeyenler: 388.000
Faaliyetten men edilen dernek: 23.700
“Çatışma”da öldürülenler: 74     
Doğal ölüm raporu verilenler: 73
İşkence sonucu öldürülenler: 171
Hakkında işlem yapılan memur: 7.245 
Hakkında işlem yapılan öğretmen: 3.854
Hakkında işlem yapılan güvenlik görevlisi: 988
Hakkında işlem yapılan din görevlisi: 266
Hakkında işlem yapılan öğretim görevlisi: 120
Hakkında işlem yapılan mülki amir: 35
Hakkında işlem yapılan hakim-savcı: 47
Cezaevlerindeki gazetecilerin aldığı ceza toplamı: 3.315 yıl 3 ay
Silahlı saldırıda öldürülen gazeteciler: 3
Ölüm cezası verilenler: 517
Askeri Yargıtay’ın onayladığı idam cezası: 124
Dosyası Meclis’te bulunan idam hükümlüsü: 259
İnfaz edilen idam cezası: 50
İnfaz edilen sol görüşlü idam mahkûmu: 18
İnfaz edilen sağ görüşlü idam mahkûmu: 8
Darbe anayasası ve çıkarılan seçim, siyasi, partiler, sendikalar YÖK gibi temel kanunlar ile ülke karanlıklara boğulmuş bugün bile bu anti demokratik darbe ürünü yasalar ile AKP varlığını sürdürmektedir.
“Bizim çocuklar” olarak ABD emperyalizminin hizmetinde gerçekleştirilen bu darbe demokrasi ve özgürlükler üzerinden silindir gibi geçmiş, geride yüz binlerce insanı ve ailelerini gözyaşına ve acılara boğan uygulamalarıyla bu darbenin mimarı için, şimdi  “iyi bilirdik” demek tam bir sahtekârlık olacaktır.
Vehbi Koç’un  12 Eylül sonrasında Kenan Evren’e yazmış olduğu mektupta özellikle işçi sınıfının mücadelesinin bastırılması konusundaki talebi dikkat çekmektedir.”Emrinize amadeyim” şeklinde bitirdiği mektubundaki; “İşçi-işveren ilişkilerini düzenleyecek olan kanunlar asgari hata ile çıkarılmalıdır. Bazı sendikaların Türk Devleti’ni ve ekonomisini yıkmak için bugüne kadar yaptıkları aşırı hareketler, göz önünde bulundurulmalıdır.
DİSK’in kapatılmış olmasından dolayı bir kısım işçiler sendikal münasebetler yönünden bekleyiş içindedirler. Militan sendikacılar bu işçileri tahrik etmek ve faaliyeti devam eden sendikaların yönetim kadrolarına sızarak davalarını devam ettirmek niyetindedirler. Bu durum bilinerek hazırlanacak kanunlarda gerekli tedbirler alınmalıdır”.ifadeleriyle sermayenin hizmetindeki 12 Eylül darbesiyle başlayan daha sonra sermeyenin diğer hükümetleriyle sürdürülen emek karşıtı politikalar bugün geldiği noktada; sendikasızlık, sefalet ücreti, güvencesiz çalışma, iş cinayetleri ,iş kazaları, meslek hastalıkları, işten çıkarmalar, taşeron sistem, esnek çalışma, çocuk işçiliği, kadın işçiliğinin sömürülmesi olarak kendisini göstermektedir.
Bugün gelinen bu durumu; 12 Eylül darbesiyle şekillenen  neoliberal politikaların sonuçlarını bizzat sistemin mağdurlarından ÇOMÜ , Greif Tekstil, Kazova Tekstil, Sütaş, Nestle ve Bilgi Üniversitesi işçilerinin kendilerinden yarın saat 12.30 da Halk bahçesinde düzenlenecek forumda dinleyebilirsiniz.
Soma’da, vahşi sömürü düzeninin sonucu olarak yaşanan faciada kaybettiğimiz 301 maden işçisinin anısına düzenlenen bu forum kapitalist sistemin dönüştürücü gücü işçilerin, mücadelesini kavramak bu mücadelenin deneyimleriyle daha çok kazanımlar yaratmak adına önemli bir etkinlik olacaktır.
Emeği geçenleri kutlarım.